Kırklareli Deprem Riski ve Trakya Bölgesi Jeolojik Analizi

Kırklareli Deprem Riski ve Trakya Bölgesi Jeolojik Analizi

Bu Yazıyı Paylaş

Trakya Havzası ve Kırklareli Deprem Riski Değerlendirmesi

Trakya Bölgesi, Türkiye’nin deprem haritasında çoğu zaman “güvenli bölge” olarak anılıyor. Ancak yer bilimciler bu görüşün bir kısmının yanıltıcı olduğunu sık sık vurguluyor. Kırklareli deprem riski verileri incelenirken, analiz sadece yerel faylarla sınırlı tutulmaz. Kırklareli’nin güneyinden geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın yaratacağı etkileri de hesaba katıyorum. Kırklareli, Istranca Masifi adıyla bilinen sağlam bir kaya üzerinde duruyor. Kırklareli sismik açıdan avantajlıdır. Ama Kırklareli’nin güney kesimleri Ergene Havzası’na doğru uzanıyor. Ergene Havzası, gevşek alüvyonlu topraklardan oluşuyor. Dolayısıyla Kırklareli halkı, ‘burada deprem olmaz’ diye rahatlamamalı. Kırklareli halkı, uzmanların bölgenin zemin haritalarını sürekli güncellediğini bilmelidir. Zemin davranışı, depremin yıkıcı etkisini doğrudan belirler.

Kırklareli’nin yer yapısını incelediğimizde iki farklı yüz görürüz. Kuzeyde, Demirköy ve Kofçaz gibi ilçeler, granit ve metamorfik kayalardan oluşan sağlam bir zemine oturur. Bu zemin deprem dalgalarını söndürür ve sarsıntıyı azaltır. Güneyde, Lüleburgaz ve Babaeski’ye doğru ilerledikçe durum değişir. Orada tarıma elverişli alüvyonlu topraklar hâkimdir. Mühendisler bu toprakların deprem dalgalarını büyütme eğiliminde olduğunu söyler. Yani, Marmara Denizi’nde bir deprem olursa, bu ilçelerde çok daha şiddetli hissedilir. Kırklareli’nin deprem riskini değerlendirirken bu zemin farkı çok önemlidir. Şehir planlaması yaparken jeolojik sınırları dikkate alırız. Şehir planlaması böylece temellere oturur.

Bölgedeki yapılaşma kültürü risk yönetimini etkiler. Kırklareli’nin merkezinde ve ilçelerinde eski binalar bulunur. Özellikle kırsal alandaki yığma binalar mühendislik hizmeti almaz. Yığma binalar yatay deprem yüklerine dayanamaz. Şehir merkezinde ise 1999 öncesi inşa edilmiş betonarme binalar risk grubundadır. İnşaat mühendisleri betonarme binaların beton kalitesini ve demir donatısını inceler. Güvenli bir gelecek inşa etmek için yapı denetimi yasal bir zorunluluktur. Kırklareli Belediyesi imar planlarını güncel sismik verilere göre revize eder. Bilimsel veriler ışığında riskleri azaltmayı hedefleriz.

Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Kırklareli Üzerindeki Etkileri

Kırklareli il sınırlarının yaklaşık 70-100 kilometre güneyinden (Marmara Denizi ve Saros Körfezi üzerinden) geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı, dünyanın en aktif ve yıkıcı faylarından biridir. Kırklareli deprem riski haritasına baktığımızda, Kırklareli doğrudan bir fay hattı üzerinde değildir. Ama bu, tehlikenin olmadığı anlamına gelmez. Sismologlar, büyük depremlerin etkisinin çok geniş olduğunu söyler. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde 7 büyüklüğünde ya da daha büyük bir deprem olursa, Kırklareli de sarsılır.

