Türkiye Alp-Himalaya sistemi üzerinde yer alır. Bu sistem, dünyadaki en aktif ve yıkıcı deprem kuşaklarından biridir. Alp-Himalaya sistemi Türkiye’nin büyük bir kısmını sismik riskle karşı karşıya bırakır. Sismik risk bazı şehirleri diğerlerinden daha kırılgan hâle getirir. Doğu Anadolu Bölgesi’nin batıya açılan kapısı Erzincan kırılganlığın en yüksek olduğu yerlerden biridir. Tarih boyunca defalarca yıkılan Erzincan, her seferinde yeniden inşa edilmiştir. Erzincan yer altında biriken büyük bir enerjinin etkisi altında yaşamaya devam ediyor. Erzincan’ın deprem riski, her zaman gündemin en üst sıralarında yer almaktadır. Dünyanın en hızlı ve uzun kırık sistemlerinden biri olan Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın tam ortasında yer almaktadır. Erzincan deprem riski bu konumdan dolayı sürekli konuşuluyor. Yerbilimciler, sismologlar ve şehir planlamacıları; Erzincan’ı sadece bir yerleşim yeri olarak değil, aynı zamanda sismik hareketliliğin bir laboratuvarı olarak değerlendirmektedir.
Deprem, yerkabuğunun durdurulamaz doğal bir hareketidir. Bir doğa olayının felakete dönüşüp dönüşmeyeceği ise insan aklına bağlıdır. Mühendislik bilgisine ve alınan önlemlere bağlıdır. 1939 ve 1992 yıllarında yaşanan büyük felaketler, Erzincan’ın sismik hafızasında derin izler bırakmıştır. Bu deneyimler Erzincan’ı, Türkiye’nin diğer şehirlerinden farklı bir yapı kültürüne yönlendirmiştir. Tehlike hâlâ var. Bilim insanları Erzincan’ın doğusundaki Yedisu Fayı’nın enerji biriktirdiğini söylüyor. Batısındaki segmentlerin hâlâ enerji biriktirdiğini ve bölgenin sismik döngüsünün hâlâ çalıştığını söylüyor. Risk analizi; sadece fay hatlarını değil, şehrin kurulu olduğu alüvyon ovayı da kapsamalıdır. Bu analiz; zemin-yapı etkileşimini ve kentsel dönüşüm stratejilerini de kapsamalıdır. Erzincan deprem riski analizi için tam bir bakış açısı gerekir.
Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Erzincan Havzası
Erzincan’ın sismik karakteristiğini belirleyen temel unsur, hiç şüphesiz Kuzey Anadolu Fay Hattı’dır. Bilindiği üzere, bu fay Bingöl Karlıova’dan başlar ve Marmara Denizi’ne kadar uzanır; toplamda yaklaşık 1200 kilometre uzunluğundadır. Özellikle bu fay hattı, Erzincan Ovası’nı boydan boya kateder. Yapısal olarak KAF, sağ yönlü doğrultu atımlı bir faydır. İşte, iki bloğun yanal sürtünme hareketi sırasında oluşan kilitlenmeler, doğrudan tektonik gerilimin birikmesine neden olur. Nihayetinde, biriken gerilim kayaçların dayanma gücünü aştığında deprem meydana gelir. Bu bağlamda, Erzincan fay hattının sismik açıdan en aktif ve kritik segmentlerinden biri üzerinde yer almaktadır. Jeolojik açıdan bakıldığında, şehir “çek-ayır” havzası olarak adlandırılan bir çöküntü alanı içindedir. Bu yapı, fayların hareketiyle açılan ve zamanla alüvyonla dolan bir çöküntü havzasıdır.
Sonuç olarak, tektonik yapı Erzincan’daki deprem risk seviyesini artıran ana faktördür. Zira, fay hattı Erzincan şehrine uzak değildir; aksine, şehir merkezinden ve yakın çevresinden geçmektedir. Ayrıca Erzincan; Ovacık Fayı ve Kuzeydoğu Anadolu Fayı gibi diğer kırık sistemlerinin de etki alanındadır. Bu çoklu fay sistemi, bölgedeki gerilim transferlerini ciddi şekilde karmaşık hâle getirir. Öyle ki, bir fay segmentinde meydana gelen deprem, komşu segmentlere stres yükleyerek yeni depremleri tetikleyebilir. Bu nedenle, yerbilimciler bu etkileşimi sürekli izler ve olası senaryolar üzerinde çalışır.
