Kayseri Deprem Riski: “Güvenli Liman” Algısı ve Sismik Gerçekler

Kayseri Deprem Riski: "Güvenli Liman" Algısı ve Sismik Gerçekler

Bu Yazıyı Paylaş

Kayseri, Orta Anadolu’nun en modern şehirlerinden biri olarak öne çıkar. Kayseri, Orta Anadolu’nun en modern ve en geniş yüzölçümüne sahip şehirlerinden biri olarak öne çıkar. Şehrin güçlü sanayi sektörü ve yüzyıllara yayılan zengin tarihi, her daim göz alıcı bir tablo sunar. Fakat deprem konusunda hâlâ sokaklarda dolaşan bir “güvenli bölge” düşüncesi bulunur. Birçok kişi, büyük fay hatlarından uzakta olduğuna dair inancı sayesinde riski küçümser. 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ı vurmuş depremler, bu rahatlığın ne denli aldatıcı olabileceğini acı bir şekilde hatırlattı. Kayseri de sarsıntıları şiddetle hissetti. Birkaç bina yapısal zarar gördü. Özetle, Kayseri deprem riski sıfır değildir. Aksine, şehir hem çevresel fayların gölgesinde bir tehdit taşıyor hem de yerel zeminin yarattığı sorunlarla doğrudan karşı karşıya bulunuyor. Bu metin, Kayseri deprem riski konusunu bilimsel veriler ışığında derinlemesine inceliyor. Ayrıca, alınması gereken önlemler ve modern güçlendirme çözümleri de ayrıntılı bir biçimde ele alınıyor.

Tektonik Konum: Anadolu Levhasının Neresinde?

Kayseri’nin deprem tehlikesini kavramak için, şehrin jeotektonik konumunu göz ardı etmek mümkün değildir. Anadolu Levhası’nın ortasında konumlanan bu il, “Kırşehir Masifi” adıyla anılan, görece istikrarlı bir blokta yer alır. Kayseri, bu bloğun güney ucunda bulunur. Bu stratejik konum, şehri bir nevi tampon göreviyle izole eder. Bu stratejik konum, şehri KAF ve DAF gibi başlıca levha sınırlarının yıkıcı etkilerinden korur. Fakat bu durum, bölgenin tektonik olarak hareketsiz olduğu anlamına gelmez. Anadolu Levhası’nın batıya yönelen kaçışı ve Arap Levhası’nın kuzeye doğru sıkıştırması, levha içinde ikincil fay sistemlerinin ortaya çıkmasına yol açar. İşte Kayseri deprem riski, tam da bu levha içi aktif fay sistemlerinden doğuyor.

“Güvenli Bölge” Algısı: Eski ve Yeni Deprem Haritaları

Vatandaşların “Kayseri güvenli” algısı, büyük ölçüde 1996 tarihli eski bir deprem haritasına dayanıyordu. Bu harita, Türkiye’yi beş tehlike bölgesine ayırıyordu. Haritaya göre Kayseri’nin merkezi, üçüncü ve dördüncü derece (düşük-orta riskli) bir deprem bölgesi içinde gösteriliyordu. Sonuç olarak, şehirde bir deprem olmayacağı yönünde yanlış bir kanaat oluşmuştu. 2018’de AFAD, yeni Türkiye Deprem Tehlike Haritası’nı (TDTH) duyurmuş ve “bölge” sistemini tamamen kaldırmıştı. Artık harita, her bir parselle ilgili “En Büyük Yer İvmesi” (PGA) değerini gösteriyor.

Yeni haritada Kayseri’nin PGA değerleri (ivme) İstanbul ya da İzmir’dekilerden daha düşüktür. Yine de sıfırdan uzaktır. Harita, zeminin koşullarını hesaba katmaz; yalnızca ana kayada beklenen sarsıntıyı gösterir. Bu yüzden “güvenli” algısı artık bilimsel temelden yoksun ve geçerliliğini yitirmiştir. Kayseri deprem riski düşük bir tehlike seviyesinde yer alabilir. Ancak yüksek “yerel risk” (yani zeminden ve yapılardan kaynaklanan) olarak tanımlanmalıdır.

