info@besoglu.com 0 532 517 57 48

Türkiye’de Yüksek Yapı Tasarımı ve Mühendislik Kriterleri

Yüksek Yapı Tasarımı İçin Zemin Etüdü ve Temel Tasarımı

Yüksek yapı tasarımı için zemin etüdü büyük önem taşıyor. Mühendisler, güvenli temeller için detaylı analizler yapıyor. Zemin tabakaları, sıvılaşma riski ve su seviyesi ölçülerek sınıflandırılıyor. Deprem bölgesindeki arazilerde sağlam zemin her zaman bulunmuyor. Bu nedenle kazık temeller veya jet grout teknikleri uygulanıyor. Bazı yerlerde shotcrete enjeksiyonla zemin iyileştirme sağlanıyor. Ayrıca Bayraklı/İzmir’de 30 metreye kadar sondaj yapılıyor. Jeofizik veriler ışığında mühendislik kayası belirleniyor. Uzmanlar, spektral ivme değerlerini tasarımda kullanıyor. Böylece yapı performansı bilimsel dayanaklarla şekilleniyor. Temeller genellikle radye veya kazık-radye kombinasyonuyla projelendiriliyor. Zemin zayıfsa kazıklı temeller taşıma kapasitesini artırıyor. Ayrıca bodrum katlarda su yalıtımı ihmal edilmiyor. İnşaat aşamasında ekipler izolasyon uygulamalarını büyük titizlikle yürütüyor. Bu sayede mühendisler temel güvenliğini yüksek yapılarda sağlıyor.

yüksek yapı tasarım

Taşıyıcı Sistem Seçimi

Yüksek yapı tasarımı sürecinde taşıyıcı sistem büyük rol oynuyor. Mühendisler yapı ağırlığını ve yatay yükleri birlikte değerlendiriyor. Deprem ve rüzgâr gibi yatay etkiler sistem seçiminde belirleyici oluyor. Betonarme perde, çelik çerçeve ve tüp sistemleri sık tercih ediliyor. Ayrıca çekirdek-duvar sistemleri veya dış kat rijit çerçeveler uygulanıyor. Bu sistemler çoğu zaman kombinasyon şeklinde kullanılıyor. Örneğin outrigger destekleriyle yapılar daha rijit hâle geliyor. Mimarlar kat planını taşıyıcıya uygun tasarlıyor. Simetrik planlar deprem performansını iyileştiriyor. Ancak asimetrik formlar burulma düzensizlikleri yaratabiliyor. Bu nedenle rijitlik ve kütle merkezleri çakıştırılıyor. Asansör çekirdekleri yapının merkezine yerleştiriliyor. Ayrıca üst katlarda hafif malzeme kullanımı yaygınlaşıyor. Böylece yapı ağırlığı azalıyor ve stabilite artıyor. Yüksek yapı tasarımı bu noktada hem mühendislik hem mimarlık gerektiriyor.

yüksek yapı tasarım

Deprem Tasarımı

Türkiye’de yüksek yapı tasarımı mutlaka deprem yönetmeliklerine uyuyor. Ayrıca mühendisler performans değerlendirmesini gelişmiş analizlerle gerçekleştiriyor. Modal analiz ve doğrusal olmayan analiz sık kullanılıyor. Bazı projelerde zaman tanım alanı analizleri tercih ediliyor. Çünkü eşdeğer deprem yükü yöntemi yetersiz kalabiliyor. Ayrıca yapılar A1 ve A2 tipi düzensizliklere karşı denetleniyor. Mühendisler mod şekilleri ve bina periyotlarını hesaplıyor. Çok katlı yapılarda burulma etkileri dikkatle analiz ediliyor. Gerektiğinde mühendisler plastik şekil değiştirme hedeflerini belirliyor. Bu hedefler performansa dayalı tasarımın temelini oluşturuyor. Deprem izolatörleri veya damper sistemleri bazı projelerde uygulanıyor. Bu sistemler sarsıntıyı sönümleyerek yapı güvenliğini artırıyor. Böylece yüksek yapı tasarımı depreme karşı dirençli hale geliyor. Tüm bu analizler yönetmeliklerle uyumlu şekilde ilerliyor.