Lüleburgaz, Babaeski ve Pehlivanköy gibi güney ilçeleri faya daha yakındır. Bu ilçeler olası bir Marmara depreminde daha çok etkilenir. Yer bilimciler deprem dalgalarının Trakya Havzası içinde ilerlerken azalmadığını, hatta bazı yerlerde güçlendiğini söyler. Bu duruma havza etkisi diyoruz. Deprem dalgaları yumuşak zemin tabakaları arasında sıkışır ve yüzeyde daha uzun süre kalır. Uzun süreli salınım binaları yorar, hasar verir. Aşağıdaki tablo ilçelerin ana faya uzaklıklarını ve tahmini risk seviyelerini özetler:

İlçeAna Faya (KAF) Yaklaşık MesafeRisk SeviyesiZemin Yapısı
Lüleburgaz~60 – 70 kmOrta-YüksekAlüvyon (Ergene Havzası)
Babaeski~70 – 80 kmOrtaAlüvyon ve Kil
Pehlivanköy~60 – 70 kmOrta-YüksekNehir Alüvyonu
Kırklareli (Merkez)~90 – 100 kmDüşük-OrtaKireçtaşı ve Kaya
Vize~80 – 90 kmDüşükKarışık (Kaya/Toprak)
Demirköy~110+ kmÇok DüşükMetamorfik Kaya (Masif)

Tablodan da anlaşılacağı üzere risk homojen değildir. Güney ilçeleri, hem faya yakınlık hem de zemin yapısı nedeniyle daha dikkatli olmalıdır. Risk planlaması, mevcut bölgesel farklılıklar dikkate alınarak gerçekleştirilmektedir.

Kırklareli Deprem Riski Haritası ve İlçe Bazlı Durum

Türkiye Deprem Tehlike Haritası 2018’de yenilendi. Harita, Kırklareli’yi 4. derece deprem bölgesi olarak işaretliyor. Yeni harita sisteminde “derece” kavramı yerini “ivme değeri” parametresine bırakmıştır. Harita verileri incelendiğinde, güney ilçelerindeki ivme değerlerinin kuzeye oranla daha yüksek olduğu görülmektedir. Lüleburgaz ve çevresi, sismik hareketlere daha hassastır. Kırklareli’nin deprem riski sadece yerel faylarla kalmıyor. Bulgaristan ve Yunanistan’daki sismik aktiviteler de Kırklareli’yi etkiliyor.

Bulgaristan sınırına yakın yerlerde zaman zaman küçük depremler olur. Küçük depremler genelde hasar vermez ama halkı tedirgin eder. Bu sarsıntılar, yer kabuğundaki tektonik aktivitenin devam ettiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Jeofizik mühendisleri bölgedeki küçük depremleri izler. Kofçaz ve Demirköy gibi kuzey ilçeleri Istranca Dağları’nın sağlam kayaları üzerine oturur. Bu bölgelerde deprem riski çok azdır. Aslında bu bölgelerde, deprem riski düşük ama heyelan riski yüksek bir durum söz konusudur.

Kırklareli Zemin Yapısı ve Jeolojik Özellikler

Bir bina, deprem performansını oturduğu zemine göre gösterir. Kırklareli’nin jeolojik yapısı, kuzeyden güneye doğru büyük bir değişim gösterir. Kuzeyde Istranca (Yıldız) Dağları bulunur. Istranca (Yıldız) Dağları, jeolojik olarak çok yaşlı ve sağlam kayaçlardan oluşur. Granit, gnays ve şist gibi kayaçlar, deprem dalgalarını hızlıca geçirir ve yüzeyde büyük sarsıntı yaratmaz. Jeoloji mühendisleri, Kırklareli bölgesini “masif” olarak tanımlar. Kuzey bölgelerde sismik riskin düşük olması, yerleşim güvenliği açısından avantaj sağlar. Sağlam zeminler, güvenli yerleşim planlaması için ideal alanlar olarak kabul edilir.

Ancak güneye doğru ilerlediğimizde Ergene Havzası başlar. Ergene Havzası, milyonlarca yıl boyunca nehirlerin taşıdığı kum, kil ve çakıllarla dolmuştur. Bu Ergene Havzası’ndaki kum, kil ve çakıllar hâlâ tam olarak taşlaşmamıştır. Ergene Havzası’ndaki gevşek zemin yapısı, deprem anında sıvılaşma davranışı gösterebilir. Jöle gibi davranan zemin, sarsıntıyı büyütür ve sarsıntıyı binaya iletir. Yeraltı su seviyesi yüksek olduğunda Ergene Havzası’nda sıvılaşma riski ortaya çıkar. Sıvılaşma, zeminin taşıma gücünü kaybetmesi demektir. Bina sağlam olsa bile, sıvılaşan zemin binayı batırabilir ya da yan yatırabilir. Sıvılaşma riski, bölge planlamasında ciddiyetle ele alınması gereken bir faktördür.

