Alp-Himalaya sisteminde yer alan Türkiye; konumu nedeniyle dünyanın en aktif ve yüksek sismik risk taşıyan kuşaklarından biridir. Bu sistem, Türkiye’nin doğusundan batısına kadar hemen her bölgesinde farklı seviyelerde sismik tehlike oluşturur. İç Anadolu ile Karadeniz Bölgesi arasında bir geçiş güzergahı olan Çankırı, sismik tehlikenin en yoğun yaşandığı illerden biridir. Şehrin Kuzey Anadolu Fay Hattı’na yakınlığı ve il sınırlarından geçen diğer aktif fay sistemleri, Çankırı’nın deprem riskini kritik hale getirmektedir. Yerbilimciler, Çankırı’yı Türkiye’nin en hassas sismik bölgelerinden biri olarak tanımlamaktadır. Tarih boyunca Çerkeş, Kurşunlu ve Ilgaz gibi kuzey ilçeleri sarsan büyük depremler, Çankırı deprem riski güncelliğini koruduğunu göstermektedir.
Deprem durdurulamayan bir doğa olayıdır. Ancak felakete dönüşüp dönüşmeyeceği; insan hazırlıklarına, bina kalitesine ve yerleşim planlarına bağlıdır. Çankırı 1943, 1944 ve 1951 yıllarında büyük depremler yaşadı. Bu depremler, şehrin hafızasında acı ve derin izler bırakmıştır. Ancak zaman geçtikçe bu hafıza soluklaşabilir göz ardı edilebilir. Bilim insanları, KAF segmentlerinde gerilimin sürdüğünü ve bölgenin her an hazır olması gerektiğini vurgulamaktadır. Risk analizi; sadece fay hatlarını değil, Çankırı Ovası’nın zemin yapısını da kapsamalıdır. Kızılırmak Havzası’nın zemin yapısını, sıvılaşma ihtimalini ve heyelan riskini de içeren bir plan gerekir. Kızılırmak Havzası planlaması, güvenli bir gelecek inşasının temelini oluşturur. Güvenli bir gelecek için depremle yaşamayı öğrenmek şarttır.
Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Çankırı
Kuzey Anadolu Fay Hattı, Çankırı’nın sismik yapısını belirleyen en büyük ve tehlikeli faktördür. Bingöl Karlıova’dan başlayıp Marmara Denizi’ne kadar uzanan 1200 kilometrelik bu büyük kırık sistemi, Çankırı il sınırlarının kuzeyinden geçer. Fay hattı; Çerkeş, Atkaracalar, Kurşunlu ve Ilgaz ilçelerini doğrudan etkilemektedir. Kuzey Anadolu Fay Hattı, sağ yanal doğrultu atımlı bir fay olup ve tarih boyunca 7 ve üzeri büyüklükte çok sayıda yıkıcı deprem üretmiştir. Fayın Çankırı sınırları içindeki bölümleri, sismik aktivitenin en yoğun olduğu alanlardır.
Yerbilimciler, KAF üzerindeki enerji birikimini yakından izlemektedir. 1939’da Erzincan depremi başladı. Depremler batıya doğru ilerledi ve Çankırı’yı çok etkiledi. Şimdi fay hattında sismik boşluklar var. Gerilim birikiyor ve fay hattı tehlike yaratıyor. Bu durum; sadece şehir merkezi için değil, kuzey ilçeleri için de birinci derece deprem riski oluşturmaktadır. Bu bölgelerde inşa edilecek binalar, çok yüksek ivme değerlerine dayanacak şekilde tasarlanmalıdır. Ayrıca Dodurga ve Eldivan Fayları gibi ilin iç kesimlerini etkileyen önemli tektonik yapılar da risk analizine dahil edilmelidir.