Erzincan Deprem Riski: Tarihsel Depremlerin Karşılaştırmalı Analizi
Erzincan tarih boyunca yaşadığı depremlerle sismoloji literatürüne girmiştir. 1939 ve 1992 depremleri, büyüklükleri ve etkileriyle Erzincan’ın kaderini değiştirmiştir. Aşağıdaki tablo 1939 ve 1992 depremlerini karşılaştırır. Ve Erzincan deprem riskine etkilerini özetler:
| Özellik | 1939 Büyük Erzincan Depremi | 1992 Erzincan Depremi |
| Tarih ve Saat | 27 Aralık 1939, 01:57 | 13 Mart 1992, 19:18 |
| Büyüklük (Ms) | 7.9 | 6.8 |
| Can Kaybı | 32.968 | 653 |
| Yıkılan Bina | 116.720 | 8.057 |
| Yüzey Kırığı | 360 km (Çoklu Segment) | 30 km (Tekil Segment) |
| Mevsim Etkisi | Kış (-30°C), Donma vakaları | İlkbahar, Müdahale daha kolay |
| Yapı Tipi | Kerpiç, Hımış, Yığma | Betonarme (Düşük kalite), Yığma |
| Alınan Ders | Şehrin yeri değiştirildi. | Yatay mimariye geçildi. |
1939 depremi, Türkiye’de sadece deprem yönetmeliklerini değiştirmekle kalmadı; aynı zamanda şehir planlamasını da kökten değiştirdi. Nitekim, bu deprem tarihi bir dönüm noktası oldu. Öyle ki, felaketin hemen ardından devlet radikal bir kararla şehrin yerini taşıdı; yani, Erzincan’ı fay hattından biraz daha uzak olan bugün olduğu yere nakletti. Yıllar sonra yaşanan 1992 depremi ise, modern betonarme binaların zemine uymadığını acı bir şekilde gösterdi. Bununla birlikte, bu afet yapı denetiminin eksik olduğunu da açıkça ortaya koydu. Sonuç olarak, bu iki büyük deprem, şehrin sismik hafızasında silinmez ve önemli bir yer tutmaktadır.
Yedisu Fayı: Sismik Boşluk ve Yaklaşan Tehlike
Günümüzde yerbilimcilerin en büyük kaygısı, hiç şüphesiz şehrin doğusunda bulunan Yedisu Fayı’dır. Coğrafi açıdan bakıldığında, Yedisu Fayı Erzincan Havzası ile Bingöl Karlıova arasında uzanır. Ancak, bu segment Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın henüz kırılmamış en tehlikeli bölümlerinden biridir. Zira, tarihsel kayıtlara göre Yedisu Fayı, en son 1784 yılında büyük bir deprem üretmiştir. İşte o günden beri, yani 240 yılı aşkın sürede, Yedisu Fayı üzerinde büyük bir enerji birikmiştir. Bu kritik durumdan dolayı, bilim insanları Yedisu Fayı’nı “sismik boşluk” olarak adlandırır.
Yedisu Fayı’nın kırılması durumunda oluşacak senaryolar şunlardır:
- Büyüklük tahmini: Fayın uzunluğu ve biriken enerji dikkate alındığında bu fayın, 7.0 ile 7.4 büyüklüğünde bir deprem üretme potansiyeli bulunmaktadır.
- Etki Alanı: Erzincan merkez, Üzümlü, Çayırlı, Tercan ve komşu iller (Tunceli, Bingöl) doğrudan etkilenecektir.
- Ulaşım Kesintisi: Olası bir deprem, Erzincan-Erzurum karayolu ve demiryolu hattını hasara uğratır ve ulaşımı aksatır. Bu hasar, bölge genelinde uzun vadeli ulaşım sorunlarını tetikler.
- Heyelan Riski: Bölge çok sarptır. Depremle tetiklenen heyelanlar, sarp yapı nedeniyle vadileri kapatır ve riski artırır.
Uzmanlar, fayın enerji doluluk oranının çok yüksek olduğunu belirtmektedir. Bu durumun bölge için alarm niteliği taşıdığı vurgulanmaktadır. Bu nedenle Erzincan’ın doğu ilçeleri ve şehir merkezi, olası sarsıntıya karşı yapı stoğunu güçlendirmek zorundadır.