Merkez İlçe ve Kırklareli Deprem Riski İlişkisi

Kırklareli merkez ilçesi dağ ile ova arasında bir geçiş bölgesinde bulunuyor. Şehrin kuzeyindeki mahallelerin kayalık zemin üzerinde yer alması, zemin güvenliği açısından önemli bir avantajdır. Kırklareli şehri ise güneye, ovaya doğru büyüyor. Karahıdır ve istasyon bölgesindeki yeni yerleşimler alüvyon zeminde. Kırklareli deprem riski merkez ilçede zemine göre değişiyor. Şehir planlama ilkeleri doğrultusunda, çok katlı yapılaşmanın kayalık zeminlerde yoğunlaşması önerilmektedir.

Ova bölgesinde yeni binalar inşa ederken zemin iyileştirme gerekir. Yani Fore kazık ya da jet‑grout gibi yöntemler zemini güçlendirir. İnşaat mühendisleri zemin etüt raporuna bakar ve zemin etüt raporuna göre uygun temel tipini seçer. Merkez ilçede eski taş ocakları da vardır. Eski taş ocaklarının rehabilitasyonu ve yerleşime açılması süreçleri dikkatle planlanmalıdır. Dolgu zemin üzerine bina koymak büyük risktir. Belediye denetimlerinde, dolgu zemin üzerine inşaat yapılması konusuna hassasiyetle yaklaşılmaktadır. Ev alırken vatandaşlar zemin etüt raporunu mutlaka kontrol etmelidir.

Lüleburgaz ve Babaeski’de Zemin Durumu

Lüleburgaz ve Babaeski, Kırklareli’nin en kalabalık ve sanayili ilçeleridir. Babaeski ve Lüleburgaz, il genelinde nüfus ve sanayi yoğunluğunun en yüksek olduğu ilçelerdir. Ama jeolojik olarak, Lüleburgaz ve Babaeski Ergene Havzası’nın tam ortasında bulunuyor. Bölge zemini, kalın alüvyon tabakalarından oluşmaktadır. Yeraltı su seviyesi Lüleburgaz ve Babaeski’de çok yüksektir. Bu durum Kırklareli deprem riski içinde en kritik noktadır. Olası bir Marmara depremi olduğunda, Lüleburgaz ve Babaeski’deki sarsıntı merkez ilçeye göre daha yüksek olur. Lüleburgaz ve Babaeski’deki risk analizlerinde “zemin büyütmesi” faktörü hesaplamalara dahil edilir.

Dere yataklarına yakın yerlerde sıvılaşma riski yüksektir. Lüleburgaz Deresi ve Ergene Nehri çevresindeki yapılaşmalar özel mühendislik önlemleri ister. Sanayi tesislerinin yoğun olduğu alanlarda zemin etütlerinin daha detaylı yapılması gerekmektedir. Fabrika binaları geniş açıklıklı ve ağır yapılar olduğu için zemine büyük yük bindirir. Zayıf zemin ağır yükü taşıyamazsa oturmalar olur. Sanayiciler ve konut üreticileri, zemin iyileştirme uygulamalarının gerekliliği konusunda uyarılmaktadır. Sağlam temel güvenli yapının anahtarıdır.

Yapı Stoğu Analizi ve Kentsel Dönüşüm İhtiyacı

Kırklareli’nin yapı envanterine baktığımızda aslında tek tip bir yapı yoktur. Şehirde örneğin eski Rum evleri, Osmanlı dönemi binaları, 80‑90’larda yapılan kooperatif evler ve yeni siteler yan yana duruyor. Bu nedenle, 1999 Marmara Depremi öncesi inşa edilen evler en büyük risk grubunu oluşturuyor. O yıllarda insanlar C14‑C16 beton kullandı; oysa bu beton bugünkü standartların (C25‑C30) çok altındadır. Ayrıca, o dönemde yaygın olan düz demir kullanımı, beton ile donatı arasındaki aderansı (bağ kuvvetini) zayıflatmaktadır. Kırklareli’nin deprem risk analizinde bu yüzden bu eski binalara öncelik vermek gerekir. Risk grubundaki bu binaların performans analizlerinin yapılması dolayısıyla talep edilmektedir.