Rüzgâr Tasarımı

Rüzgâr yükleri, yüksek yapı tasarımında önemli bir etken oluyor. Ayrıca Bina yüksekliği arttıkça rüzgâr etkileri de büyüyor. Hatta bazı durumlarda depremden daha baskın hale geliyor. TS EN 1991-1-4 standardı esas alınıyor. Ancak çok yüksek yapılarda rüzgâr tüneli testleri yapılıyor. Mühendisler binanın köşelerini pah kırarak direnç azaltıyor. Cephede açıklıklar bırakarak hava akışı yönlendiriliyor. Ayrıca kütle sönümleyiciler titreşim kontrolü sağlıyor. Bu sistemler bina tepkisini dengelemeye yardımcı oluyor. Rüzgâr perdeler arası kat ötelemesi yaratabiliyor. Mühendisler bu ötelemeyi sınırlandırıyor. Böylece cephe sistemleri korunuyor. Ayrıca yapı elemanlarının emniyeti sağlanıyor. Rüzgâr etkileri tüm yüksek yapılar için detaylı inceleniyor. Bu nedenle aerodinamik analizler tasarım sürecinde yer buluyor.

Yangın Güvenliği

Yüksek yapı tasarımı sürecinde yangın güvenliği kritik bir başlık oluşturuyor. Ayrıca yönetmelikler, 51.50 metreyi geçen binalarda özel koşullar getiriyor. En az iki basınçlandırılmış kaçış merdiveni zorunlu oluyor. Ayrıca bu merdivenlere açılan duman sızdırmaz holler projelendiriliyor. Normal asansörler yangın anında kullanılmıyor. Bu nedenle özel itfaiyeci asansörleri yerleştiriliyor. Sprinkler sistemleri her katta yangın söndürme sağlıyor. Maksimum kaçış mesafesi ve kişi yükü hesaplanıyor. Yangın bölgeleri kat planına entegre ediliyor. Türkiye’de refuge floor zorunlu değil. Ancak her 20–30 katta sığınma katı öneriliyor. Bazı ülkelerde yangın asansörüyle tahliye kabul görüyor. Türkiye’de ise tahliye sadece merdivenle oluyor. Yeni nesil projeler entegre tahliye stratejileri geliştiriyor. Yangına dayanıklı malzemeler, bölme sistemleri ve alarm sistemleri birlikte kullanılıyor. Böylece yangın güvenliği aktif ve pasif önlemlerle bütünleşiyor.

Dikey Ulaşım Sistemleri

Yüksek yapı tasarımı, dikey ulaşım çözümlerini de kapsıyor. Çok katlı yapılarda asansörler ve merdivenler kritik rol oynuyor. Ayrıca kullanıcı sayısı fazla olduğundan, yeterli hız ve kapasite planlanıyor. Mühendisler yüksek hızlı asansör sistemleri tercih ediyor. İstanbul Sapphire binasında 8 yüksek hızlı asansör çalışıyor. Destination control teknolojisi bekleme süresini kısaltıyor. Yolcular gitmek istedikleri katı seçerek yönleniyor. Sistem, aynı yönlü kullanıcıları gruplandırıyor. Bu da enerji tüketimini azaltıyor. Çok yüksek binalarda ikiz kabinli asansörler uygulanıyor. Sky-lobby ara aktarma noktası işlevi görüyor. Asansör sayısı bina fonksiyonuna göre belirleniyor. Konut, ofis ve otel projelerinde ekipler farklı planlamalar yapıyor. Yangın anında kullanıcılar kaçış merdivenlerini tam kapasiteyle kullanıyor. Bu yüzden mühendisler en kötü senaryoya göre merdiven genişliğini hesaplıyor.
Ayrıca servis ve yük asansörleri de unutulmuyor. Dikey ulaşım sistemleri konfor, güvenlik ve verimlilikle birlikte tasarlanıyor.