Erzincan Deprem Riski: Zemin Yapısı ve Alüvyon Ovası Riskleri
Erzincan şehir merkezi, coğrafi olarak dağların arasında geniş ve düz bir ova üzerine kurulmuştur. Nitekim, şehir merkezinin üzerinde bulunduğu bu ova; yüzyıllar boyunca akarsuların taşıdığı kum, çakıl ve kilden oluşan alüvyon katmanlarla kaplıdır. Ancak, tarımsal açıdan verimli olan bu alüvyon zeminler, ne yazık ki deprem güvenliği açısından en zayıf zemin grubundadır. Bu nedenle, Erzincan deprem riski analizleri, zemin faktörünü titizlikle ve öncelikli olarak bu başlıklarda inceler.
- Zemin Büyütmesi (Amplifikasyon): Yumuşak zeminler deprem dalgalarını sönümlemek yerine genliğini artırır. Erzincan Ovası, kayalık bir zemine kıyasla sarsıntıyı iki-üç kat daha şiddetli aktarır.
- Sıvılaşma (Liquefaction): Yeraltı su seviyesinin yüksek olduğu kumlu bölgelerde deprem anında zemin sıvılaşarak taşıma gücünü kaybeder. Binalar, zemine batma veya yan yatma riski taşır.
- Zemin Hakim Periyodu: Alüvyon zeminlerin titreşim periyodu ile yüksek katlı binaların periyodu çakışırsa “rezonans” oluşur ve yıkım artar. (Bu nedenle Erzincan’da kat sınırlaması vardır).
- Oturma Riski: Deprem sarsıntısı, gevşek zeminlerde deprem sonrası kalıcı oturma yaratır.
Bu zeminlerdeki yapılaşmalarda; jet grout veya taş kolon gibi zemin iyileştirme yöntemlerinin kullanılması zorunludur. Ayrıca radye temel sistemi tercih edilmelidir. Şehrin güneyindeki Munzur Dağları eteklerine doğru genişlemek, zemin açısından daha güvenli bir tercihtir.
İlçe Bazlı Risk Değerlendirmesi
Erzincan’ın her bir ilçesi; fay hatlarına mesafe ve zemin yapısı gibi faktörlere bağlı olarak farklı risk profilleri sergiler. Aşağıdaki tablo, ilçelerin sismik durumunu özetlemektedir:
| İlçe | Fay Hattına Mesafe | Zemin Yapısı | Temel Risk Faktörü |
| Erzincan Merkez | Çok Yakın (KAF) | Alüvyon | Zemin Büyütmesi, Sıvılaşma, Nüfus Yoğunluğu |
| Üzümlü | Çok Yakın | Alüvyon/Yamaç | Yedisu Fayı Etkisi, Volkanik Zemin |
| Tercan | Yakın | Kayalık/Vadi | Doğu Anadolu Fayı Etkisi, Tuzla Fayı |
| Çayırlı | Yakın | Engebeli | Ovacık Fayı ve Yedisu Fayı Etkileşimi |
| Refahiye | Üzerinde (KAF) | Karışık | Yüzey Kırığı Riski, Kuzey Anadolu Fayı |
| Kemah | Orta Mesafe | Kayalık/Sarp | Heyelan, Kaya Düşmesi, Ovacık Fayı |
| İliç | Orta/Uzak | Kayalık | Ovacık-Malatya Fay Zonu Etkisi |
| Kemaliye | Orta/Uzak | Kireçtaşı/Sarp | Kaya Düşmesi, Fırat Havzası Fayları |
| Otlukbeli | Yakın | Dağlık | Yerel Kırıklar, Sismik Boşluk |
Refahiye ve Üzümlü, doğrudan ana fay hattının etkisi altındadır. Nüfusun ve ekonominin kalbi olan Merkez ilçe, en yüksek potansiyel kayıp riskine sahiptir. İliç ve Kemaliye zemin açısından daha sağlam olsa da, kaya düşmesi gibi yüzey zorlukları nedeniyle risk taşımaktadır.
