Türkiye tektonik yapısı nedeniyle risk altındadır. Dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya sistemi içinde yer alıyor. Alp-Himalaya sistemi; Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar her bölgesini sismik bir tehdit altında tutmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sınır şehri Kilis, tarih boyunca medeniyetlerin geçiş noktası olmuş. Kilis’in stratejik konumu, jeolojik riskleri de beraberinde getirmektedir. Şehir; Doğu Anadolu Fay Hattı ve Ölü Deniz Fay Hattı gibi iki büyük kırık sisteminin etkisi altında olması nedeniyle Kilis deprem riski kritik bir konumdadır. 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli depremler oldu. O depremler Kilis’in sismik hassasiyetini acı bir şekilde hatırlattı. Yerbilimciler; Kilis ana fay üzerinde yer almasa da, çevredeki aktif fayların enerjisinin şehri yıkıcı bir şekilde etkileyebileceğini belirtmektedir.
Deprem, yer kabuğunun engellenemez bir hareketidir. Depremin bir afete dönüşüp dönüşmemesini; insan faktörü, yapı kalitesi ve şehir planlaması belirler. Kilis Suriye sınırına komşudur. Düz ve hafif eğimli araziler üzerine kurulmuş bir yerdir. Kilis’in yüzey şekilleri ve zemin özellikleri, deprem dalgalarının etkisini değiştirebilir. Bilim insanları, özellikle Ölü Deniz Fayı’nın kuzey kısmındaki gerilim birikimine odaklanmaktadır. Kilis deprem riski analizi, fay hatlarına olan mesafeyi temel alır. Bu analiz; zemin büyütmesi, sıvılaşma riski ve mevcut yapı stoğunun yorgunluğunu da kapsar. Sonuç olarak risk analizi, bütüncül bir yaklaşım gerektirir. Güvenli bir gelecek inşa etmek için bölgenin tektonik gerçekleri öğrenilmeli ve mühendislik bilimiyle hareket edilmelidir.
Tektonik Çerçeve: Ölü Deniz Fayı ve Doğu Anadolu Fayı
Kilis’in deprem riski, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Ölü Deniz Fay Hattı olmak üzere iki büyük sistemin etkisiyle şekillenir. Kilis Doğu Anadolu Fay Hattı’na yakındır. Ölü Deniz Fay Hattı’nın buluştuğu Maraş Üçlü Eklemi’ne çok yakındır. Doğu Anadolu Fay Hattı Türkiye’nin en aktif kırıklarından biridir. Bingöl’den başlar Hatay’a kadar uzanır. 6 Şubat’ta Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelen iki büyük deprem, Kilis’i şiddetle sarsmıştır. Öte yandan Kilis’in uzun vadeli en büyük tehlikesi, güneyden gelen Ölü Deniz Fay Hattı’dır. Kuzeye doğru uzanır ve Kilis’e doğru ilerler.
Kızıldeniz’den başlayan Ölü Deniz Fayı İsrail, Lübnan ve Suriye üzerinden geçerek Türkiye’ye girer. Bu hat, Hatay-Maraş bölgesinde Doğu Anadolu Fayı ile birleşir. Ölü Deniz Fayı sol yanal yönlü bir faydır. Kilis il merkezi Ölü Deniz Fayı’nın ana koluna uzaktır. Kuş uçuşu yaklaşık 20-30 kilometre mesafededir. Bu mesafe sismoloji açısından “yakın alan” olarak kabul edilir. Ölü Deniz Fayı’nın kuzey kısmı (Suriye-Türkiye sınırı), tarihsel süreçte büyük depremler üretmiştir. Uzmanlar; bu kısmın uzun süredir kırılmadığını, enerji biriktirdiğini ve bir “sismik boşluk” oluşturduğunu belirtmektedir. Kilis’teki deprem tehlikesi, özellikle güneyden gelen hat üzerindeki kırılma ihtimallerinden kaynaklanmaktadır.
6 Şubat 2023 Depremleri ve Kilis’in Durumu
6 Şubat 2023’te meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki Kahramanmaraş depremleri Kilis’in, afet bölgesi ilan edilen 11 ilden biri olmasına neden olmuştur. Kilis depremin merkez üssü Pazarcık’a uzaktı. Komşu şehirlere göre biraz daha uzaktı. Yine de sarsıntı çok güçlüydü. Kilis’te yıkım ve can kaybı oldu. Kilis’te birçok bina hasar gördü. Özellikle eski ve mühendislik hizmeti almamış yapılar yıkılmıştır.