Çankırı Deprem Riski: Tarihsel Depremler ve Bölgenin Sismik Hafızası
Çankırı’nın deprem riskini anlamak için tarihsel kayıtlara bakmak yeterlidir. Çankırı bölgesi, Cumhuriyet döneminde büyük depremlere sahne olmuştur. Bu depremler, Çankırı’daki sismik riskin gerçekliğini açıkça ortaya koymaktadır.
1943 Tosya-Ladik Depremi
26 Kasım 1943 tarihinde meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki deprem yerle bir etmiştir. Çankırı’nın Ilgaz ilçesi başta olmak üzere kuzey kesimlerini yerle bir etmiştir. KAF üzerindeki bu kırılma, binlerce can kaybına ve büyük bir yıkıma neden olmuştur. Bölgedeki yapı stoğu dayanamamıştır. Ahşap ve kerpiç yapı stoğu sarsıntının şiddetine dayanamamıştır.
1944 Bolu-Gerede Depremi
Sadece üç ay sonra, 1 Şubat 1944’te meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki Gerede depremi bölgeyi vurmuştur. Çankırı’nın batı ilçeleri olan Çerkeş ve Atkaracalar’ı vurmuştur. Çerkeş ilçesi adeta haritadan silinmiş ve binlerce insan hayatını kaybetmiştir. Peş peşe gelen bu iki büyük deprem, KAF’ın Çankırı üzerindeki yıkıcı etkisini göstermiştir.
1951 Kurşunlu Depremi
13 Ağustos 1951 tarihinde meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki Kurşunlu depremi, bölgedeki sismik aktivitenin devam ettiğini göstermiştir. Deprem yüzlerce binayı yıkmış ve can kayıplarına yol açmıştır.
2000 Çerkeş Depremi
Yakın tarihte, tam olarak 6 Haziran 2000’de Çerkeş’te 6.0 büyüklüğünde sarsıcı bir deprem gerçekleşti. Bu deprem, sadece eski yapıların değil, yeni betonarme binaların bile risk altında olduğunu acı bir şekilde hatırlatmıştır. Nitekim, tarihsel süreçte yaşanan bu ve benzeri sarsıntılarla Çankırı; adeta doğal bir deprem laboratuvarı gibi işlev görmüştür. Bu depremler, Çankırı’daki sismik riskin ciddiyetini tartışmasız bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu nedenle, mevcut riskin hiçbir koşulda ve asla göz ardı edilmemesi gerekir.
Çankırı Deprem Riski: Zemin Yapısı ve Sıvılaşma Riski
Depremin yıkımını belirleyen en önemli faktör zemindir. Binanın oturduğu zemin depremin etkisini değiştirir. Çankırı’nın zemin yapısı, ilçeden ilçeye ve bölgeden bölgeye büyük farklılıklar gösterir. İlin kuzeyindeki dağlık alanlar, genellikle sağlam kayalık zemin yapısına sahiptir. Vadi tabanları ve ovalar ise riskli zemindir. Kızılırmak ve kolları büyütür. Tatlıçay, Acıçay gibi alüvyon düzlükleri depremin dalgalarını büyütür.
Çankırı Merkez ve Tatlıçay Havzası
Şehir merkezi, Tatlıçay vadisinin tabanına ve yamaçlarına kurulmuştur. Vadi tabanındaki alüvyon zemin; kum, çakıl ve kilden oluşur. Gevşek alüvyon zemin yapısı, deprem sarsıntısının şiddetini artırır. Yüksek yeraltı su seviyesi, vadi tabanında sıvılaşma riskini ortaya çıkarır. Sıvılaşma sırasında zemin, taşıma gücünü kaybederek sıvı gibi davranır. Bu durumda binalar zemine batabilir veya yan yatabilir.
Tuz Yatakları ve Zemin Stabilitesi
Çankırı, zengin kaya tuzu rezervleri ile tanınan bir şehirdir. Ancak, bu doğal zenginliğin getirdiği tuz mağaraları ve jipsli araziler, zemin stabilitesi açısından özel bir dikkat gerektirir. Zira, jipsli zeminlerin suda erime özelliği; zamanla tehlikeli yeraltı boşlukları ve ani oturmalar yaratabilir. Daha da kötüsü, olası bir deprem; hali hazırda oluşmuş bu yeraltı boşluklarının çökmesini bir anda tetikleyebilir.