Yeni binaları mühendisler 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne uygun olarak tasarlar ve inşa eder. 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği, hatta, zemin sınıfına göre tasarımı zorunlu kılar. Perde beton ve güçlü kolon‑kiriş birleşimleri binaların güvenliğini artırır. Ancak denetim sistemi de kusursuz olmalıdır. Yapı denetim firmaları, demir ve beton işçiliğini yerinde kontrol eder. Laboratuvar test sonuçları onaylanmadan ayrıca beton döküm işlemine izin verilmemektedir. Güvenli bina, kaliteli malzeme ve doğru işçilikle oluşur. Halk da denetim sürecini yakından izlemeli.

Eski Yapılar ve Kırklareli Deprem Riski Açısından Önemi

Kırklareli’nin Yayla Mahallesi gibi eski yerlerde koruma altında yapılar var. Çoğu zaman inşaatçılar, yapıları ahşap ya da yığma yöntemle yapar. Esnek yapıya sahip ahşap binalar, deprem yüklerini sönümler ve daha iyi performans gösterir. Ama bakımsızlık, nem ve çürüme yapıları zayıflatır. Yığma binalar ise kırılgandır, aniden kırılabilir. Kırklareli deprem riski yönetilirken, kültür mirasını korumak da ayrı bir iştir. Restorasyon projelerinde, statik güçlendirme çalışmaları öncelikli olarak ele alınmaktadır.

Şehir merkezindeki 30-40 yıllık yapılar “yorgun bina” statüsünde olup; bu yapılarda oluşabilecek korozyon (paslanma), donatı kesitini incelterek taşıma kapasitesini zayıflatmaktadır. Mülk sahiplerinin bodrum kat kolonlarını kontrol etmesi, donatıların açığa çıktığı durumlarda ise acil önlem alması gerekmektedir. Bu riskli yapı stoğu için en kesin çözüm kentsel dönüşümdür. Belediyeler tarafından desteklenen ada bazlı (bütüncül) dönüşüm stratejisi, parsel bazlı yenilemeye göre öncelikli tercih olmalıdır.

Sanayi Bölgeleri ve Fabrika Yapılarının Güvenliği

Kırklareli, Trakya’nın en önemli sanayi şehirlerinden biridir. Özellikle Lüleburgaz ve Büyükkarıştıran’da dev gibi fabrikalar vardır. Cam, tekstil, gıda ve ilaç sanayisi burada yoğundur. Bu fabrikaların deprem güvenliği sadece can kaybını önlemek için değil, aynı zamanda para kaybını önlemek için de çok önemlidir. Olası bir depremde üretimin durması nedeniyle, şirketler ülke ekonomisinde ciddi kayıplar yaşayabilir. Kırklareli deprem riski incelendiğinde, sanayi binalarının durumu bu nedenle stratejik bir konumdadır. Fabrikaların iş sürekliliği planlarını hazırlamaları ve güncel tutmaları dolayısıyla gerekmektedir.

Prefabrik sistemler, sanayi binalarının çoğunu inşa eder. Prefabrik binaların ancak en zayıf kısmı birleşim yerleridir. Depremde kolon ve kiriş birleşim yerleri bir arada kalmalıdır. Aksi takdirde, birleşim yerlerinin ayrılması binayı çökertebilir. Mühendisler, bu yüzden, bağlantı noktalarını güçlendirmeyi önerir. Fabrikaların içinde tehlikeli kimyasallar vardır. Depremde tehlikeli kimyasallar sızarsa buna ek olarak yangın ve çevre felaketi çıkar. Zemin, kimyasal tankları ve ağır makineleri sabit tutar. Sonuç olarak, sanayi tesislerinde sismik risk analizlerini zorunlu sayarız. Güvenli sanayi, güvenli üretim demektir.

Tarihsel Depremler ve Bölgesel Sismik Hafıza

Tarih, gelecekte ne olacağını gösteren bir ayna gibidir. Kırklareli ve çevresi tarih boyunca birçok deprem yaşamıştır. İnsanlar genelde büyük bir deprem görmedikleri için kendilerini güvende hisseder. Ama kayıtlar, Trakya’nın zaman zaman şiddetli sarsıntılar yaşadığını gösteriyor. Biz Kırklareli’de deprem riskini incelerken, eski deprem listelerine bakarız. Bu listeler, fayların ne kadar sürede tekrar hareket ettiğini söyler. Unutulan depremler en büyük tehlikedir.