Bu depremler, Kilis için zor bir sınav olmuştur. Şehrin bazı bölgelerindeki sağlam kayalık zemin yapısı, yıkımın Hatay veya Adıyaman ölçeğinde olmasını engellemiştir. Ama deprem binaları yorgun bıraktı. Yorgun binalar, gözle görülmeyen küçük çatlaklar barındırabilir. Daha küçük ya da orta ölçekli depremlerde bile yıkılma riski taşıyabilir. Uzmanlar 6 Şubat depremlerinden sonra; bölgedeki gerilim yönünün değiştiğini ve çevredeki diğer kırılmaları tetikleyebileceğini vurgulamaktadır. Bu yüzden Kilis tembelleşmeden binalarını güçlendirmeli.
Kilis Deprem Riski: Tarihsel Depremler ve Bölgesel Hafıza
Kilis ve çevresinin deprem riskini anlamak gerekir. Tarihsel kayıtlara bakmak gerekir. Bölge tarih boyunca etkilenmiştir. “Halep Depremleri” olarak bilinen büyük felaketlerden etkilenmiştir. Kilis Halep’e coğrafi olarak çok yakındır. Tarihsel süreçte bu bölgeyi etkileyen her sismik olay, Kilis’te de hissedilmiştir.
1138 Halep Depremi ve 1822 Halep Depremi Kilis bölgesinde büyük yıkıma yol açtı. 1822 depremi kaleleri, camileri ve evleri yerle bir etti. Binlerce insan öldü. Bu eski kayıtlar, Ölü Deniz Fayı’nın kuzey kısmının ne kadar büyük enerji açığa çıkarabileceğini göstermektedir. Geçmiş döngüler, fayların yüzyıllar arayla benzer büyüklükte depremler ürettiğini kanıtlamaktadır. Kilis’te deprem riski hesaplanırken 1822 depremi referans alınır. Bilim insanları, bu segmentin son 200 yıldır büyük bir deprem üretmediğini hatırlatmaktadır. Ayrıca segmentin enerji biriktirdiğini ekleyerek, Kilis’in bu duruma hazırlıklı olması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Ve herkesin dikkatli olması gerektiğini hatırlatıyor.
Zemin Yapısı ve Zemin Büyütmesi
Depremin yıkıcılığını belirleyen en önemli faktör, hiç kuşkusuz binanın üzerinde oturduğu zemindir. Jeolojik açıdan bakıldığında, Kilis’in zemin yapısı bölgeye göre belirgin farklılıklar gösterir. Şöyle ki; şehrin kuzey ve batı kesimleri daha dağlık ve kayalık olup, sağlam kireçtaşı ve bazalt zeminlerden oluşurken; buna karşılık güney ve doğu kesimleri ile ova bölgeleri alüvyon zeminden oluşur. Yapısal olarak alüvyon zemin; kum, kil ve çakıl karışımından meydana gelen son derece gevşek bir yapıdır.
Alüvyon zeminlerin en büyük tehlikesi, teknik adıyla deprem dalgalarını büyütme (amplifikasyon) özelliğidir. Normal şartlarda, kayalık bir zeminde deprem dalgası çabuk geçer ve sarsıntı az hissedilir. Ancak, yumuşak bir zemine deprem dalgası girdiğinde durum değişir; dalga yavaşlar ve genliği artar. İşte, deprem dalgasının yumuşak zemine girdiğinde yavaşlaması ve genliğinin artması; kaçınılmaz olarak binaların daha şiddetli sallanmasına neden olur. Bu bağlamda, Kilis Ovası ciddi risk altındadır; özellikle dere yataklarına yakın yerlerde alüvyon zemin riski çok yüksektir. Bu nedenle, risk analizinde mühendisler parsel bazında detaylı zemin etütleri gerçekleştirir. Sonuç olarak, gevşek zeminlerde; radye temel ve zemin iyileştirme yöntemlerinin uygulanması mutlaka zorunlu tutulmalıdır.
Kilis Deprem Riski: İlçe Bazlı Risk Değerlendirmesi
Kilis’in ilçeleri farklıdır. Fay hatlarına olan mesafeleri ve zemin özellikleri nedeniyle farklı risk profillerine sahiptir.
- Kilis Merkez: Nüfusun en yoğun olduğu bölgedir. Şehir merkezi eski tarihi yapıları barındırıyor. Eski yapıların yanı sıra yeni betonarme binaları da barındırmaktadır. Zemin yapısı yer yer farklı. Ölü Deniz Fayı’na yakınlığı nedeniyle en yüksek risk grubundadır. Yapı yoğunluğu bir afette müdahaleyi zorlaştırabilir.
- Musabeyli: Şehrin kuzeybatısında yer alır. Daha engebeli ve dağlık bir yapıya sahiptir. Musabeyli zemin açısından avantajlıdır. Zemin yapısı açısından Merkez ilçeye göre daha avantajlıdır. Musabeyli heyelan riski göz önünde bulundurulmalıdır.