Yapı Malzemeleri ve Teknolojileri

Yüksek yapı tasarımı, malzeme seçimini dikkatle gerektiriyor. Betonarme sistemler Türkiye’de yaygın şekilde kullanılıyor. Ayrıca donatılı beton, basınca karşı yüksek dayanım sağlıyor. Yerel iş gücü ve malzeme temini betonarme sistemleri ekonomik kılıyor. Genellikle 40 kata kadar betonarme sistemler uygulanıyor. Ancak kendi ağırlığı fazla olduğundan deprem yükü artıyor. Kalın kolon ve perdeler kullanım alanını azaltıyor. Buna rağmen yangına karşı dayanıklılık avantajı sağlıyor. Sünek davranış için detaylı donatı tasarımı gerekiyor. Yüksek dayanımlı betonlar (C50 ve üzeri) daha ince kesit sağlıyor. Ayrıca inşaat süresi ise kalıp ve iskele nedeniyle uzayabiliyor. Fakat tırmanır kalıp teknolojisi inşaatı hızlandırıyor. Örneğin Folkart Towers projesinde 5 ay kazanç sağlanıyor. Betonarme çekirdek yapılar hâlen tercih edilen sistemler arasında yer alıyor.

Çelik Yapı Sistemleri

Çelik yapılar yüksek yapı tasarımı sürecinde önemli yer tutuyor. Hafif ve mukavemetli yapısıyla avantaj sağlıyor. Çelik kolon ve kirişler hızlı şekilde monte ediliyor. Ayrıca fabrikada üretilen elemanlar şantiyede cıvata veya kaynakla birleşiyor. Bu da yapım süresini ciddi şekilde azaltıyor. Hafif yapı, zemine aktarılan yükleri düşürüyor. Deprem etkisi azalıyor ve rijitlik sağlanıyor. Esnekliği sayesinde sünek davranış gösteriyor. Bağlantılar doğru tasarlanırsa yüksek enerji yutma kapasitesi sağlanıyor. Ayrıca çelik %100 geri dönüştürülebiliyor. Bu özelliği ile sürdürülebilir yapı kriterlerine uyum gösteriyor. Türkiye’de çelik yapı oranı hâlâ düşük seyrediyor. Ancak yeni ofis projelerinde kullanım artıyor. Yangına karşı yalıtım uygulamaları şart oluyor. Ekipler çelik elemanları beton kaplama veya yangın yalıtım malzemeleriyle koruyor. Ayrıca uzmanlar kaynak kalitesi ve bağlantı kontrolü gibi detayları dikkatle inceliyor.

Kompozit Sistemler

Kompozit taşıyıcı sistemler yüksek yapı tasarımı için ideal çözüm oluyor. Çelik ve beton birlikte çalışıyor. Kompozit kolonlar ve kirişler farklı dayanımları birleştiriyor. Çelik çekmeye dayanırken beton basınca direnç gösteriyor. Yangın güvenliği betonla sağlanıyor. Ayrıca yapının toplam ağırlığı azalıyor. Böylece deprem yükleri de düşüyor. Sünek davranış geliştikçe yapı performansı artıyor. Türkiye’de birçok yüksek yapı kompozit sistemle inşa ediliyor. İstanbul Sapphire örneğinde bu sistem uygulanıyor. Bodrum katlar betonarme, konut katları çelik taşıyıcıyla yapılıyor. Kompozit döşemeler galvaniz sac üzerine beton dökülerek oluşturuluyor. Sac kalıp görevi görüyor ve donatı etkisi sağlıyor. Böylece inşaat hızı yükseliyor. Ekipler çelik elemanları beton içine gizliyor. Bu sayede estetik korunuyor ve yangına karşı koruma sağlanıyor. Kompozit birleşim detayları özel hassasiyet gerektiriyor. Şantiyede koordinasyon titizlikle yürütülüyor. Bu sistemler yüksek yapı tasarımının öne çıkan çözümleri arasında yer alıyor.

Türkiye’de Yüksek Yapı Tasarımı Örnek Projeler

İstanbul Finans Merkezi – Merkez Bankası Kulesi

Yüksek yapı tasarımı konusunda öne çıkan projelerden biri İstanbul Finans Merkezi oluyor. Merkez Bankası Kulesi 352 metre yüksekliğe ulaşıyor. Bu bina Türkiye’nin ve Avrupa’nın en yüksek yapısı hâline geliyor. Kule 60 kattan oluşuyor ve yaklaşık 300.000 m² inşaat alanı içeriyor. Ayrıca zemin katta konferans, müze ve spor alanları bulunuyor. Ayrıca üst katlar Merkez Bankası ofislerine hizmet veriyor. Betonarme çekirdek ve çelik-kompozit taşıyıcı sistem kullanılıyor. Deprem ve rüzgâr etkileri için simülasyonlarla analizler yapılıyor. Enerji verimliliği için çift cam cephe tercih ediliyor. Ayrıca akıllı bina otomasyon sistemleri de entegre ediliyor. Kule modern mühendislik ile klasik mimariyi birleştiriyor.