Erzincan Deprem Riski: Sismik İzolatör Teknolojisi ve Erzincan Modeli
Erzincan, depremle mücadelede teknolojik çözümlere öncelik vererek bu alanda öncü şehirlerden biri olmayı hedeflemektedir. Özellikle kamu binaları ve hastanelerde, sismik izolatör (deprem yalıtımı) sistemleri yaygın olarak kullanılmaktadır; yani, sismik izolatör kullanımı artık çok yaygındır. Bunun en somut örneği olarak, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, tamamen sismik izolatör teknolojisiyle inşa edilmiştir. Öyle ki, hastane deprem anında dahi ameliyatların devam edebileceği bir güvenlik standardında tasarlanmıştır.
Sismik izolatörlerin sağladığı avantajlar şunlardır:
- Enerji Sönümleme: Deprem anında yer hareketini binadan izole ederek (ayırarak), üst yapının salınımını %80 oranında azaltır.
- Kesintisiz Hizmet: Hastane, veri merkezi gibi kritik binaların depremden hemen sonra çalışmaya devam etmesini sağlar.
- Yapısal Olmayan Hasar Önleme: Bu sistem; binadaki tıbbi cihazların, dolapların ve asma tavanların devrilmesini önler.
- Psikolojik Güven: Bina sakinlerinin deprem korkusunu azaltarak daha huzurlu bir yaşam ortamı sunar.
Bu teknoloji, Erzincan’da deprem riskine karşı uygulanan en ileri mühendislik çözümüdür. Sadece hastanelerde değil, yeni konut projelerinde ve okullarda da bu teknolojiye yer verilmektedir.
Erzincan Deprem Riski: Yatay Mimari ve Kentsel Dönüşüm Stratejisi
Yetkililer, Erzincan merkezinde kat yüksekliklerini sınırlamıştır. Özellikle şehir merkezinde, zemin+3 ve zemin+4 kat sınırının üzerinde yeni yapılaşmaya kesinlikle izin verilmemektedir. Bu stratejik karar, aslında Erzincan’ı Türkiye’nin diğer deprem bölgelerinden ayıran en önemli özelliktir. Ve bu stratejik karar sayesinde Erzincan, deprem riskine karşı daha dirençli bir şehir haline gelmiştir.
Yatay mimarinin sismik güvenlik açısından faydaları şunlardır:
- Az Yük: Binanın zemine verdiği ağırlığı azaltır. Böylece binadan zemine aktarılan yük azaldığı için sıvılaşma kaynaklı batma riski de düşer.
- Düşük Periyot: Düşük katlı binalar, özellikle alüvyon zeminin uzun periyotlu dalgalarıyla rezonansa girme riskini önemli ölçüde bertaraf eder.
- Kolay Tahliye: Sarsıntı anında düşük katlı binaların tahliyesi, yüksek katlılara kıyasla hızı, güvenliği ve sorunsuzluğu artırır.
- Düşük Nüfus Yoğunluğu: Azalan insan sayısı can kaybı riskini azaltır; yani, can kaybı riski matematiksel olarak daha düşük olur.
Buna paralel olarak, Yerel yönetimler ve Bakanlık, kentsel dönüşüm projeleriyle riskli yapı stoğunu yenilemeyi hedeflemektedir. Zira, Erzincan’da kentsel dönüşüm; sadece bina yenilemeyi değil, aynı zamanda zemin iyileştirme, yol genişletme ve toplanma alanı oluşturma süreçlerini de kapsamaktadır. Nihayetinde, deprem riskiyle başa çıkabilmek için; sağlam bir yatay mimari uygulaması ve sıkı bir denetim mekanizması tartışmasız şarttır.
Erzincan Deprem Riski: Toplum Bilinci ve Afet Eğitimi
Fiziksel önlemler ne kadar güçlü olursa olsun, unutulmamalıdır ki, toplum afet bilinci olmadan riski tam olarak kontrol edemez. Erzincan halkı, maalesef geçmişte yaşadığı acılar yüzünden bilinçlidir; hatta, deprem konusunda Türkiye’nin en bilinçli topluluklarından biridir. Ancak, nesiller değişse de toplum afet bilincini daima taze tutmalıdır. Çünkü afet bilinci, sürdürülebilir ve hayati öneme sahip bir konudur. Bu bağlamda, AFAD Erzincan İl Müdürlüğü, afet bilincini artırmak üzerine yoğun çalışmalar yürütmektedir.