- Polateli: Nüfusu az ve dağlık olan ilçede zemin sağlam olsa da; zayıf kırsal yapı stoğu (yığma/taş) risk oluşturmaktadır.
- Elbeyli: Şehrin doğusunda yer alır. Suriye sınırına çok yakın bir yerde bulunmaktadır. Arazi düz tarım arazileri ise yoğun. Yüksek yeraltı su seviyesi nedeniyle oturma (çökme) riski bulunmaktadır. Bu nedenle bölgedeki inşaat faaliyetlerinde zemin koşullarına dikkat edilmelidir.
Her ilçe için kendi dinamiklerine uygun imar planları ve afet yönetim stratejileri geliştirilmelidir. Özellikle Elbeyli ve Merkez ilçenin güney kısımlarında zemin sıvılaşması riski analiz edilmelidir.
Kilis Deprem Riski: Yapı Stoğu ve Kentsel Dönüşüm İhtiyacı
Kilis’in yapı stoğu; geleneksel taş mimari ve eski betonarme yapıların bir karışımıdır. Şehir dokusu, yeni yönetmeliklere uygun olarak inşa edilen binaların bir karışımını oluşturur. Şehir merkezindeki dar sokaklar ve bitişik nizam yapılar; deprem anında tahliyeyi ve arama kurtarma çalışmalarını zorlaştırmaktadır. 6 Şubat depremleri; özellikle 1999 öncesi yapılmış ve mühendislik hizmeti almamış binaların savunmasızlığını göstermiştir.
Kentsel dönüşüm, Kilis’te depremle mücadelede en etkili yöntemdir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı çalışıyor. Yerel yönetimler, hasarlı ve riskli binaları tespit eder. Dönüşüm, sadece eski binayı yıkıp yenisini inşa etmek değildir. Zemine uygun modern ve güvenli bir yaşam alanı yaratmak demek. Kilis’te özellikle “yumuşak kat” ve “kısa kolon” hataları yaygın olarak görülmektedir. Yönetim, güçlendirme ya da yenileme işlerine bu iki soruna öncelik verir. Yeni binalarda C30 ve üzeri beton ile nervürlü demir kullanımının zorunlu olması riskleri azaltır.
İkincil Afetler: Sıvılaşma ve Heyelan
Deprem sadece binaları yıkmakla kalmaz, zeminde de deformasyonlara yol açar. Kilis’te özellikle su seviyesi yüksek ova kesimlerinde sıvılaşma riski bulunmaktadır. Sıvılaşma deprem sarsıntısı sırasında olur. Sıvılaşma; suya doygun kumlu zeminin taşıma gücünü kaybederek sıvı gibi davranmasıdır. Zemin stabilite kaybı, binaların batmasına veya yan yatmasına neden olur; bu nedenle yönetim önlem alır.
Musabeyli ve Polateli gibi eğimli arazilerde deprem tetikli heyelan riski bulunmaktadır. Yani Musabeyli ve Polateli gibi eğimli arazilerde heyelan tehlikesi yüksek. iddetli bir sarsıntı, dengesi bozulmuş yamaçları harekete geçirerek yolları kapatabilir. Risk planlaması senaryolarına ikincil afetler de dahil edilmelidir. Jeoloji mühendisleri, riskli yamaçları ve sıvılaşma alanlarını haritalar ve bu alanları imar planlarına işler.
Kilis Deprem Riski: Sınır Ötesi Riskler ve Suriye Faktörü
Kilis’in deprem riski incelenirken, sınırın hemen ötesindeki Suriye faktörü asla göz ardı edilmemelidir. Zira, coğrafi bütünlük nedeniyle Halep ve çevresindeki sismik hareketler; Kilis’i doğrudan ve şiddetli bir şekilde etkilemektedir. Bununla birlikte, Suriye’deki mevcut yapı stoğu ve kritik altyapı durumu da, Kilis için ciddi bir risk oluşturmaktadır. En kötü senaryoda, sınırın öteki tarafındaki bir barajın depremde zarar görmesi; sadece ani su baskınlarına yol açmakla kalmaz, aynı zamanda tetikleyeceği kaos ile yeni bir göç dalgasını da kaçınılmaz hale getirir.
Ölü Deniz Fayı’nın Suriye kısmında meydana gelen bir kırılma, Kilis’te şiddetli bir sarsıntı yaratır. Bu nedenle bölgesel deprem istasyonları ve uluslararası işbirlikleri büyük önem taşır. Sınırın sıfır noktasında bulunan Kilis, sınır ötesinden gelen sismik dalgaları ilk hisseden şehirlerden biridir.