İstanbul Sapphire

İstanbul Sapphire projesi uzun süre en yüksek gökdelen olarak anılıyor. Çatı yüksekliği 238 metreye ulaşıyor. Antenle birlikte toplam yükseklik 261 metre oluyor. Yapı 54 kat ve 10 bodrum kattan oluşuyor. Ayrıca toplam inşaat alanı 165.000 m²’ye yaklaşıyor. Proje, alışveriş merkezi ve lüks konutları bir araya getiriyor. Dış cephede çift cidarlı sistem yer alıyor. Ayrıca ikinci cam cephe dikey bahçelerle ayrılıyor. Bu sayede doğal havalandırma ve ısı yalıtımı sağlanıyor. Taşıyıcı sistem betonarme çekirdek ve çelik kirişlerle oluşturuluyor. Bodrum katlar tamamen betonarme olarak tasarlanıyor. AVM çatı örtüsü çelik makaslarla geçiliyor. Binada 14 asansör ve 13 yürüyen merdiven bulunuyor. Akıllı dikey ulaşım sistemleriyle konfor sağlanıyor.

Folkart Towers – İzmir

Folkart Towers, İzmir’in en yüksek binası olarak öne çıkıyor. İkiz kuleler 47 kattan oluşuyor. Ayrıca yapılar yaklaşık 200 metre yüksekliğe ulaşıyor. Avrupa’da beşinci, Türkiye’de ikinci sırada yer alıyor. Ayrıca proje rezidans, ofis ve ticari alanları içeriyor. Toplam inşaat alanı 150.000 m²’yi aşıyor. Betonarme çekirdekler tırmanır kalıpla inşa ediliyor. Vinç kullanılmadan hidrolik sistemle kalıplar yükseliyor. Bu sayede inşaat süresi kısalıyor. Taşıyıcı sistemde perde ve kolonlar rijit yapılıyor. Dış kabukta çelik elemanlar yer alıyor. Cephede cam-alüminyum sistem uygulanıyor. Rüzgâr etkilerine karşı özel çözümler geliştiriliyor. Enerji verimliliği için çift cam cephe kullanılıyor. Akıllı otomasyon ve verimli HVAC sistemleri projeye entegre ediliyor. Folkart Towers, İzmir siluetinde önemli yer ediniyor.

Diğer Dikkat Çeken Projeler

Metropol İstanbul 301 metre yüksekliğiyle İstanbul’da dikkat çekiyor. 70 katlı kule karma kullanım fonksiyonu taşıyor. Skyland İstanbul 284 metrelik ofis ve rezidans kulelerinden oluşuyor. İş Kulesi 181 metre yüksekliğiyle eski projeler arasında yer alıyor. Ayrıca mistral Tower 216 metrelik ofis kulesiyle İzmir’de yükseliyor. Tüm bu yapılar yüksek yapı tasarımı örneklerini temsil ediyor. Mühendisler betonarme çekirdek ile çelik dış sistemi birlikte kullanıyor. Ayrıca gelişmiş cephe sistemlerini ve sürdürülebilir teknolojileri projelere entegre ediyor. Bu projelerle Türkiye yüksek yapı alanında uluslararası seviyeye ulaşıyor.

Çevreci Yüksek Yapı Tasarımı Uygulamaları

Enerji Verimliliği ve Sertifikalar

Yüksek yapı tasarımı, sürdürülebilirlik anlayışıyla gelişiyor. Yeni projeler yeşil bina kriterlerine uyum sağlıyor. LEED ve BREEAM gibi sertifikalar hedefleniyor. Ataşehir’deki Allianz Tower LEED Platin sertifikasına ulaşıyor. Ayrıca 186 metre yüksekliğindeki bu yapı enerji verimliliğiyle dikkat çekiyor. Cephede güneş kırıcı paneller ve özel camlar bulunuyor. Ayrıca akıllı aydınlatma ve iklimlendirme sistemleri çalışıyor. Eser Yaşam Merkezi de LEED Platin sertifikası alan yapılar arasında yer alıyor. Türkiye’de onlarca bina LEED Gold veya Silver seviyesine ulaşıyor. Düşük-E camlar, çift cephe sistemleri yaygınlaşıyor. Ayrıca LED aydınlatma ve otomatik kontrol sistemleri uygulanıyor. Böylece enerji tasarrufu sağlanıyor ve karbon ayak izi azalıyor.

