Batı Karadeniz’in Sismik Gerçeği ve Kastamonu İçin Tehlike Analizi
Kastamonu, coğrafi konumu ve jeolojik yapısı nedeniyle Türkiye’nin en önemli deprem kuşaklarından birine yakındır. Kastamonu, dünyanın en aktif kırık hatlarından biri olan Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın hemen kuzeyinde bulunur. Kastamonu’nun konumu, Kastamonu deprem riski seviyesini artırır. Kastamonu risk altındadır. Bu durum, Kastamonu için ciddi bir sismik tehlike oluşturmaktadır. Yer bilimciler, Kastamonu’nın güney ilçelerinin birinci derece deprem bölgesinde olduğunu sık sık vurgular. Tosya, İhsangazi ve Araç gibi ilçeler, aktif fay hatlarının etkisi altındadır. Jeolojik veriler incelendiğinde, şehrin kuzey ve güney kesimleri arasındaki belirgin risk farkı açıkça görülmektedir.
Şehrin zemin yapısı da riski artırır ya da azaltır. Kastamonu merkezi ve birçok ilçe, tarih boyunca vadiler ve akarsu yatakları boyunca kurulmuş. Gökırmak, Karaçomak Deresi ve Devrekani Çayı, binlerce yıl boyunca bölgeye gevşek alüvyon taşıdı. Mühendisler alüvyon zeminlerin deprem dalgalarını büyüttüğünü söylüyor. Yani, sert kayalık zeminde hafif bir sarsıntı alüvyon zeminde şiddetli bir yıkıma dönüşebilir. Kastamonu deprem riski analizlerinde zemin faktörü, faya yakınlık kadar çok önemlidir. Zemin etütlerini yaparken şu kriterlere bakarız:
- Zemin Sınıfı: Zeminin kaya mı yoksa yumuşak toprak mı olduğu.
- Sıvılaşma Potansiyeli: Yeraltı suyunun yüksekliği ve kumlu yapının durumu.
- Taşıma Gücü: Zeminin bina yükünü güvenle taşıyıp taşıyamayacağı.
- Oturma Riski: Zamanla veya sarsıntıyla zeminde çökme olup olmayacağı.
Kastamonu’nun yapı stoğu risk yönetiminde büyük bir rol oynar. Şehirde eski konaklar, 1980’lerin yıpranmış beton binaları ve yeni deprem kurallarına uyan binalar yan yana durur. 2000 yılı öncesinde inşa edilen binaların büyük bir kısmı, güncel deprem yönetmeliklerinden ve yeterli mühendislik hizmetinden yoksundur. Binaların beton kalitesi düşük, demir çubuklar genelde pürüzsüz. İnşaat mühendisleri, yorgun binaların depremde çok zarar alacağını söyler. Kastamonu halkı, binanın güzel görünüşünden önce güvenliğini düşünmeli. Çünkü ölüm depremden değil, güvensiz binalar ve ihmalden gelir.
Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Güney İlçelerinin Durumu
Bingöl-Karlıova’dan başlayıp Marmara’ya uzanan ve dünyanın en hızlı hareket eden faylarından biri olan Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF); Kastamonu il sınırının güneyinden geçmektedir. Kastamonu deprem riski haritasını incelediğimizde Tosya ilçesinin Kuzey Anadolu Fay Hattı tam deformasyon bölgesinde olduğunu görürüz. Dolayısıyla Tosya ve çevresi sismik açıdan Türkiye’nin en tehlikeli yerlerinden olur. Kuzey Anadolu Fay Hattı 7 büyüklükte ve üzeri bir deprem çıkarırsa, yüzeyde kırık olur. Binalar temelden ayrılır. Sismologlar Kuzey Anadolu Fay Hattı segmentindeki gerilimi hassas cihazlarla sürekli ölçer.
