Türkiye, yer yapısı nedeniyle Alp-Himalaya sistemi üzerinde yer almaktadır. Alp-Himalaya sistemi konumu ülkenin doğusundan batısına kadar etkilidir. Her bölgeyi farklı derecelerde deprem tehlikesine maruz bırakıyor. Batı Karadeniz Bölgesi’nin iç kısmında Karabük vardır. Sanayi kenti olarak bilinen Karabük, genellikle deprem riskinden uzak ve güvenli bir yer olarak algılanmaktadır. Yer bilim verileri ve aktif fay haritaları Karabük’ü gösteriyor. Bu veriler, güvenlik algısının yanıltıcı olabileceğini ve ivedilikle önlem alınması gerektiğini göstermektedir. Karabük deprem riski ciddiye alınmalı. Şehrin Kuzey Anadolu Fay Hattı’na (KAF) yakınlığı ve bölgedeki yerel fay sistemleri nedeniyle sismik risk ciddiye alınmalıdır. Karabük deprem riski şehir merkezi ve ilçeler için geçerlidir. Jeolojik olarak karışık bir zeminde oturur. Bu risk, şehir merkezi ve ilçeler için artış gösterebilir. Olası bir sarsıntının etkisini artırabilir. Bilim insanları Karabük’ün güneyinden geçen KAF’ı inceler. Bilim insanları; KAF üzerindeki enerji birikimini, yapı stoğunu ve zemin yapısının etkilerini sürekli incelemektedir.
Deprem durmaz engellenemez. Ama bir felakete dönüşmesini önlemek mümkündür. Bu durum; insanların hazırlıkları, bina kalitesi ve doğru yerleşim planları ile mümkündür. Karabük demir-çelik sanayisinin kalbi olduğu için önemli bir yerdir. Bir depremde sanayi tesisleri zarar görürse ekonomi etkilenir. Sadece yerel değil ülke ekonomisi de derinden etkilenir. Bu yüzden Karabük’te deprem riskini yönetirken düşünmek gerekir. Sadece konutların değil, fabrikaların güvenliği de göz önünde bulundurulmalıdır. Mühendisler toprak incelemelerinden bina kontrolüne kadar çalışır. Kentsel yenilemeden acil durum planlarına kadar her adımda bilimsel verilerle hareket edilmelidir. Mühendisler; yer altı gerçeklerini kabul ederek şehri daha dirençli hale getirmeyi amaçlar. Doğru adımları atarak güvenli bir yarın sağlar.
Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Karabük’ün Konumu
Karabük’ün sismik durumu, büyük ölçüde Kuzey Anadolu Fay Hattı ile belirlenir. Dünyanın en aktif ve hızlı hareket eden sağ yanlı faylarından biridir. Kuzey Anadolu Fay Hattı Karabük il sınırının güneyinden geçer. Bu fay hattı, Karabük il sınırının hemen güneyinden geçer. Eskipazar ve Ovacık ilçeleri, Kuzey Anadolu Fay Hattı’na oldukça yakın konumdadır. Gerede-Bolu bölümü ya da Çerkeş-Kurşunlu bölümü parçalardır. Kuzey Anadolu Fay Hattı parçalarında 7 büyüklüğünde deprem olabilir. Ya da daha büyük bir deprem olur. 7 ve üzeri büyüklükteki bir deprem, Karabük genelinde büyük yıkıma yol açabilir. Yerbilimciler fayın tarih boyunca yaptığı depremleri inceler. 1944 Gerede Depremi gibi büyük tarihsel depremler incelenerek örnek alınmaktadır. Ve yerbilimciler bölgenin risk potansiyelini hesaplar. Örnek alınan depremlerle çalışırlar.
KAF’ın yanında Karabük ve çevresinde kırıklar da vardır. “Karabük Fayı” ya da “Safranbolu Fayı” adıyla bilinen kırıklar vardır. Daha kısa ama yerel ölçekte etkili olabilen tali kırıklar da var. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün haritası vardır. Diri Fay Haritası’nda yer alan kırıklar potansiyel deprem kaynaklarıdır. Karabük deprem riski sadece ana fayla ilişkili değildir. Risk sadece ana fay hattının kırılmasıyla değil, yerel fayların tetiklenmesiyle de ilişkilidir. Ayrıca bölgenin kuzeyinde bindirme fayları vardır. Karadeniz kıyılarına paralel uzanan bindirme fayları yani Pontid kuşağı vardır. Sismik aktivitenin bir parçası. Uzmanlar karmaşık fay ağının üretebileceği ivme değerlerini hesaplar. Yapıların tasarımına yön verirler.
