Deprem Testi: Kapsamlı Rehber
Deprem testi, bir süreçtir. Binaların, köprülerin ve diğer altyapıların deprem sırasında dayanıklılıklarını değerlendirmek için kullanılan bir süreçtir. Bu test, yapıların deprem sırasında ne kadar sağlam kalabileceğini ölçmeyi amaçlar. Herhangi bir zarara dayanabileceğini de ölçer. Uzmanlar, çeşitli analiz yöntemlerini kullanır. Bir dizi teste başvurur. Böylece, yapıların güvenlik seviyesi belirlenebilmektedir. Gereken önlemler zamanında alınır.
Deprem testi süreci, birkaç aşamadan oluşur. İlk adım, yapının durumunun ve tasarımının gözden geçirilmesidir. Uzmanlar, yapının mimari tasarımı, inşaat malzemeleri ve diğer detaylara bakar. Sonra, bu verilere dayanarak, simülasyonlar ve analizler yapılır. Bunların arasında, yapının deprem sırasında nasıl davranabileceğini simüle eden bilgisayar tabanlı modeller bulunur. Bu analizi takiben, uzmanlar çeşitli testlere başvurur. Örneğin, sismik testler, yapının deprem dalgalarına karşı ne kadar dayanıklı olduğunu belirlemek için kullanılabilir. Ayrıca, yapısal sağlamlık testleri kullanılmaktadır. Yapının yük taşırken ve gerilme karşısında nasıl performans göstereceğini ölçmek için kullanılmaktadır. Sonuç olarak, deprem testi, yapıların güvenliğini değerlendirmek ve gerekli önlemleri almaktan ibaret bir süreçtir. Özellikle deprem bölgesinde yaşayanlar için, böyle bir testin yapılması çok önemlidir. Çünkü bir deprem anında, insanların yaşamı ve emniyeti tehlikeye girebilmektedir.
Türkiye’nin Deprem Gerçeği ve Deprem Testi
Depreme karşı dayanıklı olmak zorunda olan ülkelerden biri olan Türkiye’de, hepimiz bir gerçeği biliyoruz. Herhangi bir yapının büyük hasara yol açabilecek kadar güçlü bir sismik hareketten etkilenebileceğini biliyoruz. Küçük hasarlar veya tam bir yıkım, ortaya çıkabilecek kötü sonucu olabilir. Türkiye gibi deprem riski yüksek bir bölgede yaşamımızı sürdürebilmek için binaların deprem dayanıklılığını sağlamamız gerekir. Tesislerin ve diğer yapıların da buna dahil edilmesi gerekir. Deprem sonrasında maddi ve manevi kayıpların önlenebilmesi, binaların depreme karşı mukavemetine bağlı. Bu amaçla, binaları depreme karşı güçlendirmek zorunlu hâle geliyor. Aksi takdirde binlerce kişinin yaşadığı bina yıkılır veya hasar görür. Deprem dayanıksızlığına çözüm bulunabilmesi için ise yapıları test etmek gerekir. İşte bu sebeple “deprem testi” konsepti ortaya çıkar. Bir binanın gerçek durumunda nasıl olduğu ve depremde ne kadar dayanıklı olacağı, özellikle mülk sahipleri için büyük önem arz eder. Çünkü binaların depreme karşı dayanıklılıklarını ölçen test ve değerlendirmeler, bina sahiplerine bu konuda kesin ve gerçekçi bilgi sağlar.
Deprem Testinin Amaçları
Bir deprem testi, binaların deprem gibi şiddetli sismik hareketlere karşı nasıl davrandığını değerlendirmek için tasarlanmıştır. Çok önemli bir işlemdir. Bu testler, özellikle sismik aktivite gösteren bölgelerde yaşayan kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak açısından hayatidir. Bu sürecin temelinde, bir binanın deprem sırasında nasıl davranacağını simüle etmek yatar. İnşaat mühendisleri ve sismologlar, çeşitli araçlar ve yöntemler kullanır. Bir depremin binaya vereceği zararı kestirmeye çalışır. Bunlar arasında bilgisayar simülasyonları, laboratuvar testleri ve saha uygulamaları bulunmaktadır.