İhsangazi, Araç ve Taşköprü’nün güney kısmı tehlike çemberinin tam ortasında. Fay hattına yaklaşıldıkça yer ivmesi değerleri artar ve sarsıntının yıkıcı etkisi güçlenir. Yer bilimciler, İhsangazi, Araç ve Taşköprü’ün yapılaşmasının mutlaka fay sakınım bantlarına göre yapılmasını ister. Şehir planlama ilkeleri gereği, fay deformasyon zonu üzerindeki alanlar yapılaşmaya kapatılmaktadır. Şehir plancıları, fay deformasyon zonunu park, bahçe ya da tarım alanı olarak değerlendirir. Aşağıdaki tablo, Kastamonu ilçelerinin risk durumu ve fay mesafesini özetler:
| İlçe | KAF’a Yaklaşık Mesafe | Risk Seviyesi | Zemin Durumu |
| Tosya | 0 – 5 km | Çok Yüksek | Alüvyon ve Parçalı Kaya |
| İhsangazi | 15 – 20 km | Yüksek | Vadi Alüvyonu |
| Araç | 10 – 15 km | Yüksek | Karışık (Kaya/Toprak) |
| Merkez | 35 – 45 km | Orta-Yüksek | Alüvyon (Dere Yatağı) |
| Taşköprü | 30 – 40 km | Orta-Yüksek | Tarımsal Alüvyon |
| Cide/İnebolu | 70+ km | Düşük | Sahil Kumu ve Kaya |
Tarihsel depremler, KAF’ın Kastamonu güneyinde ne kadar yıkıcı olabileceğini defalarca kanıtlamıştır. Tarihsel deprem verileri, günümüz planlama çalışmalarında rehber ve uyarıcı nitelik taşımaktadır. Bölge halkı, fay hattıyla inatlaşmak yerine onunla birlikte yaşamayı öğrenmek zorundadır.
1943 Tosya-Ladik Depremi ve Tarihsel Hafıza
Tarih, geleceğe ışık veren en önemli ve en acı öğretmendir. Örneğin, Kastamonu, 26 Kasım 1943 tarihinde çok büyük bir felaketle sarsıldı. Tosya ve Ladik merkezli, 7.2 büyüklüğündeki deprem, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde gerçekleşen zincirleme depremlerin bir halkasıydı. Deprem, bu nedenle, Tosya’yı adeta haritadan sildi ve binlerce vatandaş enkaz altında hayatını kaybetti. Bölgenin sismik geçmişindeki kısacası en kritik olay, 7.2 büyüklüğündeki Tosya-Ladik depremidir. O gece yaşananlar, bölgenin sismik gerçekliğini acı bir şekilde hatırlatır. Çünkü yıkılan binaların çoğu, o dönemde kerpiç ve ahşap yığma yapı olarak inşa edildi. Bu yapılar, depremin yatay yüklerine dayanamamış ve sonuç olarak saniyeler içinde çökmüştür.
Sismologlar, 1943 depremi yüzeyde kilometrelerce uzunlukta ve metrelerce atımlı kırıklar bıraktığını kaydeder. Kırıklar, böylece, fayın yerini ve karakterini net olarak gösterir. 1943 depreminin bıraktığı jeolojik izler, günümüzde bile arazide gözlemlenebilmektedir. 1943 depremi sadece Tosya’yı değil, aynı zamanda Kastamonu merkezini, Taşköprü’yü ve çevre ilçeleri de etkiledi. O dönemdeki teknoloji ve imkanlarla yapılan kurtarma çalışmaları ancak yetersiz kaldı. Bugün ise AFAD ve yerel yönetimler olası bir afet için çok daha hazır. Tarihsel depremlerden bu yüzden ders çıkarırız, yapı yönetmeliklerini sürekli güncelleriz. Unutulan her deprem, yeni bir felaketin habercisidir. Bu yüzden toplumsal hafızayı canlı tutarız.
