Betonda Nitelik: Kılavuz ve İnceleme
Betonda Nitelik Araştırmalarına Giriş
İnşaat mühendisleri bir projede önemli bir konuyu araştırıyor. Farklı hava koşullarında dökülen betondan örnekler alıyorlar. Bu örneklere dayalı olarak nitelik deneyleri ile sertleşme test sonuçlarını karşılaştırıyorlar. Bu iki sonucun ilişkisini araştırıyorlar. Şantiye çalışması sırasında betondan numuneler toplanmıştır. Farklı zaman dilimlerinde aldıkları 12 küp numuneden 6 tanesi daha sonra kalıptan çıkartılıp laboratuvar şartlarında standart kür uygulanmıştır. Diğer 6 tanesi ise şantiye şartlarında tutulmuştur. Bu araştırma, betonda nitelik kavramının beton uygulamalarındaki anlamını kavramayı amaçlıyor. Çünkü laboratuvar ve inşaat sahası koşulları arasında önemli farklılıklar mevcut.
Betonda Nitelik Kavramı ve Testler
Betonda nitelik terimi ne ifade ediyor? Mühendisler genellikle betonda nitelik dediklerinde basınç dayanımıyla ilgilenirler. Çünkü bu değer betonun ezilmeye karşı direncini gösterir. Betonun kalitesini belirleyen en önemli özelliktir. Uzmanlar betondaki bu niteliği öğrenmek için belirlenen standart test yöntemlerini kullanırlar. Türk Standartları bu yöntemleri düzenler. Örneğin TS 2940 standardı tarafından belirlenen prosedüre göre taze betondan numune alınır. TS 3068 standardı numunelerin laboratuvarda nasıl hazırlanacağını ve bakımının nasıl yapılacağını açıklar. Bu standartlar sayesinde test sonuçları güvenilir ve karşılaştırılabilir hale getirilir. Betonda nitelik performansı bu standartlar dahilinde yapılan testler ile belirlenmektedir.
Beton Kürü ve Hidratasyon Süreci
Betonun mukavemet kazanma sürecinin basit bir kuruma olayı olmadığı bilinmektedir. Aslında bu karmaşık bir kimyasal reaksiyon olan “hidratasyona” dayanır. Bu reaksiyonun sağlıklı bir şekilde devam edebilmesini sağlamak amacıyla uygulanan işlemlere “beton kürü” veya “bakımı” adı verilmektedir. Kür işlemine özen göstermek betonda nitelik elde edilmesinde kritik bir rol oynar. Zira yeterli ve doğru kür uygulanmayan betonun dayanımı istenilen seviyenin altında kalabilmektedir. Bu durum da yapının güvenliğini ve uzun ömrünü olumsuz etkileyebilir. Kür sürecinin esası beton içindeki nemi ve sıcaklığı belirli bir süre boyunca ideal seviyede tutmaktır.
Hidratasyon ve C-S-H Jeli
Çimento ve suyun kimyasal reaksiyonunun bir sonucu olarak beton sertleşir. Bu işlem esnasında “C-S-H” jeli oluşur. Bu, adı verilen bağlayıcı bir bileşen yardımıyla agrega taneciklerinin birbirine yapışmasını sağlar. Betona dayanıklılığı ve sağlam yapısını kazandırır. Reaksiyon hızı da ortam sıcaklığıyla doğrudan ilişkilidir. Bu yüzden kür işlemi nem ve sıcaklık gibi bu iki önemli faktörü kontrol altında tutar.
Kür Sıcaklığının Etkisi
Hidratasyon sürecinin hızı sıcaklığın etki ettiği bir kimyasal reaksiyon olduğundan dolayı değişir. Betonun erken yaşta daha hızlı bir şekilde dayanım kazanmasını sağlayan yüksek sıcaklıklar reaksiyonun hızını artırır. Ancak çok yüksek sıcaklıklar (örneğin 40°C üzerinde) suyun hızla buharlaşmasına neden olabilmektedir. Bu durum reaksiyonun durmasına ve nihai dayanımın düşmesine yol açabilir. Düşük sıcaklıklar ise reaksiyonu önemli oranda yavaşlatır. Betonun dökülme işleminden sonra 5°C’nin altındaki sıcaklıkta hidratasyon neredeyse tamamen durur. Bundan dolayı soğuk havalarda dökülen betonların dayanım gelişimi oldukça yavaştır. Mühendisler donma etkisine karşı betonu korumak için özel tedbirler alırlar.
Nitelik Deneyi ve Sertleşme Deneyi
Mühendisler betonun dayanımını test etmek için iki temel deney yöntemi kullanır. Bunlar nitelik deneyleri ve sertleşme deneyleridir. Her iki deney de betonun basınç dayanımını ölçer. Ancak aralarındaki temel fark numunelerin saklandığı (kür edildiği) koşullardır. Nitelik deneyleri betonun potansiyel kalitesini ölçmeyi hedefler. Sertleşme deneyleri betonun sahadaki gerçek performansını kontrol etmeyi amaçlar. TS 500 gibi standartlar gerekli olduğunda nitelik deneylerine ek olarak sertleşme testlerinin de yapılmasını talep eder. Bu iki testin sonuçlarının karşılaştırılması mühendislere beton bakımıyla ilgili önemli bilgiler sağlar. Bu adım, betonda nitelik sağlamak için oldukça önemlidir.