Deprem testlerinin amaçları şunlardır: Binaların depreme karşı dayanıklılığını artırmak. Deprem esnasında oluşabilecek yapısal hasarları önlemeye yardımcı olmak. Gerekli durumlarda yapısal iyileştirmeleri belirlemek. Bu testlerin düzenli olarak yapılması ve sonuçlarının analiz edilmesi sayesinde, insanların daha güvende hissetmesi sağlanır. Yaşadıkları binaların deprem karşısında güvenli olduğunun bilincine ulaşılabilmektedir. Sonuç olarak, deprem testleri sadece olası depremlerde büyük yardımcı olmakla kalmaz. Ayrıca, deprem bölgelerinde inşaat süreçlerinde dikkat edilmesi gerekenlerin belirlenmesini de sağlar. Bu şekilde hem insanların güvenliğine katkıda bulunulmaktadır hem de yapıların uzun süre dayanıklılıklarını sağlar.
Can ve Mal Güvenliği İçin Deprem Testi
Mühendisler, deprem ile binlerce yapının maruz kaldığı tahribatları azaltmak için aralıksız bir araştırma içindedir. Depremin yıkıcı etkilerine karşı yapıların güçlendirilmesini sağlamak, önemli adımlardan birini oluşturuyor. Can ve mal kayıplarının önüne geçmenin önemli adımlarındandır. Güçlendirme ve takviye işlemleri, bu amaca ulaşmak için kullanılan temel yöntemler arasında bulunmaktadır. Gerek bir test gerekse güçlendirme faaliyetlerinin hedefi vardır. Olası afetlerde oluşabilecek can ve mal zararlarını asgari düzeye indirmek veya tamamen ortadan kaldırmaktır. Bir yapı için yaptırılan deprem testi, temelde bir tür sağlık kontrolünden başka bir şey değildir. Binanın dayanıksız noktalarını saptayarak, olası risklerin bertaraf edilmesine yarar. Bu süreç, yalnızca teknolojik açıdan değil, aynı zamanda insan sağlığı ve genel refahı açısından büyük bir önem taşıyor. Erken teşhis için gizli ve önemli sağlık sorunlarını ortaya çıkarmak çok önemlidir. Bu kontrol tam olarak bunu sağlıyor.
Deprem Testi Aşamaları
Deprem testi aşamalarının amacı binanızı sağlık taramasından geçirmektir. Özellikle sismik faaliyetlerin olduğu bölgelerde, bu testlere başvurmak olmazsa olmazdır. Her aşamada bina yapısal bütünlüğü ve dayanıklılığı için belirli prosedürleri içerir. İlk adım olarak, binanın genel bir incelemesiyle başlanır. Burada uzmanlar, binanın mimari yapısından, kullanılan malzemenin cinsine kadar her detaya bakarlar. Sonrasında, hasar tespit aşamasına geçilmektedir. Bu adımda amaç, daha önce oluşmuş olası hasarları belirlemek ve acil önlemler geliştirmektir. Aynı zamanda uzmanlar binanın temel yapı elemanlarının sağlamlığı kontrol eder ve gerekli önlemleri alır. Bu sayede olası depremde binanın nasıl cevap vereceğini yaklaşık olarak belirleme imkânı doğar.
Tüm bu analizlerin ardından, güçlendirme planı oluşturulmaktadır. Bu planlama, tespit edilmiş zayıf noktaların güçlendirilmesi gibi işlemleri içerir. Yapısal eksikliklerin tamamlanması da buna dahildir. Bazen bunlar, binanın belirli bölgelerinde takviye yapılmasıdır. Veya deprem kaynaklı yükleri azaltacak sistematik çözümler uygulanmasıdır. Son olarak, mühendisler uygulanan değişikliklerin ve önlemlerin etkisi kontrol eder. Testlerin tekrar edilmesini düşünür. Bu düzenli kontroller aracılığıyla, binanın deprem önlemleri eksiksiz bir şekilde yerine getirilmektedir. Binayla ilgili endişeler en aza iner. Tüm bu aşamalar birer birer geçirildikten sonra binanızın bir anlamda sağlık taramasından geçip günün koşullarına göre daha sağlıklı bir yaşam sunmuş oluruz.