Kastamonu Deprem Riski: Kastamonu Zemin Özellikleri ve Sıvılaşma Tehdidi
Bir binanın sağlamlığı, zeminin sağlamlığına doğrudan bağlanır. Zeminin jeolojik özellikleri, binanın yapısal performansını doğrudan etkiler. Kastamonu’nun zemin haritası çok karışık ve farklıdır. Kastamonu’nun zemin haritası dağlık kesimleri ve yüksek yamaçları içerir. Şehrin dağlık kesimleri ve yüksek yamaçları genelde sağlam kayalardan oluşur. Kayalar, deprem dalgalarını azaltır. Kayalık zeminler, sismik enerjiyi sönümleyerek üst yapıya aktarılan yükü azaltır. Ama ne yazık ki şehirleşme, tarihsel olarak tarım ve su kaynakları yüzünden vadi tabanlarına kaymıştır. Karaçomak Deresi ve Gökırmak havzaları kalın alüvyon zeminlerle kaplıdır. Jeoloji mühendisleri, alüvyon zeminlerin deprem davranışının sorunlu olduğunu söyler. Kastamonu deprem riski en çok bu yumuşak ve gevşek zeminler üzerinde hissedilir.
Yumuşak zeminlerin en büyük ve gizli sorunu sıvılaşma riskidir. Yüksek yeraltı suyu olan kumlu ve siltli zeminler, deprem sırasında katı halini kaybeder. Zemin, deprem sarsıntısıyla bir anda sıvı gibi davranır. Zemin üzerindeki bina ne kadar sağlam ya da yeni olursa olsun, zemin taşıyamaz. Bu yüzden bina batar ya da yan yatar. Dere yataklarına yakın bölgelerde yapılan sondaj çalışmalarıyla sıvılaşma riski tespit edilmektedir. İnşaat öncesi mutlaka zemin etüdü yaparız ve bu analizleri gerçekleştiririz:
- Sondaj çalışması: Zemin sondajları ile alınan numuneler üzerinde laboratuvar analizleri yapılarak zemin profili belirlenir.
- Su Seviyesi Ölçümü: Yeraltı suyunun yüzeye yakınlığını belirleriz.
- Elek Analizi: Zemindeki kum, çakıl ve kil oranını ölçeriz.
- Sıvılaşma Analizi: Matematiksel modellerle risk durumunu hesaplarız.
Risk tespit edilen alanlarda, gerekli zemin iyileştirme uygulamaları yapılmadan temel inşaatına izin verilmemektedir.
Kastamonu Deprem Riski: Merkez İlçe ve Karaçomak Deresi Çevresi
Kastamonu merkez ilçesi, Karaçomak Deresi’nin iki yakasına kurulmuştur. Şehrin kalbi yani Karaçomak Deresi vadisinde atıyor. Vadi tabanındaki zemin, çünkü, kalın bir alüvyon tabakasıdır. Alüvyon tabakası, deprem dalgalarını yavaşlatır ve bunun sonucunda dalgaların şiddetini artırır. Alüvyon tabakaların deprem dalgalarını şiddetlendirmesi durumunu, dolayısıyla, teknik literatürde uzmanlar “zemin büyütmesi” olarak adlandırır. Güneydeki fay hattında bir deprem olduğunda, Kastamonu merkez ilçesinde deprem beklenenden çok daha şiddetli hissedilir. Kastamonu deprem riski analizlerinde, bu sebeple, Kastamonu merkez ilçesi zemin yapısı yüzünden özel ve kritik bir yer alıyor. Yüksek katlı binalar bu tip zeminde rezonansa girer. Aynı zamanda yıkılma riski taşır. Bu yüzden dikkatli olun.
Şehir merkezindeki yapılaşma süreçlerinde aşağıdaki önlemlerin alınması gerekmektedir:
- Kat Sınırlaması: Zemin yapısına uygun, az katlı yapılar tercih ederiz.
- Derin Temel: Binanın yükünü sağlam zemine aktaran kazık temeller kullanırız.
- Bitişik Nizam Kontrolü: Binaların çarpışmasını (çekiçleme) önlemek için derz boşlukları bırakırız.
- Bodrum Kat: Binanın zemine daha iyi tutunması için bodrum katı zorunlu kılarız.
Eski mahallelerdeki yığma binalar ve yeni yüksek katlı bloklar zemin özelliklerine göre tasarlanmalıdır. Yerel yönetimler dere kenarındaki yapılaşmayı sıkı sıkıya denetliyor. Taşkın riski ve deprem riski bu bölgelerde yan yana bulunur. Zemin, her şeyin temelidir. Güvenli yapılaşma için zemin sesine kulak veririz.