Nitelik Deneyi (Laboratuvar Kürü) ve Amacı
Mühendislerin nitelik deneyi için taze betondan standart numuneler aldığı bilinmektedir. Bu küpler ya da silindir şeklindeki numuneler test edilmek üzere laboratuvara taşınır. Laboratuvarda bu numuneler özel koşullarda TS 3068 standardına göre saklanır. Numuneler suyun içinde 23 derecede veya %100 nemli bir ortamda bekletilmektedir. Bu ideal kür koşulları betonun maksimum dayanım potansiyelini gösteriyor. Bu testin ana amacı beton üretiminin kalitesini kontrol etmektir. Yani beton santralinde üretilmiş olan betonun istenen sınıfın gerekliliklerini karşılayıp karşılamadığını inceler. Bu test sonucu, kullanılan yapı projesinin teorik dayanım değeri hakkında bilgi verir.
Sertleşme Deneyi (Şantiye Kürü) ve Amacı
Mühendisler sertleşme testi için standart numuneler alır. Bu numuneleri laboratuvara götürmek yerine şantiyede bırakır. Burada yapı elemanlarıyla (kolonlar ve döşemeler gibi) benzer koşullarda bekletilir. Bu şekilde numuneler de yapı gibi yağmura, güneşe ve sıcaklık değişimlerine maruz kalır. Bu testin amacı şantiye betonunun bakımının yeterli olup olmadığını kontrol etmektir. Eğer şantiye kürü uygulanan numunede dayanım değeri düşükse bu bir soruna işaret etmektedir. Laboratuvar kürü uygulanan numunedekinden önemli ölçüde düşük olmasıdır bu. Şantiye şartlarındaki bakımın yetersiz olduğunu gösteren bu durumun yanı sıra önemlidir. Mühendisler de test sonucunu kalıbın sökme süresini belirlemek için kullanıyorlar.
Şantiyede Uygulanan Kür Yöntemleri
İnşaat alanlarında farklı kür yöntemleri uygulanarak betonda nitelik artırılması sağlanmaktadır. Bu uygulamaların ana amacı yeni betonun ilk önemli günlerinde su kaybını önlemektir. En yaygın kullanılan yöntemlerden biri yüzeyin sürekli nemli olmasını sağlamaktır. Ekipler özellikle zemin betonlarında yüzeyin sürekli nemli kalmasını sağlamak için su ile nemlendirirler. Veya belirli aralıklarla su sıkmak için hortum veya püskürtme cihazları kullanılır. Diğer etkin bir yöntem ise betondaki yüzeyin ıslak bez ya da malzemeler ile örtülmesidir. Bu işlemde yüksek su tutma kapasiteli çuvallardan veya pamuk paspaslarından faydalanılır. Plastik örtüler ise betona kaplanarak suyun buharlaşmasını önler. Son olarak kür kimyasalları adı verilen sıvılar da kullanılır. Bu sayede yüzeyde ince bir film tabakası oluşturur ve su kaybını önler.
Araştırmanın Amacı ve Deneysel Çalışmalar
Bu çalışmada araştırmacılar bir beton santralinden çeşitli sınıflardaki beton numuneleri toplamıştır. 2000 ve 2002 yılları arasında bu örnekleri almışlardır. Her seferinde aynı transmikserden numune alınır. Araştırmacılar numuneleri standart 15 cm kenarlı küp kalıplara doldurur. Kalıplar yaklaşık 20 saat boyunca açık havada bekletilmektedir. Kalıptan çıkarılan numunelerin 6 adedi standart laboratuvar koşullarında saklanır. Yani 23 derece sıcaklıkta kür havuzunda saklanır. Diğer 6 adedi ise şantiye koşullarında dışarıda bırakılır. Daha sonra her iki gruptaki numunelerin üçüncü, yedinci ve yirmi sekizinci günlerinde dayanımları tespit edilmektedir. Araştırmacılar çeşitli koşullardaki dayanım sonuçlarını karşılaştırır ve aralarındaki ilişkiyi analiz eder. Betonda nitelik farkını ortaya çıkaran bir yöntemdir.
Test Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Deneysel çalışmalardan elde edilen verilere dayanarak araştırmacılar önemli farklılıklara rastlar. Kür şartlarının etkisi beton sınıfları ve yaşları arasında değişim gösteriyor. Mevsimsel sıcaklık farklılıkları da sonuçları doğrudan etkiliyor. Mühendisler bu verilerden yola çıkarak betonun davranışı hakkında önemli bilgiler edinmektedir. Özellikle soğuk hava koşullarının betonun dayanım gelişimini ne kadar yavaşlattığını açıkça görürler. Ilıman havalarda ise bu etkinin azaldığını fakat hala var olduğunu belirlerler. Bu değerlendirmeler inşaat sahasındaki betona bakımın önemini bir kez daha vurgular. Betonda nitelik belirlenmesinde bu veriler hayati önem taşıyor.