Ana Tehdit Kaynağı 1: Ecemiş Fayı (Orta Anadolu Fay Sistemi)

Kayseri’nin deprem tehlikesinin en belirgin ve en tehditkar unsuru, şehrin hemen doğusundan geçerek uzanan Ecemiş Fayıdır. Çünkü bu fay, Orta Anadolu Fay Sistemi (CAFS) içinde kritik bir konuma sahip olan en önemli parçadır. Ecemiş Fayı, Kayseri’nin Erciyes Dağı’nın doğu yakasından başlayıp güneyde, Akdeniz’e doğru uzanıyor. Yaklaşık 300 kilometre uzunluğundaki bu fay, sol yanal atımlı ve hâlâ aktif bir kırılma hattıdır. Ayrıca, bu hat DAF’ın batıya doğru devam eden kısmının bir stres aktarım bölgesi görevini üstleniyor. Dolayısıyla Kayseri deprem riski, doğrudan bu fayın aktivitesine bağlıdır.

Kayseri Deprem Riski: Deprem Üretme Potansiyeli

Bilim insanları, paleosismoloji (hendek) çalışmaları sayesinde Ecemiş Fayı’nın tarih boyunca büyük depremler yarattığını kanıtladı. Uzmanlar, bu fayın tek bir parça hâlinde kırılması durumunda 7.0 büyüklüğünü (Mw 7.0) aşan depremler çıkarabileceğini belirtiyor. Özellikle Kayseri’ye yakın kuzey segmentleri (Erciyes ile Yahyalı arasındaki bölge) ciddi bir tehlike oluşturuyor. Fayın Kayseri merkeze olan yakınlığı (yaklaşık 30-40 km), olası bir depremin yıkıcı etkisini muazzam derecede artıracaktır.

Ana Tehdit Kaynağı 2: Tuz Gölü Fay Zonu (TGFZ)

Kayseri’nin deprem riski için ikinci önemli kaynak, şehrin batısında yer alan Tuz Gölü Fay Zonu’dur (TGFZ). Ecemiş Fayı kadar yakın olmamasına rağmen, bu fayda gerçekleşecek büyük bir deprem, Kayseri’yi (özellikle batı ilçelerini) ciddi derecede sarsma kapasitesine sahiptir.

Uzak Tehditler: DAF ve 6 Şubat 2023 Dersi

6 Şubat 2023’te meydana gelen depremler, Kayseri deprem riski konusundaki algısını temelden değiştirdi. Kahramanmaraş’ta 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki büyük deprem yaşandı. Bu depremler, merkezlerini Kayseri’den yaklaşık 150-200 km uzağa konumlandırmıştı. Ancak bu mesafe, Kayseri’de hissedilen sarsıntının şiddetini engellemedi. Şehirdeki titreşimler son derece güçlüydü. Deprem, şehir merkezi ve özellikle Sarız ile Sarıoğlan ilçelerinde bazı binaları ya yıktı ya da ağır hasar verdi.

Yerel Tehlike: Erciyes Dağı ve Volkano-Tektonik İlişki

Kayseri deprem riski bağlamında öne çıkan bir diğer yerel ve ayrıcalıklı unsur da Erciyes Dağı’dır. Jeolojik açıdan hâlâ aktif bir volkandır. Binlerce yıldır büyük bir püskürme yaşamamış olsa da uzmanlar, onu sönmüş bir volkan değil, “uyuyan” bir volkan olarak sınıflandırır. Volkanizma ile tektonizma (fay hareketleri) daima birbirine paralel bir biçimde ilerler. Ecemiş Fayı’nın hâlâ var olması, Erciyes’in oluşumunu besleyen jeolojik süreçlerin sürdüğünün bir göstergesidir. Bölgedeki küçük ve orta büyüklükteki “volkano-tektonik” depremler, yer altındaki magma hareketliliğinin ya da fay geriliminin bir işareti olarak yorumlanabilir. Bu koşul, Kayseri deprem riskini daha da belirsiz ve tehlikeli bir hâle getiriyor.

Zemin Faktörü: Ovanın Yıkıcı Etkisi

Jeolojik tehlikeler bir kenara bırakılırsa, Kayseri deprem riski için esas olarak belirleyen unsur, yapıların oturduğu zemindir. Şehir, Erciyes Dağı’nın eteklerindeki dayanıklı volkanik kayalar (andezit ve bazalt) ile başlar. Kuzeye doğru uzanan alüvyonal bir ova üzerine inşa edilmiştir.