Osmanlı döneminde tutulan kayıtlar Edirne ve Kırklareli çevresinde hissedilen depremleri anlatıyor. Kayıtlarda minarelerin yıkıldığı, bacaların devrildiği ve duvarların çatladığı yazıyor. Kırklareli’yi etkileyen yıkım ve çatlaklar, depremin merkezi uzakta olsa bile Kırklareli’nin etkilendiğini gösteriyor. Sismologlar, Marmara Denizi ve Saros Körfezi kaynaklı her büyük depremin Trakya genelinde hissedildiğini belirtmektedir. 1999 Gölcük depremi Kırklareli’nde insanları etkiledi. Kırklareli’nde panik çıktı. Toplumsal tarihsel hafızanın canlı tutulması, risk bilinci açısından önemlidir. Böylece yetkililer/eğitimler toplumun unutmasını ve rehavete kapılmasını engelliyor.

1752 Havsa Depremi ve Kırklareli Deprem Riski Bağlamı

1752’de Edirne Depremi ya da Havsa Depremi olarak bilinen deprem, Trakya tarihinin en büyük sismik felaketlerinden biridir. Bilimciler depremin büyüklüğünü 7.5 civarında tahmin eder. Deprem Kırklareli’yi etkiledi. Deprem Kırklareli’deki birçok taş yapıyı kırdı, kaleleri ve surları yıktı. Kırklareli deprem riski tarihçesinde deprem, bölgenin ne kadar büyük enerjiyle karşılaşabileceğini gösterir. Depremin merkezini kimse bilemez, ama deprem Trakya’nın iç kesimlerini yıktı.

Bu tarih bize, Trakya’nın sadece KAF’tan değil, aynı zamanda bölgedeki diğer faylardan da etkilenebileceğini gösteriyor. Şu anda jeologlar Trakya Havzası’ndaki gömülü fayları araştırıyor. 1752 depremi, binaların sağlam yapılmasının önemini yüzyıllar önce gösterdi. Dayanıklı yapı gerekliliği, o dönemde yaşanan tecrübelerle de anlaşılmıştır. O gün yıkılan binalar hâlâ bize bir ders veriyor. Modern mühendislik teknikleri kullanılarak, benzer afetlerde yapıların ayakta kalması hedeflenmektedir. Tarihsel depremler sadece bir anı değil, aynı zamanda geleceğe bir uyarıdır.

1912 Mürefte Depremi ve Etkileri

9 Ağustos 1912’de Tekirdağ-Mürefte merkezli meydana gelen 7.3 büyüklüğündeki deprem, Kırklareli’nde de çok şiddetli bir şekilde hissedildi. Ganos Fayı üzerinde gerçekleşen kırılma, Trakya genelinde büyük bir panik yarattı. Kırklareli’nde, özellikle yüksek ve yığma binalarda çatlaklar belirdi. Bacaları sarsıntı devirdi, kiremitleri döktü. Kırklareli deprem riski bağlamında, deprem güneyden gelen tehlikenin somut bir kanıtı oldu. Mesafe yaklaşık 100 kilometre olsa da, zemin koşulları sarsıntıyı taşıdı.

Bu deprem, Balkan Savaşları öncesinde bölge halkının moralini bozmuştur. Bu olay, depremin zaman ve mekan gözetmeksizin etkili olabileceğini göstermektedir. Bugün Kırklareli’nde yaşayan vatandaşlar, Ganos Fayı’nın veya Marmara Denizi içindeki fayların kırılması durumunda benzer bir sarsıntıyı yaşayacaktır. Bilim insanları, Marmara’da beklenen büyük depremin Kırklareli’ni de etkileyeceğini belirtir. Lüleburgaz gibi alüvyon zeminli ilçelerde bu etkiyi sarsıntı daha yıkıcı yapabilir. Hazırlık çalışmaları, en kötü durum senaryoları baz alınarak yürütülmektedir.