Deprem Testi Sürecine Genel Bakış
Deprem testi süreci birkaç kritik adımdan oluşur. Her bir adım, bir sonrakinin temelini oluşturur. Çünkü yapının deprem karşısında nasıl davranabileceğini anlamak çok önemli. Uzman mühendisler, genellikle yapının geleceğini şekillendirecek bir ön inceleme ile işlere başlar. Yapıyı oluşturan malzemenin özellikleri hakkında derinlemesine bir fikir edinirler. Bu aşamada, malzemenin dayanıklılığını belirlemek için deneyler yaparlar. Hem laboratuvar ortamında hem de doğrudan yerinde deneyler yaparlar. Ayrıca, yapı ile doğrudan ilişkili olan zemin koşullarını iyi anlamak için özel bir zemin etüdü raporu hazırlarlar. Bunun sonucuyla birlikte daha önceki aşamalardan elde edilen tüm bilgileri birleştirirler. Binanın bilgisayar tabanlı bir modelini oluştururlar. Bu dijital modele dayanarak simülasyonlar gerçekleştiren mühendisler vardır. Olası bir depremin binaya nasıl etki etme potansiyeline sahip olacağını değerlendirebilirler. Bu oldukça kapsamlı bir mühendislik çalışma projesi olarak tasarlanmış gibi görünüyor.
Adım 1: Ön İnceleme ve Bilgi Toplama
Mühendislerin binayı değerlendirme süreci, mülk ziyaretleriyle başlar. İlk adım, binanın mimari ve statik projelerini mülk sahibinden elde etmektir. Ancak, eğer bu projeler temin edilemezse, mühendisler binanın rölövesini çıkarmak zorundadır. Bu, mevcut binanın durumunu ayrıntılı şekilde ölçerek teknik çizimler hazırlamak anlamına geliyor. Mühendislerin sonraki adımı, binadaki görünür hasarları tespit etmektir. Duvarlardaki çatlaklar veya beton ve çeliklerdeki korozyon gibi sorunlardır bunlar. Bu hasarların yerleri, boyutları ve yönleri fotoğraflarla belgelenmektedir. Ek olarak, binanın inşa tarihini, kullanılan malzemeleri ve geçmişte yapılmış tüm onarımları öğrenirler. Bu ilk inceleme, mühendislere binanın genel durumu hakkında kritik bilgiler sağlar. Sonraki, daha ayrıntılı testlerde nerelere daha fazla odaklanmaları gerektiğini gösterir. Deprem testini başarılı yapmak için bir planımız var artık. Bu, olaylar zincirini daha net görebilmemizi sağlayan bir yola işaret ediyor. Bizi daha çok hazırlıklı kılabilecek bir yoldur. Bu yol haritası, bizi olası bir depremin endişesinden çıkararak daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilmektedir.
Adım 2: Malzeme Özelliklerinin Belirlenmesi
Binanın gerçek dayanımını kavramak için mühendisler malzeme testlerini yapıyor. Bu testlerin konusu, binanın taşıyacağı yükleri destekleyen kısımlarının parçalarıdır. Beton ve çeliğin kalitelerini anlamak için bu testlerden yararlanıyorlar. Bu analizlerde önemli olan şey, bu denetlemeler sayesinde toplanıyor.
Deprem Testi: Beton Dayanımının Ölçülmesi (Karot Testi)
Mühendisler, bir binanın dayanıklılığını ölçmek için betonun güç dayanımını belirlemek istiyorlar. Bunu yapmak için “karot” adı verilen beton örnekleri alıyorlar. Ekipler betonun bir kolondaki veya duvardaki gerçek gücünü anlamak amacıyla örnekler alır. Binadaki kirişler veya perde duvarlar gibi kritik destek parçalarından beton silindirleri alınır. Örnek alma sırasında, destek sisteminin bütünlüğüne zarar vermemek için dikkat gösteriliyor. Alınması gereken örnek sayısının hesabında, binanın büyüklüğü esas alınır. Yönetmeliklerce belirlenen kurallara göre belirleniyor. Laboratuvarda, bu örnekler aşırı yük altına kadar basınç presinin altında tutulmaktadır. Kırılmasına kadar bekler. Bu test, betonun gerçek dayanım gücünü verir. MPa cinsinden verilir. Bu bilgi, deprem analizini yaparken kullanılan en önemli verilerin başında gelmektedir.