Yerli ve Geri Dönüştürülmüş Malzemeler

Yüksek yapı tasarımı sırasında yerli malzeme kullanımı ön plana çıkıyor. Yerli çimento ve çelik ürünleri maliyet avantajı sağlıyor. Aynı zamanda karbon salımını düşürüyor. Uçucu kül ve cüruf katkılı çimentolar kullanılıyor. Geri kazanılmış çelik ve cam ürünleri tercih ediliyor. Ayrıca inşaat demiri geri dönüştürülmüş hurdalardan elde ediliyor. Beton atıkları agrega olarak yeniden değerlendiriliyor. Şantiyelerde kalıp ve iskeleler defalarca kullanılıyor. Bu sayede atık miktarı azalıyor. İç mekanlarda ahşap gibi yenilenebilir malzemeler kullanılıyor. Böylece estetik ve sürdürülebilirlik bir arada sağlanıyor. Tasarımcılar artık malzeme yaşam döngüsünü de dikkate alıyor. Bu da yüksek yapı tasarımı kalitesini artırıyor.

Su ve Kaynak Tasarrufu Çözümleri

Yüksek yapı tasarımı kapsamında su verimliliği de önemli rol oynuyor. Yeni binalarda düşük debili armatürler kullanılıyor. Fotoselli bataryalar su israfını önlüyor. Çift kademeli rezervuarlar su tüketimini azaltıyor. Çatılardan ve teraslardan yağmur suları toplanıyor. Toplanan sular bahçe sulamasında veya rezervuarlarda değerlendiriliyor. Ayrıca bazı projeler gri su arıtma sistemleri kuruyor. Lavabo ve duş suları tekrar kullanıma uygun hale getiriliyor. HVAC sistemlerinde enerji geri kazanımı sağlanıyor. Havalandırma cihazları atık havadan ısıyı alıyor. Böylece içeri alınan hava önceden ısıtılıyor. Bu uygulama enerji tüketimini düşürüyor.

Cephelere entegre fotovoltaik paneller enerji üretimine katkı sağlıyor. Ayrıca çatılarda güneş kolektörleri kuruluyor. Bu sistemlerle sıcak su üretimi destekleniyor. Asansör sistemlerinde rejeneratif tahrik kullanılıyor. Kabin frenleme sırasında oluşan enerji geri kazanılıyor. Binanın elektrik şebekesine aktarılıyor. Ayrıca rejeneratif sistemlerle enerji tüketimi %30 oranında azalıyor. Bu sistemler yüksek yapı tasarımı içinde standart hâle geliyor. Güneş, yağmur ve rüzgâr gibi doğal kaynaklar etkin kullanılıyor. Böylece yapılar çevreci bir profile kavuşuyor.

Akıllı Yüksek Yapı Tasarımı Teknolojileri

Yüksek Yapı Tasarımı İçin Bina Yönetim Sistemi (BMS)

Akıllı yüksek yapılar gelişmiş kontrol sistemleriyle yönetiliyor. Bina yönetim sistemi teknik altyapıyı merkezi olarak izliyor. HVAC, aydınlatma, yangın, asansör ve güvenlik sistemleri tek merkezden kontrol ediliyor. Her alana yerleştirilen sensörler verileri anlık aktarıyor. Yapay zekâ algoritmalarıyla bu veriler işleniyor. Ayrıca kullanılmayan alanlardaki sistemler otomatik olarak kapanıyor. Böylece enerji tasarrufu sağlanıyor. Web ve mobil arayüzlerle uzaktan izleme mümkün oluyor. Yüzlerce cihaz manuel kontrol yerine yazılım üzerinden çalışıyor. Yeni nesil tüm yüksek binalarda mühendisler BMS sistemini entegre ediyor. Bu sistem verimlilik ve güvenlik açısından önemli rol oynuyor.