AFAD ve Acil Durum Yönetimi
Kilis İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD), şehri olası bir depreme hazırlamak için İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) kapsamında aktif olarak faaliyet göstermektedir. Esasen bu plan; şehrin risklerini derinlemesine inceleyerek eylem planlarını belirler. Özellikle; toplanma alanlarının belirlenmesi, konteyner kent altyapısı ve lojistik depoların hazırlanması bu planın ayrılmaz parçalarıdır. Müdürlük, tüm bu süreci yürütürken halkın güvenliğini her zaman ön planda tutar.
Nitekim, 6 Şubat depremleri; lojistik ve koordinasyonun ne kadar hayati olduğunu acı bir tecrübeyle göstermiştir. Bu zorlu süreçte Kilis; yaraları sarmak ve çevre illere destek vermek adına önemli bir lojistik üs haline gelmiş, böylece lojistik ve koordinasyonun gücünü somut olarak kanıtlamıştır. Dolayısıyla, kazanılan bu tecrübe muhakkak kullanılmalı ve gelecekteki planlamalarda temel bir rehber olarak değerlendirilmelidir. Bununla birlikte, halkın bilinçlendirilmesi de hayati önem taşır. Zira, okullarda yapılan deprem eğitimi ve tatbikatlar; afet yönetiminin tartışmasız en önemli ayağıdır. Unutulmamalıdır ki, halkın bilinçlendirilmesi can kaybını doğrudan azaltır. Sonuç olarak Kilis, deprem riski karşısında bilinçli bir toplum yapısı oluşturmalıdır; çünkü bilinçli bir toplum, can kaybını en aza indiren en büyük güçtür.
Kilis Deprem Riski: Mühendislik Çözümleri ve Yapı Denetimi
Güvenli bir Kilis inşası için; bilim ve mühendislik kurallarına istisnasız tam uyum sağlanmalıdır. Zira, bu kurallar; zemin taşıma gücüne göre doğru temel tipinin seçilmesini garanti altına alır. Bu süreçte, inşaat ve jeofizik mühendisleri her yeni projede zemin etütlerini büyük bir titizlikle gerçekleştirir ve zeminin taşıma gücüne göre en uygun temel tipi buna göre seçilir. Ayrıca, yeni binalarda perde beton kullanımının artırılması da, yapıların yatay yüklere karşı direncini ciddi oranda yükseltir.
Denetim mekanizmasında ise yapı denetim firmaları; demir bağlama ve beton dökümü gibi inşaatın her adımını yerinde ve bizzat denetler. Bununla kalmayıp, hazır beton kalitesini laboratuvarlarda test eder; çünkü hazır beton test sonuçları, inşaat güvenliği açısından tartışmasız büyük önem taşır. Bunun yanı sıra, kaçak yapılaşma ile tavizsiz ve etkin bir mücadele gerekmektedir. Dolayısıyla, kaçak yapılaşma ve imar affı kapsamındaki binaların durumu; yerel yönetimlerin mutlaka öncelikli gündemi olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, mühendislik doğa olaylarını durduramaz; ancak, bunların insan üzerindeki yıkıcı etkilerini pekala kontrol edebilir.
Kilis Deprem Riski: Gelecek Projeksiyonları ve Sonuç
Bilimsel veriler, Doğu Anadolu ve Ölü Deniz Fay hatlarındaki hareketliliğin süreceğini göstermektedir. Kilis, aktif bir tektonik kuşakta yaşamaya devam edecektir. Bu nedenle, “Deprem ne zaman olacak?” sorusundan ziyade “Depreme ne kadar hazırız?” sorusuna odaklanılmalıdır. 6 Şubat depremleri; hazırlığın hayat kurtardığını, ihmalin ise felaket getirdiğini kanıtlamıştır.
Sağlam zemin üzerine, doğru mühendislik ve kaliteli malzeme ile inşa edilen binalar depreme karşı en büyük güvencedir. Kentsel dönüşümün hızlanması, halkın bilinçlenmesi ve kurumların koordinasyonu; Kilis’i daha güvenli bir geleceğe taşıyacaktır. Kilis deprem riski yönetilebilir bir risktir. Geçmişten ders almak hayat kurtarır. Bilimin ışığında atılan her adım gelecekte bir can kurtarır. Unutma ki deprem öldürmez. Tedbirsizlik öldürür. Güvenli ve dayanıklı bir Kilis için bugünden harekete geçmek toplumsal bir sorumluluktur.
Youtube videolarımızı izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
Daha fazla bilgi almak ve bizimle iletişim kurmak için buraya tıklayabilirsiniz.