Kayseri Deprem Riski: Zemin Büyütmesi (Amplifikasyon)

Şehrin Talas, Hisarcık gibi yüksek kesimleri genellikle sağlam kayalık zeminler (ZB, ZC zemin sınıfı) üzerindedir. 6 Şubat’ta zarar gören binaların büyük bir kısmının bu tür dayanıksız topraklarda yer alması tesadüf değildir.

Kayseri Deprem Riski: Zemin Sıvılaşması (Likifaksiyon) Riski

Kayseri’nin deprem tehlikesine bir kat daha ekleyen zemin sorunlarından biri de sıvılaşmadır. Ova bölgesinin bazı noktalarında yeraltı su seviyesi belirgin biçimde yüksektir. Sarsıntı gerçekleştiğinde, suyla doymuş ve gevşek kumlu zemin taşıma kapasitesini hızla yitirir. Adeta bir sıvı gibi akışkan bir hâl alır. Bu durum, yapıların yan yatmasına ya da zemine saplanmasına neden olur. Bu bağlamda, zayıf zemin Kayseri deprem riski için en önemli faktörlerinden biri olarak öne çıkar.

Kayseri’nin Yapı Stoğu: Riskin Asıl Kaynağı Binalar

Tehlikeli fay ve zayıf zemin, çürük binalarla birleştiğinde Kayseri deprem riski felakete dönüşüyor.

  • 1999 Öncesi Binalar ve Mühendislik Hataları: Kayseri’deki yapı stoğunun kayda değer bir dilimini, müteahhitler 1999 depremi öncesi kurdu. Bu binalarda mühendislik aksaklıkları yaygın bir şekilde vardır. Uzmanlar, müteahhitlerin düşük sınıf beton (C10-C15) kullanmış olma ihtimalini belirtir. Ayrıca demir donatının eksikliği, korozyon ve yetersiz denetim, bu yapıların riskli hâle gelmesine yol açıyor.
  • Yumuşak Kat ve Tasarım Sorunları: 6 Şubat’ta en fazla yıkıma yol açan “yumuşak kat” sorunu Kayseri’deki binalarda da kendini gösteriyor. Zemin katı dükkan, galeri veya otopark olarak kullanılan binalar bu soruna örnektir. Bu tip katlar, depremin yatay yüküne dayanamadıkları için zeminden aşağıya doğru çökme riski taşıyor.
  • Tarihi Yapılar ve Yığma Binalar: Kayseri, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden günümüze kadar uzanan, paha biçilmez bir dizi esere ev sahipliği yapıyor. Kayseri Kalesi, Gevher Nesibe Medresesi gibi eserler buna örnektir. Bu “yığma” (taş) yapılar, deprem sarsıntılarına karşı son derece hassastır. Bu değerli mirasın sürdürülebilirliği, özel yapısal güçlendirme tekniklerinin uygulanmasını zorunlu kılıyor.

Kayseri Deprem Riski: Kritik Altyapı ve Sanayi Tesisleri Riski

Kayseri’deki deprem riski yalnızca konutları ve tarihi yapıları değil, şehrin kritik altyapısını da tehdit ediyor. Orta Anadolu’nun lojistik ve ulaşım kavşaklarından biri konumundaki Kayseri’den otoyollar, köprüler, viyadükler ve demiryolu hatları geçmektedir. Ayrıca, Erkilet Havalimanı da sismik açıdan aktif bir bölgede yer alıyor. Bu ulaşım ağlarının depremde zarar görmesi, şehre yardım ulaşmasını neredeyse imkânsız hâle getirecek.

Bununla birlikte, Kayseri Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) şehrin ekonomik ayaklarının temel direği konumundadır. Çoğu tesis geniş ova zemininde yer alır. Fabrikalardaki kocaman açıklıklı çatılar, dev vinçler ve kimyasal depolar, depreme karşı son derece kırılgan bir yapıya sahiptir. Tek bir OSB’de meydana gelecek bir hasar, Kayseri deprem riski için ekonomik boyutu katlanarak büyütebilir. Bu yüzden, endüstriyel güçlendirme çabaları Kayseri açısından hayati bir öneme sahip.

Çözüm Yolları: Kayseri Deprem Riskine Karşı Atılacak Adımlar

Kayseri’nin deprem tehlikesi gerçeğiyle karşı karşıyayız. Panik etmek yerine bilimsel çözümlere odaklanmalıyız. Bu süreçte vatandaşların binalarının güvenliğini sorgulamaları elzemdir.