Yüksek Yapı Tasarımı İçin Sensör ve IoT Sistemleri

Nesnelerin interneti yüksek yapılarda önemli yer tutuyor. Sensörler yapının her noktasına yerleştiriliyor. Hareket, ışık, sıcaklık ve doluluk bilgisi toplanıyor. Ofislerde varlık algılayan sensörler enerji tüketimini azaltıyor. Merdiven ve koridorlarda yalnızca ihtiyaç olduğunda aydınlatma devreye giriyor. Ayrıca dış cephedeki sensörler panjur ve camları kontrol ediyor. Fırtına veya yağmur anında otomatik önlemler alınıyor. Bu sistemler hem kullanıcı konforunu hem yapı güvenliğini artırıyor. Sensör verileri bulutta analiz edilerek bakım planlaması yapılıyor. Pompa titreşimleri inceleniyor ve arıza önceden tahmin ediliyor. Akıllı sulama sistemleri hava durumuna göre çalışıyor. Su ve enerji kaynakları optimize kullanılıyor.

Yüksek Yapı Tasarımı İçin Akıllı Asansör Sistemleri

Yüksek yapı tasarımı, akıllı dikey ulaşım teknolojileriyle birleşiyor. Destination control sistemi modern binalarda yaygınlaşıyor. Kullanıcılar katı girişte seçiyor, sistem en uygun asansörü yönlendiriyor. Böylece duraklama azalıyor ve enerji tasarrufu artıyor. Asansör kabinleri yük sensörleriyle donatılıyor. Ayrıca aşırı yük durumunda otomatik uyarı veriliyor. Ayrıca bazı yeni sistemlerde manyetik motor teknolojisi test ediliyor. Bu motorlar sürtünmeyi ve bakım ihtiyacını azaltıyor. Yürüyen merdivenler yolcu yokken yavaşlıyor. Yaklaşan biri algılandığında normal hıza dönüyor. Tüm dikey ulaşım sistemleri BMS’ye entegre çalışıyor. Acil durumlarda sistemler önceden programlanmış tepkileri uyguluyor. Deprem anında asansörler en yakın kata inip kapılarını açıyor. Kapılarını açarak güvenli hale geliyor. Böylece dikey ulaşım sistemleri güvenli ve akıllı şekilde yönetiliyor.

Yüksek Yapı Tasarımı İçin Enerji Yönetimi ve Geri Kazanım

Enerji yönetim sistemi (EMS) binanın tüm enerji akışını izliyor. Gerçek zamanlı analizlerle tüketim eğilimleri belirleniyor. Bu sistem tarifeye göre bazı cihazları kapatıyor. Böylece tüketim tepe saatlerde azalıyor. Güneş panelleriyle üretilen enerji binada kullanılıyor. Isı geri kazanım cihazları enerji verimliliğini artırıyor. Rejeneratif asansör motorları fren enerjisini geri kazanıyor. Ayrıca HVAC cihazları dış hava koşullarına göre modülasyonla çalışıyor. İç ortam CO₂ oranı artarsa taze hava miktarı artırılıyor. Ancak bu işlem soğutma yüküyle dengeleniyor. Ayrıca bütün sistemler saniyeler içinde birbirine uyum sağlıyor. Sonuçta enerji minimum düzeyde kullanılıyor. Kullanıcı konforu ve bina verimliliği maksimum seviyeye ulaşıyor.

Sonuç

Türkiye’de yüksek yapı tasarımı her yönüyle gelişmiş düzeye ulaşıyor. Ayrıca zemin etüdünden rüzgâr hesabına kadar tüm mühendislik adımları uygulanıyor. Ayrıca betonarme, çelik ve kompozit sistemler projelere özel analizlerle seçiliyor. Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik artık standart hale geliyor. Akıllı bina teknolojileriyle yüksek yapılar daha verimli hale geliyor. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerde örnek projeler yükseliyor. Bu projeler çağdaş yapı tasarımının geldiği seviyeyi gösteriyor. Disiplinler arası koordinasyon projelerin başarısını artırıyor. Yapı mühendisliği, mimarlık ve otomasyon birlikte çalışıyor. Ayrıca Türkiye’de yüksek yapı tasarımı sürekli gelişmeye devam ediyor. Yenilikçi çözümlerle kentler modern ve güvenli hale geliyor.

Youtube videolarımızı izlemek için buraya tıklayınız.

Daha fazla bilgi almak ve bizimle iletişime geçmek için buraya tıklayınız.