Geçmiş Depremler ve 1944 Gerede Deneyimi
Bir bölgenin deprem riskini anlamak için geçmiş sismik aktivitelerin incelenmesi gerekir. Karabük yakın zamanda il statüsü alsa da, coğrafi olarak bulunduğu bölge tarih boyunca sismik etkilere maruz kalmıştır. Tarih boyunca büyük depremlere maruz kaldı. En yıkıcı ve en bilinen deprem Gerede-Bolu Depremi’dir. 1 Şubat 1944’te meydana gelen Gerede-Bolu Depremi’dir. Deprem 7.2 büyüklüğündeydi. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde gerçekleşti. Ve insanlar Karabük’te depremi hissetti. O dönemde Safranbolu’ya bağlı köylerde ve nahiyelerde deprem çok şiddetli hissedilmiştir. Deprem Eskipazar ve çevresinde yıkım yarattı. Büyük yıkım, can kaybı ve heyelan yarattı. Bu olay, KAF’ın Karabük üzerindeki etkisinin en somut kanıtıdır.
1953 Yenice-Gönen ve 1999 Düzce depremleri, Karabük’te etkisini gösterdi. Deprem Karabük’te panik yarattı. Tarih kayıtları bölgedeki fayları gösterir. Zaman zaman enerji boşalttığını gösteriyor. Karabük deprem riski incelendiğinde veri tabanı olur. 1944 depreminin yarattığı hasar dağılımı, bugünkü risk planlaması için önemli bir veri tabanı oluşturur. Bilim insanları vurguluyor. Kuzey Anadolu Fayları üzerindeki enerji birikiminin hâlâ devam ettiğini vurguluyor. Ve Karabük’ün her zaman deprem hazırlıklı olması gerektiğini vurguluyor. Unutulan her deprem yeni bir risk demektir.
Zemin Yapısı: Vadi Tabanları ve Alüvyon Tehlikesi
Karabük şehir merkezi ve sanayi tesisleri, Araç Çayı ve Soğanlı Çayı’nın birleştiği vadi ile yamaçlarda yerleşim gösterir. Vadi tabanı; akarsuların taşıdığı kum, çakıl ve kilden oluşan alüvyon zemin yapısındadır. Bu zemin, kil karışımından oluşan gevşek bir toprak yapısındadır. Alüvyon toprak deprem dalgalarını büyütür. Kayalık zemine kıyasla, alüvyon zeminlerde sarsıntı iki-üç kat daha şiddetli hissedilebilir (zemin büyütmesi). Bu yüzden vadi tabanındaki binalar risk taşır. Yamaçlardaki binalara göre daha çok zarar görme riski taşır.
Ayrıca bölgede önemli bir risk unsuru daha bulunmaktadır. Bu alüvyon topraklarda yeraltı suyu yüksektir. Yüksek olduğu için sıvılaşma riski bulunuyor. Deprem çok şiddetli olduğunda topraklar güç kaybeder. Suya doymuş kumlu topraklar taşıma gücünü kaybeder. Zemin, sıvı davranış özellikleri göstermeye başlar (sıvılaşma). Bu durum, binaların zemine gömülmesini (batmasını) veya yan yatmasını tetikler. Karabük deprem riski analizleri, nehir kenarındaki yerleşimlerin toprak etütlerine büyük önem atfeder. Mühendisler, bu bölgelerde belirli şartları zorunlu kılar. Burada kazıklı temel ya da jet grout şart koşar. Zemin iyileştirme yöntemlerini şart koşar. Şehrin yüksek kesimlerinde ise kayaçlar vardır. Kireçtaşı ve volkanik kayaçlar daha güvenli bir zemin sağlar.