Deprem Testi: Donatı Tespiti (Röntgen ve Pachometer)
Mühendisler bir süredir çeliğin betonda nasıl durumda olduğuna bakmak için ilginç bir çözüm bulmuşlar. Pachometer denen bir cihaz var. Bu cihaz elektromanyetik özellikleri kullanarak çelik donatıların nerede olduğunu ölçer. Ne kadar kalın olduğunu ve beton üzerindeki kaplamalarının durumunu ölçebiliyor. Aslında bununla, projenin gerektirdiği donatı miktarının inşaatta doğru uygulanıp uygulanmadığını anlayabiliyorlar. Bu, inşaat mühendisleri için çok önemlidir. Daha da ilginç olan, bu yöntemle yalnızca temel ölçümler yapılmıyor. Aynı zamanda kimi zaman ‘donatı röntgeni’ dedikleri daha detaylı analizler de yapabiliyorlar. Özellikle kritik bölgelerdeki çeliğin konumu hakkında net bilgiler elde etmek için çok faydalı oluyor. Donatının yerini, çapını ve aralığını belirlemek için tahribatsız testler kullanılmaktadır. Çeliğin kendi akma veya çekme dayanımının belirlenmesi ise ancak çok özel durumlarda, yapıdan bir donatı parçası kesilerek çıkarılıp laboratuvarda test edilmesiyle mümkün olan, tahribatlı ve nadiren uygulanan bir yöntemdir. Bu da inşaatın geleceğinde nasıl performans göstereceğini anlayabilmek için kritik bir unsur.
Deprem Testi: Tahribatsız Test Yöntemleri (NDT)
Betonun yapısal bütünlüğünü bozmamak amacıyla bazen daha zararsız yöntemler gerekiyor. Böyle durumlarda da, mühendisler NDT olarak adlandırdıkları tahribatsız testler kullanır. En çok başvurulan teste “Schmidt Çekici” denir. Bir darbe cihazı ile beton üstündeki bir nokta vurularak, sertlik ölçümleri yapılıyor. Böylece dayanıklılık hakkında tahminde bulunuluyor. Örneğin “Ultrasonik Dalga Hızı” test yöntemi ile betona belirli ultrason sinyali gönderilmektedir. Dalga hızının ölçümüyle bir yapı malzemesinin iç dayanımı hakkında bilgi sahibi olunur. Betonun iç yapısındaki boşluk ve çatlakları belirlemenin bir yolu vardır. Sinyalin diğer yüzeye ulaşma hızını ölçmektir. Bu, içerisindeki yapısal problemleri kolayca görebilmeyi sağlıyor. Malzemede hangi hızda ilerlediğinden anlaşılmaktadır. Betonun yapısı hakkında derin bilgiler elde etmemizi sağlayan bu teknik önemlidir. Özellikle deprem gibi büyük gerilmelere karşı dayanıklılık testlerini hızlı bir şekilde gerçekleştirmeyi mümkün kılıyor. Böylece, binaların güvenilirliğini ve güvenlik standardını değerlendirirken önemli bir hızlanma yaşanabiliyor.
Adım 3: Zemin Etüdü ve Geoteknik Analiz
Bir binanın deprem sırasındaki performansı sadece binanın kendisinden değil, üzerine inşa edildiği zeminin özellikleri açısından da ele alınmalıdır. Zeminin özellikleri, binanın stabilitesini doğrudan etkiler. Bu nedenle, eksiksiz bir deprem değerlendirmesi yapılırken mutlaka bir zemin etüdü raporu da hesaba katılır. Örneğin, geoteknik mühendislerin gerçekleştirdiği çalışmalar, bir binanın etrafında sondaj çalışmaları ile başlar. Bu çalışmalar sırasında açılan kuyular aracılığıyla zemin örnekleri alınır. Sonrasında uzmanlar laboratuvarda analiz etmek üzere inceler. Temel amaç, zeminin taşıyacağı maksimum yükü ve sıkıştırılabilirlik kapasitesini belirlemektir. Yanı sıra en kritik olan sıvılaşma eğilimini de belirlemektir. Temel rapor sonuçları, bina temel sisteminin deprem esnasında dayanıklılık gösterip göstermeyeceğini gösteriyor. Eğer zemin koşulları risk unsuru taşıyorsa, mühendisler zeminin güçlendirilmesini öneriyor. Bu sayede hem binanın stabilitesi artar hem de deprem anındaki riskler minimize edilmektedir.