Afet Hazırlığı ve Toplumsal Bilinçlenme

Depremi durdurmak mümkün değildir. Ama deprem zararını azaltmak bizim işimizdir. Kırklareli halkı, deprem açısından biraz şanslı bir yerde yaşıyor, ancak tedbiri bırakmamalıdır. Çünkü tedbir, her bireyin sorumluluğundadır. Hazırlık, bireyden başlatılır, sonra devlete de katılır. Evde alacağımız basit önlemler, bu nedenle, hayatı kurtarır. Eşyaları sabitlemek, kısacası, en önemli önlemdir. Aksi takdirde, dolaplar, vitrinler ve kitaplıklar sarsıntıda devrilir ve yaralanılır. Eğitim programlarında, bu yüzden, tedbir ve hazırlık konuları sürekli olarak vurgulanmaktadır. Kırklareli deprem riski, yani, ev içinde tehlikeleri de kapsar.

Bunun yanı sıra, her ailede bir afet planı olmalıdır. Deprem anında buluşma noktaları ve iletişim planı dolayısıyla önceden belirlenmelidir. Hatta, “Çök‑Kapan‑Tutun” hareketi bir refleks olmalıdır. Okullarda ve iş yerlerinde yapılan tatbikatlar böylece bu farkındalığı artırır. Panik, depremden daha tehlikelidir. Bilinçli bir insan çünkü ne yapacağını bilir ve soğukkanlı kalır. Toplumun her kesimine ulaşarak, afet kültürünü yaygınlaştırmak istiyoruz. Deprem bilinci sadece deprem anında değil, aynı zamanda bir bina alırken de gereklidir.

Bireysel Önlemler ve Acil Durum Çantası

Her evde bir deprem çantası bulunmalıdır. Bu deprem çantası afet sonrası ilk 72 saat içinde hayatta kalmamıza yardımcı olur. Deprem çantası kapıya yakın, kolay ulaşılabilir bir yerde durmalıdır. Deprem çantası içindeki şeyler evdeki kişi sayısına ve ihtiyaçlara göre ayarlanır. Biz, deprem çantası içindeki malzemeleri periyodik olarak kontrol etmenizi öneriyoruz. Ayrıca, tarihleri geçmiş yiyecek ve içecekleri yenisiyle değiştirin.

Bir deprem çantasında bulunması gereken temel malzemeler şunlardır:

  • Su ve Gıda: Kişi başı en az 1 litre su ve bozulmayan kuru gıdalar (konserve, bisküvi).
  • İlk Yardım: Sargı bezi, antiseptik, yara bandı ve sürekli kullanılan ilaçlar.
  • Işık ve Enerji: Pilli fener, yedek piller, powerbank.
  • İletişim: Pilli radyo ve bir düdük. Enkaz altında ses duyurmak için en etkili ve enerji tasarruflu araç olan düdük, çantada mutlaka bulunmalıdır.
  • Kıyafet ve Korunma: Mevsime uygun giysi, battaniye, yağmurluk.
  • Önemli Evraklar: Kimlik, tapu, sigorta poliçelerinin fotokopileri.

Kırklareli deprem riski ile yüzleşiyoruz. Hazırlıklı olmak, korkuyu güvene çevirir. Kırklareli vatandaşlara “çantayı hazırla, hayatı yakala” diyoruz.

Toplanma Alanları ve DASK Bilinci

Deprem sonrası güvenli bölgelere gitmek çok önemlidir. Kırklareli Valiliği ve AFAD, her mahalleye Acil Toplanma Alanları koyar. Acil Toplanma Alanları genellikle parklar, okul bahçeleri ve pazar yerleridir. Vatandaşlar e-Devlet üzerinden evlerine en yakın Acil Toplanma Alanını bulabilir. Acil Toplanma Alanları afet anında kaosu önler. Herkes Acil Toplanma Alanlarını tanımalı ve hazır olmalıdır.

Zorunlu Deprem Sigortası depremin maddi etkilerine karşı bir güvencedir. Evimiz yıkılsa bile sigorta kaybımızı öder. Kırklareli’de daha çok kişi sigorta yaptırmalıdır. Primler düşük, teminat ise büyüktür. Deprem geldiğinde sigorta sayesinde hayatı tek başına yeniden kurabiliriz. Her yıl poliçenizi yenileyin ve teminat tutarını güncelleyin. Bilinçli bir toplum geleceğini korur.

Youtube videolarımızı izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Daha fazla bilgi almak ve bizimle iletişim kurmak için buraya tıklayabilirsiniz.

İlgili Makaleler