Karabük Deprem Riski: İlçe Bazlı Risk Değerlendirmesi
Karabük’ün ilçeleri, jeolojik açıdan farklılık gösterir. Fay hatlarına olan mesafeleri farklıdır. Farklı zemin yapıları ve risk profilleri, planlama süreçlerinde farklı yaklaşımlar gerektirir. Afet yönetim planlarının yerelleştirilmesini gerektirir.
| İlçe | Risk Seviyesi | Temel Risk Faktörü | Zemin Yapısı |
| Eskipazar | Çok Yüksek | KAF’a Doğrudan Yakınlık | Karışık / Heyelanlı |
| Yenice | Yüksek | Aktif Faylar ve Heyelan | Vadi / Alüvyon |
| Ovacık | Yüksek | KAF’a Yakınlık | Dağlık / Kırıklı |
| Karabük Merkez | Orta/Yüksek | Zemin Büyütmesi, Sanayi | Alüvyon / Kaya |
| Safranbolu | Orta | Tarihi Yapı Stoğu | Kireçtaşı / Kaya |
| Eflani | Orta | Tali Kırıklar | Plato / Volkanik |
Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın ana koluna en yakın ilçe olan Eskipazar, sismik açıdan en riskli bölgedir. Yenice ilçesi, içinden geçen fay hatları ve heyelan riskiyle dikkat çeker. Ve derin vadilerden kaynaklanan heyelan tehlikesiyle dikkat çeker. Merkez ilçe, nüfus ve sanayi yoğunluğu nedeniyle en yüksek kayıp riskini taşıyan bölgedir. Safranbolu ise ayrı bir risk grubundadır. Zemin açısından daha kayalık ve sağlam olsa da risklidir. Tarihi yapı stoğunun korunması gerektiği için ayrı bir risk grubunda. Deprem risk yönetimi, her ilçenin özgün koşullarına göre ayrı ayrı planlanmaktadır.
Karabük Deprem Riski: KARDEMİR ve Sanayi Tesislerinin Güvenliği
Karabük, Türkiye’nin ilk ağır sanayi hamlesi ile tanınan bir şehirdir, Karabük Demir Çelik Fabrikaları sayesinde tanınır. Ve yan sanayi kuruluşları deprem güvenliği açısından kritik öneme sahiptir. Bir deprem olduğunda yüksek fırınlar zarar görür. Haddehaneler ve kimyasal depolama alanları zarar görür. Olası hasarlar sadece üretimi durdurmakla kalmaz, aynı zamanda ikincil afetlere de yol açabilir. Yangın, patlama ve kimyasal sızıntı gibi ikincil afetlere yol açar. Karabük’teki riskler, “Natech” (doğal afet kaynaklı teknolojik afet) kapsamında tanımlanmaktadır.
Sanayi tesislerinin deprem testleri, konutlara kıyasla çok daha kapsamlı ve ayrıntılıdır. Mühendisler; ağır makinelerin ve yüksek binaların deprem altındaki davranışlarını hesaplayarak gerekli testleri yapar. Enerji, doğalgaz ve su hatları esnek bağlantı elemanları ile tesis edilmelidir. Ayrıca acil kapanma sistemleri çalışır olmalı. Deprem sensörlü vanaların faal durumda olması gerekmektedir. Karabük deprem planlaması, sanayi tesislerinin güvenliğini şehir güvenliğinden ayrı tutmaz ve bir bütün olarak ele alır. KARDEMİR’in ayakta kalması, şehrin ve ülke ekonomisinin ayakta kalması demektir.
Karabük Deprem Riski: Yapı Stoğu ve Kentsel Dönüşüm
Karabük’teki yapı stoğu, sanayileşmeyle birlikte artan nüfusun barınma ihtiyacını karşılayan konutlardan oluşmaktadır. Şehirde hâlâ yorgun binalar var. 1999 öncesi yönetmeliklere göre inşa edilmiş binalar var. Mühendislik hizmeti almamış ya da malzeme kalitesi düşük binalar var. 1999 öncesi inşa edilen ve “yorgun” olarak nitelendirilen binalar halen mevcudiyetini korumaktadır. Özellikle 5000 Evler, 100. Yıl ve Şirinevler mahallelerindeki eski yapılar risk grubundadır. Kooperatif yapıları ve işçi lojmanları riskli yapı grubuna girer. Riskli binalarda; düşük beton kalitesi, donatı korozyonu ve tasarım hataları görülmektedir. Dolayısıyla riskli binalar deprem dayanıklılığını yitirir.