Bu kritik nedenle, Çankırı deprem riski analizlerinde; sadece fay hatları değil, aynı zamanda tuz mağaraları ve jipsli araziler de mutlaka dikkate alınmalıdır. Sonuç olarak, jipsli araziler üzerine inşa edilecek yapılar için çok daha detaylı zemin etütleri yapılmalı ve gerekli zemin iyileştirme yöntemleri eksiksiz uygulanmalıdır.
İlçe Bazlı Risk Değerlendirmesi
Çankırı’nın ilçeleri, KAF’a mesafelerine göre farklı risk gruplarına ayrılır. Bu farklılıklar, afet yönetim planlarının ve imar stratejilerinin yerelleştirilmesini zorunlu kılar.
- Çerkeş: Risk seviyesi Çok Yüksek (1. Derece). Ana risk faktörü KAF Üzerinde, Aktif Tektonizma. Zemin yapısı Alüvyon / Volkanik.
- Kurşunlu: Risk seviyesi Çok Yüksek (1. Derece). Ana risk faktörü KAF Üzerinde, Tarihsel Yıkım. Zemin yapısı Vadi / Yamaç.
- Ilgaz: Risk seviyesi Çok Yüksek (1. Derece). Ana risk faktörü KAF Üzerinde, Heyelan Riski. Zemin yapısı Dağlık / Vadi.
- Atkaracalar: Risk seviyesi Çok Yüksek (1. Derece). Ana risk faktörü KAF Etkisi. Zemin yapısı Karışık.
- Bayramören: Risk seviyesi Yüksek (1. Derece). Ana risk faktörü KAF Yakınlığı. Zemin yapısı Sarp Arazi.
- Çankırı Merkez: Risk seviyesi Orta/Yüksek. Ana risk faktörü Eldivan Fayı, Zemin Büyütmesi. Zemin yapısı Alüvyon / Kaya.
- Eldivan: Risk seviyesi Orta/Yüksek. Ana risk faktörü Eldivan-Elmadağ Tektonik Kuşağı. Zemin yapısı Yamaç / Ova.
- Şabanözü: Risk seviyesi Orta. Ana risk faktörü Yerel Faylar. Zemin yapısı Volkanik / Tortul.
- Korgun: Risk seviyesi Orta. Ana risk faktörü Merkez Fayı Etkisi. Zemin yapısı Karışık.
- Yapraklı: Risk seviyesi Orta. Ana risk faktörü Heyelan Riski. Zemin yapısı Dağlık.
- Kızılırmak: Risk seviyesi Orta. Ana risk faktörü Zemin Sıvılaşması (Irmak kenarı). Zemin yapısı Alüvyon.
- Orta: Risk seviyesi Orta. Ana risk faktörü Volkanik Aktivite Kalıntıları. Zemin yapısı Tüf / Bazalt.
Özellikle Çerkeş, Kurşunlu ve Ilgaz; Türkiye’nin en riskli sismik bölgelerinden birinde yer almaktadır. Bu ilçelerdeki yapılar, birinci derece deprem yönetmeliklerine sıkı sıkıya uymalıdır. Çankırı Merkez; KAF’a 40-50 km uzakta olsa da, Eldivan Fayı ve zemin özellikleri nedeniyle risk altındadır.
Çankırı Deprem Riski: Yapı Stoğunun Durumu ve Kentsel Dönüşüm
Çankırı’da deprem güvenliğini etkileyen en önemli faktör, bina kalitesidir. Şehirde; özellikle 1999 öncesi yapılmış, mühendislik hizmeti almamış ve malzeme kalitesi düşük çok sayıda bina bulunmaktadır. Eski mahallelerde ve ilçelerde; yığma tuğla, kerpiç veya ekonomik ömrünü tamamlamış betonarme binalar mevcuttur. Bu yapılar, olası bir depremde en zayıf halkayı oluşturmaktadır.