Kuzey ve Güney İlçeleri Arasındaki Zemin Farkı
Kastamonu’nun kuzeyi ile güneyi arasında jeolojik olarak büyük farklar vardır. Güneyde, Tosya, İhsangazi ve Araç, aktif bir fay zonunda bulunur. Tosya, İhsangazi ve Araç’ın zeminini genellikle tektonik hareketlerle ezilmiş, kırık kayalardan oluşturmuştur. Fay hareketleri bu kayaları kırar, zayıflatır. Sadece sarsıntı değil, heyelan da bir risktir. Deprem sarsıntısı yamaçlardaki toprağı hareket ettirir ve kaymaya yol açar. Kastamonu’nun güneyinde Kastamonu deprem riski hem sarsıntı hem de heyelan olarak ortaya çıkar. Güney ilçelerindeki yeni yerleşim alanlarının seçiminde, jeolojik risk faktörleri titizlikle değerlendirilmelidir.
Buna rağmen kuzeydeki Cide, İnebolu, Abana ve Çatalzeytin gibi sahil ilçeler sismik olarak daha rahattır. Çünkü bu ilçeler ana fay hatlarından uzaktır. Ama bu ilçelerde de zemin sorunları devam eder. Kıyıdaki dolgu alanlar ve gevşek kumlu zeminler sıvılaşma riski taşır. Ayrıca Karadeniz’in dik ve yağışlı yamaçları heyelana her zaman uygundur. Yer bilimciler, faydan uzakta olmanın riski ortadan kaldırmadığını ısrarla söyler. Zayıf zemin, uzaktaki depremi bile büyütür ve binaya zarar verir. Her ilçe, kendi zemin koşulları ve risk parametreleri doğrultusunda ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Genelleme yapmadan, parsele ve bölgeye özel çözümler üretiriz.
Kastamonu Deprem Riski: Yapı Stoğu Güvenliği ve Kentsel Dönüşüm
Kastamonu’nun yapı envanteri, şehrin tarihsel gelişim katmanlarını yansıtan bir çeşitliliğe sahiptir. Şehirde çok sayıda tescilli tarihi konak var. Tarihi konaklar, geleneksel Türk mimarisinin güzel örnekleridir. Aslında ahşap karkas sistemiyle inşa edilen tarihi konaklar, yapısı gereği depreme karşı esnek davranıyor. Fakat bakımsızlık, nem ve yanlış müdahaleler tarihi konakları riskli hâle getiriyor. Diğer taraftan, 1980 ve 1990’lı yıllarda inşa edilen betonarme binalar, Kastamonu deprem riski açısından en zayıf halkayı oluşturuyor. O dönemde kullanılan nervürsüz demir ve düşük kaliteli beton, betonarme binaların dayanımını ciddi şekilde azaltıyor. Riskli yapı grubundaki bu binaların ivedilikle denetlenmesi gerekmektedir. Ayrıca riskli olanların hemen tahliye edilmesini de istiyoruz.
Yeni binaları mühendisler 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne göre tasarlar ve inşa eder. 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği zemin sınıfına göre tasarım ve güçlü kolon kiriş birleşimini zorunlu kılar. Perde beton binanın yatay yüklere karşı direncini artırır. İyi proje yeterli değildir; uygulama da kusursuz denetlenmelidir. Şantiye şefleri ve yapı denetim firmaları demir ve beton işçiliğini yerinde, santim santim kontrol eder. Beton döküm onayı, laboratuvar test sonuçlarının uygunluğu doğrultusunda verilmektedir. Güvenli Kastamonu için eski çürük binalar yenilenmelidir. Kentsel dönüşüm, şehrin çehresini ve güvenliğini kökten değiştirir.