Soğuk Hava Koşullarının Betonda Nitelik Üzerindeki Etkisi
Araştırmacılar soğuk dönemde (Kasım-Mart arası), önemli dayanım kayıplarıyla karşılaşıyorlar. Bu durum düşük sıcaklıkların çimentonun su ile reaksiyon hızını yavaşlatmasından kaynaklanır. Bu reaksiyon hidratasyondur. Bu durum betonun daha geç dayanım kazanmasına sebep oluyor. Örneğin şubat ayında alınan bir C35 beton numunesi ele alınır. Laboratuvarda 3 gün bekleyen numune 29.2 MPa basınca ulaşıyor. Ancak şantiye koşullarında sadece 18.2 MPa dayanım gösteriyor. Bu da yaklaşık %38’lik büyük bir kayba işaret ediyor. Benzer şekilde 28 günlük test sonuçlarında da önemli farklar gözlenmektedir. Soğuk havalarda alınan numunelerde dayanım kaybı yaklaşık %18 seviyesine ulaşıyor. Bu durum soğuk hava koşullarında beton dökümü için ek koruma önlemleri gerektiğini göstermektedir.
Ilıman Hava Koşullarının Etkisi
Mayıs-Ekim döneminde hava koşulları daha yumuşak olduğunda durum biraz değişmektedir. Sıcaklığın yükselmesi hidratasyon reaksiyonunu hızlandırır. Betonun daha hızlı dayanım kazanmasını sağlar. Ancak şantiye şartları laboratuvarın mükemmel ortamını sağlayamaz. Örneğin ağustos ayında alınan bir C20 beton numunesi incelenmektedir. Laboratuvarda 7 günde 20.1 MPa’ya ulaşan beton, şantiyede 18.0 MPa dayanım gösterir. Bu kayıp %10 oranındadır. Soğuk döneme göre azalmış olsa da hala fark mevcuttur.
Betonda Nitelik için Korelasyon Bağıntıları
Araştırmacılar elde ettikleri verilerin tamamını kullanarak istatistiksel analizler yapmaktadır. Bu analizler sonucunda laboratuvar ve şantiye dayanımları arasında matematiksel ilişkiler kurulur. Bu ilişkilere dayanarak bir dayanım değerinden diğeri tahmin edilir. Regresyon analizi ile bu ilişkinin ne kadar güvenilir olduğu da hesaplanır. Örneğin 28 günlük numunelerin tamamının sonuçları bir araya getirilir. fch = 0.830 * fcs + 0.66
olarak bir formül geliştirilmiştir. Bu formülde “fcs”, laboratuvar dayanımını temsil ederken “fch”, şantiye dayanımını belirtmektedir. Mühendislere büyük fayda sağlayan bu tür formüller pratik bir araç sunmaktadır. Betonda nitelik kontrolünü kolaylaştırmaktadır.
Pratik Sonuçlar ve Yapı Denetimindeki Önemi
Bu çalışmanın sonuçları özellikle yerindeki betonun denetiminde önemli bir rol oynuyor. Mühendisler bu ilişkilere dayanarak daha sağlam ve gerçekçi yorumlar yapabilmektedir. Bu durum yeni inşaatların kalite kontrolüne kolaylık sağlar. Mevcut binaların değerlendirmesi konusunda da büyük kolaylık sağlamaktadır. Çok çeşitli alanlar olan kalıp sökmeden karot sonucuna kadar bu verilerden yararlanılır. Bu durum betonda aranan nitelikleri daha bilimsel bir temele oturur. Ek olarak şantiye bakımının ve kür işlemlerinin ne kadar hayati olduğunu somut rakamlarla göstermektedir. Bu durum inşaat sektöründeki kalite bilincini artırır.
Betonda Nitelik: Karot Sonuçlarının Yorumlanması
Yapı denetim mühendisleri binanın dayanımını test etmek için mevcut bir binadan karot alır. Laboratuvarda elde edilen dayanım değeri, genellikle orijinal projede belirlenen dayanım değerinden düşük çıkar. Bu çalışma, şantiye koşullarının etken olduğu düşük dayanıma yönelik önemli bir referans oluşturuyor. Mühendisler bu düşük dayanımın ne kadarının şantiye koşullarından kaynaklandığını tahmin edebiliyor. Bu bağlamda karot sonucunu düzeltebilmek için çalışmayı kullanıyorlar. Düzeltme sonrasında betonun gerçek sınıfına daha doğru bir şekilde karar verebiliyorlar. Bu adım ise bir binanın risk seviyesini belirlemek açısından çok önemlidir. Gereksiz yıkım kararlarının önüne geçer. Riskli binaların gözden kaçırılmasını engeller. Betonda nitelik denetiminin merkezini oluşturuyor.