Bilinçlendirme çalışmaları kapsamında yapılanlar:
- Tatbikatlar: Okullar, iş yerleri ve mahalleler düzenli olarak tatbikatlar yapar. Bu kapsamda “Çök-Kapan-Tutun” ve tahliye tatbikatları düzenli olarak gerçekleştirilir.
- Gönüllülük: Erzincan’da gönüllü arama-kurtarma ekiplerinin sayısı artırılır ve profesyonel eğitimler verilir.
- Bireysel Hazırlık: Her hanenin bir deprem çantası hazırlaması ve eşyalarını sabitlemesi teşvik edilir.
- DASK: Zorunlu deprem sigortası oranlarının artırılması sağlanır.
Erzincan’daki deprem riski nedeniyle, sadece devlet değil her birey sorumluluk almalıdır. Deprem riskiyle mücadele, tüm toplumun ortak görevidir. “Depremle yaşamayı öğrenmek” Erzincanlılar için bir slogan değil bir hayat tarzı. “Depremle yaşamayı öğrenmek” herkes için bir gerekliliktir.
Erzincan Deprem Riski: Ulaşım ve Altyapı Güvenliği
Deprem anında ulaşım ağının açık kalması, hiç şüphesiz çok büyük bir önem taşır. Zira, ulaşım ağının açık kalması, yardımın şehre ulaşması açısından doğrudan hayati önem taşır. Bu bağlamda Erzincan; Doğu-Batı ve Kuzey-Güney eksenlerini birleştiren stratejik bir kavşak noktasındadır. Ancak, şehri çevre illere bağlayan kara yolları, demir yolları ve viyadükler maalesef fay hatlarını kesen güzergahlarda ilerler. Bu ulaşım ağları, coğrafi zorunluluk nedeniyle fay hatlarını keserek ilerlemektedir.
Altyapı güvenliği için alınan önlemler:
- Viyadük Güçlendirmesi: Karayolları köprü ve viyadüklerin sismik takozlarını güçlendirir. Viyadük güçlendirme çalışmaları kapsamında kolonlar da güçlendirilir.
- Alternatif Rotalar: Sakaltutan ve Sansa Deresi gibi heyelan riski taşıyan geçitlere alternatif yollar planlanır.
- Havalimanı Güvenliği: Erzincan Havalimanı pisti olası bir kırılmaya karşı dayanıklı hale getirilir. Ve hava köprüsü için hazır tutulur.
- Otomatik Kesme Sistemleri: Sarsıntı anında devreye giren Otomatik Kesme Sistemleri, doğalgaz ve elektrik akışını keser. Böylece uygulanan yöntem, yangın gibi ikincil afetleri önler.
Risk planlamasında; lojistik ve ulaşım altyapısının sürekliliği, bina güvenliği kadar önemsenmektedir. Mühendisler, risk yönetimi kapsamında lojistik ve ulaşım sürekliliğini dikkate alarak çalışmalarını yürütür.
Sonuç: Dirençli Bir Şehir İnşa Etmek
Erzincan konumu gereği depremden kaçamasa da, depreme dayanıklı bir şehir olarak ayakta kalabilir. Kuzey Anadolu Fayı ve Yedisu Fayı altında yaşamak sürekli dikkatli olmayı zorunlu kılar. Geçmişte ödenen büyük bedeller bugün temel oldu. Daha sağlam, daha düzenli ve daha bilinçli bir şehir kurmanın temeli oldu.
Yatay mimari, zemin iyileştirme, sismik izolatörler ve kentsel dönüşüm; bu mücadeledeki en güçlü araçlardır. Erzincan deprem riski korkulacak bir kabus değil. Yani yönetilmesi gereken bir süreçtir. Devlet denetimi, mühendislerin etiği ve vatandaşın bilinci bir araya geldiğinde geçer. Erzincan’da en büyük depremler bile az hasarla geçer. Erzincan, küllerinden yeniden doğan dirençli bir şehir örneği sergilemektedir. Depremle barışık yaşamın güzel bir örneğini göstermeye devam eder. Gelecek nesillere güvenli bir Erzincan bırakmak bugünkü neslin en büyük sorumluluğudur. Unutmayın deprem öldürmez ihmal öldürür.
Youtube videolarımızı izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
Daha fazla bilgi almak ve bizimle iletişim kurmak için buraya tıklayabilirsiniz.