1. Riskli Bina Tespiti ve Kentsel Dönüşüm

6 Şubat’ta yetkililer, 1999 öncesi kurulan, hasar almış ya da almamış tüm binalar için “Riskli Bina Tespiti” sürecini hızlandırmalıdır. Vatandaşlar, mülklerine karot sondajı, donatı kontrolü ve zemin etüdü yaptırarak risk profilini ortaya koymalıdır. Eğer yapı riskli olarak belirlendiyse, kentsel dönüşüm (binanın yıkılıp yeniden inşa edilmesi) bir çözüm olarak devreye girmeli. Ancak bu dönüşüm sürecini, yetkililer (veya mühendisler) özellikle zemine dair detaylı bir incelemeyi temel alarak tasarlamalıdır. Yetkililer, alüvyonlu ovalarda yüksek katlı binaların izinsiz yükselmesini engellemelidir.

2. Yapısal Güçlendirmenin Önemi: Karbon Fiber Çözümü

Kentsel dönüşüm süreci genellikle yavaş ilerler ve yüksek maliyet gerektirir. Deprem ise beklenmedik bir anda gelir. Bu nedenle, yapısal güçlendirme, hız ve etkinlik açısından öne çıkan bir çözüm hâline gelir. Geleneksel beton mantolama, binanın ağırlığını artırır. Bu eklenen yük, Kayseri deprem riski taşıyan zayıf alüvyon zeminine daha büyük bir baskı uygular. Sonuç olarak, sıvılaşma riski de artar.

Karbon fiber (CFRP) güçlendirme ise binaya ekstra bir yük bindirmez. Malzemenin ağırlığı son derece hafiftir. Uzman ekiplerimiz, kolon ve kirişleri karbon fiber kumaşlarla sararak yapının deprem direncini kayda değer şekilde artırır. Uygulama hızı o kadar yüksektir ki, üretim akışını kesintiye uğratmaz. Ayrıca karbon fiber asla pas tutmaz. Bu özelliği, endüstriyel tesislerde ya da tarihi binalarda kalıcı bir güçlendirme çözümü sunmasını sağlar.

Bireysel Hazırlık ve Afet Bilinci

Kayseri’de deprem risk yönetimi sadece binaların güçlendirilmesiyle sınırlı kalmaz. Bireylerin de önceden hazırlıklı olması aynı derecede büyük bir önem taşır. Her vatandaş, deprem anında nasıl davranacağını öğrenmelidir. AFAD’ın “Çök-Kapan-Tutun” önerisi ise can güvenliğini sağlamak adına hayati bir kuraldır. Evlerde, içinde su, yiyecek, ilk yardım malzemeleri ve fener bulunduran bir deprem çantası mutlaka hazır bulunmalıdır. Ağır mobilyaları duvara sabitlemek, çarpma sonucu oluşan yaralanmaları büyük ölçüde önler. Bunun yanı sıra, aile içinde bir afet planı oluşturmak da zorunludur.

Sonuç: Kayseri Deprem Riski Yönetilebilir Bir Gerçektir

Kayseri’nin deprem tehlikesi, tamamen ortadan kalkmış bir durum değildir. Aktif Ecemiş ve Tuz Gölü fay sistemleri hâlâ şehri tehdit etmektedir. 6 Şubat 2023’te DAF’ın yol açtığı sarsıntı, “uzak deprem” kavramının güvence olmadığını çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur. Zayıf ova zemini ve eski yapı stoğu, bu riski katbekat artırmaktadır. Panik yerine bilimsel kanıtlara dayalı bir yaklaşım benimsemek daha sağlıklı bir tutum sunar. Bu bağlamda, vatandaşların binalarını uzmanlara inceletmesi gerekir. Riskli yapılar, özellikle karbon fiber gibi modern güçlendirme teknikleriyle güçlendirilmelidir. Ya da acil bir kentsel dönüşümle yenilenmelidir. Sonuç olarak, Kayseri deprem riski ile yaşamak, toplumu daha dirençli ve bilinçli bir hâle getirme zorunluluğu doğurur.

Youtube videolarımızı izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Daha fazla bilgi almak ve bizimle iletişim kurmak için buraya tıklayabilirsiniz.

İlgili Makaleler