Karabük’te deprem riskini azaltmanın en etkili yolu kentsel dönüşümdür. İl Müdürlüğü ve Karabük Belediyesi iş birliğiyle riskli bölgeler tespit edilerek dönüşüm projeleri yürütülmektedir. Yeni binalarda C30 ve üzeri beton zorunlu. Nervürlü demir kullanımı ve sıkı denetim zorunlu hale getirilmiştir. Bu unsurlar, güvenli yapılaşmanın temelini oluşturur. Dönüşüm sadece bina bazlı değil, ada bazlı olmalı ve zemin iyileştirmeyi de kapsamalıdır. Bütüncül bir yaklaşımla mücadele mümkün olur. Deprem riskine karşı mücadele, ancak yapı stoğunun gençleştirilmesiyle mümkün olabilir.
Safranbolu: Tarihi Mirasın Korunması
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Safranbolu geleneksel Türk mimarisinin güzel örneklerini barındırır. Safranbolu’da çok sayıda tarihi konak bulunmaktadır. Ahşap çatı sistemli, kerpiç dolgulu tarihi konaklar bulunur. Tarihi konaklar depreme karşı esnek davranır. Yani sarsıntıyı yumuşatır. Ahşap sarsıntı enerjisini emer. Ve binanın yıkılmasını önler. Ancak malzeme yorgunluğu birikir. Ahşap çürümesi ve zemin oturmaları birikir. Ahşap çürümesi ve zemin oturmaları, tarihi konakları riskli hale getirmektedir. Olası bir depremde tarihi doku zarar görür. Bu durum, telafisi zor bir kültürel yıkıma neden olabilir.
Restorasyon uzmanları ve mühendisler; tarihi binaların güçlendirilmesinde, eski dokuya zarar vermeyen modern teknikleri uygular. Modern teknikler binaların dayanıklılığını artırır. Ve eski görünümü korur. Müdahaleler binaları korur. Yapılan müdahaleler, konakların sağlam kalarak gelecek nesillere aktarılmasını sağlar. Safranbolu’nun dar sokak yapısı, deprem anında tahliyeyi ve acil durum araçlarının ulaşımını zorlaştırabilir. Bu yüzden yetkililer planlar hazırlar. Yangın ve arama kurtarma planlarını hazırlar. Karabük’teki deprem riski yönetimi, Safranbolu özelinde kültürel mirasın korunması misyonuna dönüşür.
Karabük Deprem Riski: Heyelan ve İkincil Afetler
Karabük coğrafyası; dik yamaçlar, derin vadiler ve yoğun ormanlarla kaplıdır. Bununla birlikte, bölge çok yağmur almaktadır; bu durum da toprağın su tutmasını artırıyor. Olası bir deprem sarsıntısı, suya doygun ve eğimli yamaçlardaki stabiliteyi (dengeyi) bozar ve kaçınılmaz olarak heyelanları tetikler. Bu nedenle, bölgede deprem tetikli heyelan riski yüksektir. Özellikle Yenice yolu, Eskipazar yolu riskliyken; kırsal mahalleler ve nehir yataklarında da risk yüksektir. Nitekim, geçmişte 1944 depremi sırasında bölgede büyük heyelanlar olmuş ve yollar kapanmıştır.
Jeoloji mühendisleri, bu riskleri yönetmek için heyelan duyarlılık haritaları hazırlayarak riskli bölgeleri belirler. Bu doğrultuda, yerleşim yerleri ve ulaşım yollarının heyelan riski bulunmayan bölgelere taşınması veya istinat duvarları ile güçlendirilmesi gerekir. Ayrıca, koruma prosedürleri, kaya düşmesi riski olan bölgelerde önleyici sistemleri (çelik ağlar ve bariyer sistemleri) uygular. Sonuç olarak, deprem risk senaryoları; sadece bina yıkımlarını değil, aynı zamanda yolların kapanması ve köylerin izole olması gibi durumları da içerir. Dolayısıyla, afet lojistiği planlaması, tamamen bu coğrafi zorlukları temel alır.
AFAD ve Acil Durum Hazırlıkları
Karabük İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD), İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) kapsamında hazırlık çalışmalarını aralıksız sürdürmektedir. Bu plan dahilinde; öncelikle toplanma alanları belirlenmiştir. Bununla birlikte, konteyner kent altyapısı tasarlanmış ve lojistik depolar kurulmuştur. Ayrıca, AFAD diğer kamu kurumları ile birlikte düzenli tatbikatlar yapmaktadır; özellikle UMKE, İtfaiye, Emniyet ve sivil toplum kuruluşlarıyla koordineli çalışmaktadır. Böylece, müdahale gücünü anlık olarak ölçebilmektedir. Diğer yandan, Karabük bir sanayi şehridir; bu niteliği sayesinde teknik ekipman ve iş makinesi bulmak oldukça kolaydır. Nitekim, bu durum afet müdahalesinde büyük bir avantajdır.