Geleneksel Ahşap Mimari ve Deprem Performansı
Kastamonu, Türkiye’de ahşap mimarinin bir başkentidir. Şehirde, bu nedenle, geleneksel mimaride “Hımış” olarak bilinen yapım tekniği yaygın olarak kullanılmıştır. Bu yöntem, örneğin, ahşap çerçevenin arasına tuğla ya da kerpiç koyarak çalışır. Bu yapım tekniği, dolayısıyla, deprem güvenliği açısından son derece rasyonel ve etkili çözümler sunar. Çünkü ahşap, hafif ve esnek bir malzemedir. Ahşap, deprem enerjisini azaltır, binanın hafifçe sallanmasına izin verir ve sonuç olarak yıkılmasını engeller. Kastamonu’daki bu eski binalar, deprem tehlikesi karşısında, bu yüzden, doğru bakılırsa beton binalardan daha iyi çalışabilir.
Ancak ahşabın da düşmanları vardır:
- Çürüme: Nem ve su, ahşabın taşıyıcı özelliğini bitirir.
- Böceklenme: Ahşap zararlıları, taşıyıcı iskelete içten zarar vererek yapının dayanımını yok eder.
- Yanlış Tadilat: Beton eklemeler yapının dengesini bozar.
Restorasyon ekibi, yapıların özgünlüğünü korur ve güçlendirir. Bozulmuş ahşaplar değiştirilir ve bağlantılar çelik parçalarla sağlamlaştırılır. Eski evler sadece geçmişin bir parçası değildir. Aynı zamanda deprem koruması dersi olur. Eski insanlar malzeme ve toprağı tanıyarak inşa ederdi. Günümüz mühendisleri eski bilgiyi şimdiki teknolojiyle birleştirir.
Kastamonu Deprem Riski: Riskli Yapı Tespiti ve Güçlendirme Yöntemleri
Bir vatandaş binalarının güvenliğinden şüphe duyarsa, test yaptırır. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvurur, lisanslı firmalardan hizmet alır. Binadan karot (beton numunesi) almalıyız ve donatı taraması yapmalıyız; böylece yapısal analiz gerçekleştiririz. Bina riskli çıkarsa iki yol vardır: yıkmak ya da güçlendirmek. Kastamonu’da Kastamonu deprem riski yönetilirken güçlendirme bazen daha ucuz ve çabuk bir çözüm olur. Özellikle kamu binalarını ve okulları yetkililer bu yolla kurtarır.
Güçlendirme işleminde şu yöntemleri uygularız:
- Mantolama: Kolonların etrafını yeni beton ve demirle sararız.
- Perde Duvar Ekleme: Binaya yeni taşıyıcı duvarlar ekleyerek rijitliği artırırız.
- Karbon Fiber (FRP): Kolonları karbon lifleriyle sararak dağılmasını önleriz.
- Temel Genişletme: Binanın zemine bastığı alanı artırırız.
C10 sınıfının altındaki düşük beton kalitesine sahip yapılarda, güçlendirme teknik ve ekonomik açıdan verimli olmayabilir. O zaman tek çare yıkımdır. Teknik veriler ışığında en doğru ve en güvenli kararı veririz. İnsan hayatı ve güvenliği, her türlü ekonomik maliyet ve estetik kaygıdan önce gelmelidir.
Deprem Hazırlığı ve Toplumsal Bilinç
Depremi doğanın durdurulmaz gerçeği olarak kabul ederiz. Ama deprem zararını azaltmak bizim elimizdedir. Kastamonu halkı bu nedenle deprem bölgesinde yaşadığını bilmelidir. Kastamonu halkı dolayısıyla yaşamını deprem için ayarlamalıdır. Hazırlık bireyin farkındalığıyla başlar. Evdeki eşyaları sabitlemek kısacası en basit, en ucuz, en etkili önlemdir. Çünkü gardıropları, vitrinleri, kitaplıkları ve mutfak dolaplarını depremde sarsıntı devirir. Depremde bu devrilme aynı zamanda yaralanmalara ve kaçış yollarının kapanmasına yol açar. Bu yüzden eğitimlerde deprem konusunu sık sık işleriz. Deprem riski yani sadece yapısal hasarlarla sınırlı olmayıp, ev içi yapısal olmayan unsurları da kapsar.
Ayrıca her ailenin yazılı bir afet planı olmalıdır.
- Deprem anında nerede buluşacağız?
- Telefonlar kesilirse kim kimi arayacak?
- Okuldaki çocuğu kim alacak?