Adım 4: Yapısal Modelleme ve Performans Analizi
Mühendislerin yaptığı ilk şey, topladıkları tüm verileri bilgisayar ortamına aktarmaktır. Ardından, SAP2000 veya ETABS gibi uzman yazılımlarla binanın detaylı bir 3D modelini oluştururlar. Bu model üzerinden, günümüzün deprem yönetmeliklerinin belirlediği deprem yüklerine göre simülasyonlar yürütüyorlar. Bu ‘performans analizi’, bir deprem sırasında binanın nasıl bir davranış gösterebileceğini gösteriyor. Örneğin, kolon ve kirişlerin üzerindeki baskılar bu analizin kapsamı içindedir. Katlar arasındaki oluşabilecek yer değiştirmeler de buna dahildir. Analiz sonuçlarında, binanın hangi kısımlarının daha fazla güce gerektiğini çıkarabiliyorlar. Ayrıca toplam performans seviyesini de çıkarabiliyorlar. Bu adım, deprem testlerinin en önemli ve kapsamlı bölümünü oluşturuyor. Sonuçlar daha sonra raporlanarak sunuluyor.
Tarihi Yapılarda Deprem Testi Yöntemleri
Tarihi binaları deprem açısından test ederken, modern binalara kıyasla oldukça farklı bir yaklaşım izlendiği görülmektedir. Restorasyon uzmanları bu konudaki uluslararası koruma ilkelerine uygun hareket ediyorlar. Örneğin Venedik Tüzüğü gibi. Burada ana ilke “minimum müdahale” yaklaşımıdır. Bu nedenle karot alabilmek için binaya zarar verebilecek test yöntemlerinden kaçınıldığı görülür. Bunun yanında “Tahribatsız test” adı altında bulunan metotlara da sıkça başvuruluyor. Bu testler arasında, ultrasonik testler, GPR ve endoskopik incelemeler bulunmaktadır. Ayrıca tarihi binaların dayanımları ve malzeme özellikleri oldukça farklı olduğu görüldüğünden standart beton ve çelikten uzaklaşılır. Mühendisler her bir malzemenin özelliklerini titizlikle inceliyor. Örneğin, ahşap elemanların küçük parçalarını alarak, yaşını belirleyip çürüme durumunu analiz ederler. Detaylı bir raporu ortaya koyuyorlar.
Deprem Testi Sonuçlarının Yorumlanması
Deprem yönetmeliğimizin sunduğu çerçevenin içindeki performans analizi sonucu ortaya çıkan değerlendirmelerle, Türk mühendisler farklı binaları sınıflandırabiliyor. Belirli risk seviyelerine bağlı olarak bunu yaparlar. Yönetmeliğimizde yer alan belirli performans tanımları içerisinde, “Kesintisiz Kullanım” gibi seviyeler yer alıyor. “Sınırlı Hasar”, “Kontrollü Hasar” ve son olarak “Göçmenin Önlenmesi” de buna dahildir. Mevcut binalar için hedeflenen minimum performans seviyesi ‘Can Güvenliği’dir. Bu performans hedefi, ‘Kontrollü Hasar’ olarak tanımlanan hasar seviyesine karşılık gelir. Göçmenin Önlenmesi’nin de bir düzey önünde olarak ele alınabilir. Eğer bir bina yapılan analizden sonra yeterli çıkmıyorsa, buna “riskli yapı” denir. Asıl önemli olan şey, bir deprem testinin sonucudur. Bir bina bunu sağlayamıyorsa, zaten bu kritik eşiği geçemediği için riskli kabul edilmektedir.
Riskli Yapı Raporu ve Sonuçları
Bir bina belirli standartları karşılamıyorsa mühendisler, ‘Riskli Yapı Raporu’ hazırlarlar. Bu rapor binanın yasal olarak riskli olduğunu gösteren bir belgedir. Bu belge Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gönderilir. Sonrasında, mülk sahipleri binayı güçlendirmek veya yıkmak durumundadır. Binanın deprem sırasında ne kadar dayanıklı olacağına dair inceleme önemlidir. Riskli olup olmadığını belirlemenin en önemli aşamasıdır. Sonundaki rapor sayesinde mülk sahipleri devlet yardımı için başvurabilirler. Bu rapor bütün sürecin yasal olarak başlangıcını gösterir.