Ancak, halkın bilinçlendirilmesi, afet yönetiminin hiç şüphesiz en kritik aşamasıdır. Bu amaçla, okul, fabrika ve kamu kurumlarında verilen deprem eğitimleri, vatandaşların afet anında doğru davranışları öğrenmelerine yardımcı olur. Örneğin, bu eğitimler vatandaşların “Çök-Kapan-Tutun” gibi doğru davranış modellerini öğrenmesine doğrudan katkı sağlar. Buna ek olarak, her hane bir deprem çantası hazırlamalı, eşyalarını sabitlemeli ve aile afet planı yapmalıdır. Zira, Karabük’te deprem riski yüksektir ve bilinçli bir toplum, afet kaynaklı can kayıplarının azalmasını sağlar. Son olarak, Karabük Üniversitesi de bu sürece destek verir; yani, bilimsel araştırmalarla deprem yönetimine akademik katkı sağlar.
Karabük Deprem Riski: Ulaşım ve Lojistik Güvenliği
Deprem anında ulaşım yollarının açık kalması, hiç şüphesiz hayat kurtarıcı bir öneme sahiptir. Özellikle Karabük, Karadeniz’i İç Anadolu’ya bağlayan önemli bir geçiş güzergahıdır. Zira şehir; Ankara, İstanbul, Kastamonu ve Bartın gibi illerle doğrudan bağlantılıdır. Bu bağlamda, karayolları ve demiryolu hatları, genellikle derin vadilerden ve köprülerden geçer. Bu zorlu coğrafya nedeniyle, köprü, viyadük ve tünel gibi kritik sanat yapıları depreme mutlaka dayanıklı olmalıdır. Bu amaçla, Karayolları ekipleri; köprü ve viyadüklerin sismik takozlarını ve kolonlarını güçlendirerek riski azaltır.
Aynı şekilde, demiryolu hattı da, sanayi hammaddesi ve ürün sevkiyatı için stratejik öneme sahiptir. Ancak, raylar fay geçişlerinde deforme olabilir ya da heyelan demiryolu hattını kapatırsa, lojistik tamamen durur. Bu risklere karşı, acil durum planlarında alternatif güzergahlar ve helikopter pistleri belirlenmelidir. Sonuç olarak, Karabük’te deprem riski planlaması yaparken ulaşımın devam etmesi, en az bina güvenliği kadar önceliklidir.
Gelecek Projeksiyonları ve Sonuç
Bilimsel veriler, KAF üzerindeki gerilimin sürdüğünü ve Karabük’ün de risk çemberi içinde olduğunu açıkça göstermektedir. Deprem kaçınılmaz bir gerçek olsa da, sonuçları kesinlikle kontrol edilebilir. Bu bağlamda, Karabük; hem sanayi gücünü, hem tarihsel mirasını, hem de insan kaynağını korumak zorundadır. Dolayısıyla, Karabük deprem gerçeğiyle barışık ve dirençli bir şehir olmalıdır.
Bu hedefe ulaşmak için sağlam zemin, bir temeldir ve güven verir. Aynı şekilde, sağlam bina bir yapıdır ve dayanıklı olmalıdır. En önemlisi, bilinçli toplum bir güçtür ve depremle başa çıkmalıdır. İşte, sağlam zemin, sağlam bina ve bilinçli toplum üçlüsü; bu mücadelenin yegane temel formülüdür.
Kentsel dönüşüm hızlandıkça, sadece konutlar değil, sanayi tesisleri de daha güvenli olur ve kırsal yapılar da iyileşir. Yani, bu köklü değişiklik Karabük’ü doğrudan daha güvenli yarınlara götürür. Bu süreç, ancak bilgi, bilim ve hazırlıkla yönetilebilir. Eğer geçmişin acı tecrübelerinden ders alırsak, bilimin ışığında atılan her adım muhakkak hayat kurtarır. Asla unutma ki, deprem değil, ihmal ve tedbirsizlik öldürür. Güvenli, huzurlu ve üretken bir Karabük istiyorsak, sonuç olarak, bugünden harekete geçmek hepimizin ortak sorumluluğudur.
Youtube videolarımızı izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
Daha fazla bilgi almak ve bizimle iletişim kurmak için buraya tıklayabilirsiniz.