Kritik soruların cevaplarını afet anında değil, hazırlık aşamasında belirlemeliyiz. Çök‑Kapan‑Tutun hareketi bir refleks olmalıdır. Okullar ve iş yerlerinde tatbikatlar refleksi güçlendirir. Panik, depremden daha tehlikelidir ve yanlış kararlar verdirir. Bilgili ve hazırlıklı insan panik yapmaz, soğukkanlı kalır ve hayatta kalır. Toplumun her kesimine ulaşarak afet bilincini yaygınlaştırırız.
Kastamonu Deprem Riski: Deprem Çantası ve Acil Durum İhtiyaçları
Depremden sonra ilk 72 saat, altın saatler, çok kritiktir. Yardım ekipleri bu sürede herkese ulaşamayabilir. Bu yüzden kendi başımıza ayakta kalmalıyız. Deprem çantası hayatta kalmamıza yardımcı olur. Deprem çantasını acil durumda kolayca erişilebilecek, çıkışa yakın bir noktada bulundurmalıyız.
Bir deprem çantasında mutlaka bulunması gerekenler:
- Su: Kişi başı en az 1 litre.
- Gıda: Bozulmayan, yüksek enerjili kuru gıdalar (konserve, bisküvi).
- Işık: Pilli fener ve yedek piller.
- İlk Yardım: Sargı bezi, antiseptik, ağrı kesici.
- İletişim: Pilli radyo ve düdük (sesinizi duyurmak için).
- Evrak: Kimlik, tapu ve sigorta poliçelerinin fotokopileri.
Arama-kurtarma çalışmalarında sesli iletişim için çantada mutlaka bir düdük bulundurulmalıdır. Düdük, enkaz altında sesimizi duyurmak için az enerji harcayan, en etkili yöntemdir. Kastamonu’da Kastamonu deprem riski ile yaşamak, çantayı her an hazır tutmayı zorunlu kılar. Çanta içerisindeki malzemelerin son kullanma tarihleri altı ayda bir kontrol edilerek yenilenmelidir. Kapsamlı bir hazırlık süreci, deprem korkusunu azaltarak güven duygusunu pekiştirir.
Kastamonu Deprem Riski: Toplanma Alanları ve Sigorta Güvencesi
Deprem sonrası güvenli bölgelere gitmek, ikincil afetlerden korunmak için şarttır. Kastamonu Valiliği ve AFAD, her mahalleye bir “Acil Toplanma Alanı” koymuştur. Bu Acil Toplanma Alanları genelde park, okul bahçesi ya da pazar yeri olur. Vatandaşlar e-Devlet üzerinden evine en yakın Acil Toplanma Alanı’nı kolayca bulabiliyor. Acil toplanma alanlarının otopark olarak kullanılmaması ve her an erişime açık tutulması sağlanmalıdır. Yeni yapılaşmaya açılmamasını da sağlıyoruz. Acil Toplanma Alanları, afet anında kaosun önlenmesine ve yardımların dağıtılmasına yardımcı oluyor. İnsanlar güvenli bir yerde toplanırken, yardım ekipleri de ihtiyaçları daha hızlı ulaştırabiliyor.
DASK, yani zorunlu deprem sigortası, büyük koruma sağlar. Evimiz hasar görürse ya da yıkılırsa, sigorta maddi kaybımızı poliçe limitleri içinde telafi eder. Kastamonu genelinde DASK sigortalılık oranının artırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Vatandaşlar DASK’ı bir vergi gibi değil, bir güvence ve ihtiyaç gibi görmelidir. Poliçeler her yıl yenilenmektedir ve inşaat maliyetlerine göre teminat bedelleri güncellenmektedir. DASK güvencesi, afet sonrası ekonomik toparlanma sürecini hızlandırarak hayatın normale dönmesini kolaylaştırır. Bilinçli toplum, geleceğini korur. Kastamonu’nun depreme hazırlık süreci, hem fiziksel yapı güvenliğini hem de ekonomik güvence sistemlerini kapsamaktadır.
Youtube videolarımızı izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
Daha fazla bilgi almak ve bizimle iletişim kurmak için buraya tıklayabilirsiniz.