Deprem Testi Sonrası Adımlar
Yukarıda bahsedilen işlemlerin tamamlanmasının ardından, binaları daha güvenli hale getirmek amacıyla bir dizi çalışma başlar. Bu süreçteki ilk adım, laboratuvar ortamında detaylı incelemelerin yapılmasıdır. Numune alınması da buna dahildir. Mühendisler, bu numunelerin analiz sonucuna göre bir rapor hazırlarlar. Bu rapora bağlı olarak, gerekli görülen bir dizi işlem başlar. Kolonlar, kirişler, duvarlar ve temellerin dayanıklılığını artırmak amacıyla çeşitli teknikler uygulanır. Bu işlemler, binanın güçlü ve güvenli hale gelmesini sağlar. Aslında, depremler sırasında binaların sağlam kalabilmesi için bu tür işlemler kaçınılmazdır. Dayanıksız yapılar için bu tür geliştirmeler hayatidir. Mühendisler çeşitli teknikleri kullanır. Hangi tekniğin kullanılacağını tespit etmek için gerekli detaylı test ve incelemeleri gerçekleştirirler. Özellikle deprem bölgesinde bulunan binaların güçlü ve dayanıklı olması gerekir. Bu nedenledir ki, güçlendirme sürecinin önemi çok önemlidir. Bunun yapılabilmesi için gerçekten mühendislik uzmanlığına ihtiyaç duyuluyor.
Deprem Testi Maliyetleri
Deprem testlerinin maliyetini belirleyen bazı kritik faktörler vardır. Bu maliyetler genellikle testin kapsamına, tesisin boyutuna ve testin hangi türü olduğuna bağlıdır. Ayrıca, belirli standartlara uyma ihtiyacı, tesisin yapısı ve testin zorluk seviyesi de bu maliyetleri etkiler. Tüm bu faktörler, deprem testi süreçlerinin hem zaman hem de para boyutunda nasıl ilerleyeceğine dair önemli göstergelerdir. Maliyetin bu şekilde etkenlere göre değişkenlik göstereceğini göz önünde bulundururuz. Bu süreçleri planlarken bütçe ve zamanlamaya çok dikkat edilmesi gerektiği açıktır.
Deprem Testi Kime Yaptırılmalıdır?
Deprem testi kim tarafından yaptırılmalıdır? Doğru uzman seçimi nasıl yapılmalıdır? Bu soruların cevapları oldukça önemlidir. Çünkü bir yapının güvenlik ve deprem performansını değerlendirmek için uzman bilgisi gerekir. İyi bir seçim, olası riskleri belirlemek ve doğru önlemleri almak için kritik bir adımdır.
Sonuç: Bilinçli Adımlarla Güvenli Yapılar
Yaşadığımız binaların depreme karşı güvenli olduğundan emin olmak çok önemlidir. Bunun için yapılması gereken en önemli şey, deprem testi yapmaktır. Deprem testi, binalarımızın depreme karşı nasıl dayanacağı hakkında bilimsel bilgiler verir. Bu yüzden son derece değerlidir. Bu test, gelecekte oluşabilecek riskleri önceden görmemizi sağlar. Önlemler almayı sağlar. Böylece deprem durumunda can ve mal kayıplarını minimuma indirip, daha güvenli binalar oluşturabiliriz. Güçlendirme işlemleriyle binanın taşıyıcı yük kapasitesi artırılır. Bu süreç, binaya ek yük bindirmeden, mevcut yapısını güçlendirerek yapılmaktadır. Böylelikle olası bir deprem karşısında can kayıpları minimuma indirilmektedir. İnsanlar daha güvenli alanlarda yaşar. Temel hedef, insanların güvenle oturabilecekleri alanlar yaratmaktır. Kullanılabilecekleri ve yaşayabilecekleri alanlardır bunlar. Deprem testi, tüm bunları gerçekleştirmek için atılmış kritik bir adım olarak görünmektedir. Eğer eski, tarihi bir evde yaşıyorsanız bu konuda acele etmeniz gerekiyor.
Youtube videolarımızı izlemek için tıklayınız.
Daha fazla bilgi almak ve bizimle iletişime geçmek için tıklayınız.