Kentsel dönüşüm, hiç şüphesiz deprem riskine karşı en etkili araçtır. Bu doğrultuda, İl Müdürlüğü ve Çankırı Belediyesi iş birliği yaparak, riskli binaları tespit etmekte ve yenileme çalışmalarını aralıksız yürütmektedir. Özellikle, TOKİ; Çerkeş ve Ilgaz gibi yüksek riskli ilçelerde depreme dayanıklı konutlar inşa etmektedir. Böylece, hayata geçirilen bu projeler, bölgedeki yapı stoğunun kalitesini doğrudan ve hızlı bir şekilde artırmaktadır. Unutulmamalıdır ki, dönüşüm sadece binalara odaklanmaz; aksine süreç, ada bazlı ve bölgesel planlamalarla gerçekleştirilir. Bu planlamalar, üstyapı ile birlikte altyapının da eş zamanlı yenilenmesini sağlar. Ayrıca, yeni binalarda hazır beton kullanımı standartlaşmış olup, nervürlü demir kullanımı da zorunlu kılınmıştır. Buna ek olarak, yeni inşaatlarda yapı denetim sistemi son derece etkin bir şekilde çalışmaktadır. Sonuç olarak, alınan tüm bu önlemler, gelecekteki riskleri önemli ölçüde azaltır.
Heyelan ve Kaya Düşmesi Riski
Çankırı’nın engebeli coğrafyası, deprem sırasında ikincil afet riskini doğrudan artırır. Zira, şiddetli bir sarsıntı; dik yamaçlardaki dengesiz toprak ve kaya kütlelerini anında harekete geçirebilir. Özellikle deprem tetikli heyelanlar; Ilgaz Dağları etekleri, Yapraklı ve Bayramören ilçelerinde büyük bir tehdit oluşturur. Nitekim, tarihsel kayıtlarda; deprem sonrası yolların kapandığı ve ne yazık ki köylerin heyelan altında kaldığı olaylar açıkça yer almaktadır.
Özellikle Çankırı Kalesi eteklerinde ve dik vadilerdeki köylerde kaya düşmesi riski mevcuttur. Jeoloji mühendisleri riskli alanları haritalayarak; çelik ağ, bariyer veya istinat duvarı gibi önlemler alır. Deprem planlamasına; sadece bina yıkımları değil, kaya düşmesi gibi jeomorfolojik riskler de eklenmelidir. Afet lojistiğinin sürekliliği için, heyelan riski taşımayan alternatif ulaşım rotaları belirlenmelidir.
Çankırı Deprem Riski: Eldivan Fayı ve Merkez İlçe Tehdidi
Her ne kadar Kuzey Anadolu Fay Hattı kadar popüler olmasa da, Eldivan Fayı şehir merkezini aslında doğrudan tehdit etmektedir. Coğrafi açıdan, bu fay şehrin güneyinden geçerek Çankırı havzasını sınırlandırır. Yapısal olarak Dodurga Fayı ile aynı sistemin bir parçası olan Eldivan Fayı; bindirme ve yan kayma karakterli aktif bir kırıktır. Bu özelliklerinden dolayı, bilim insanları fayın 6.0-6.5 büyüklüğünde bir deprem üretme potansiyeli olduğunu önemle belirtmektedir.
Şehir merkezi, Eldivan Fayı’na yaklaşık 10-15 km mesafededir. Bu yakınlık, olası bir kırılmada sarsıntının çok şiddetli hissedilmesine neden olacaktır. Üstelik fayın hareketi, Çankırı Ovası’ndaki alüvyonlu topraklarda sıvılaşmayı tetikleyebilir. Mühendisler; Eldivan Fayı’nın aktivitesini ve üretebileceği yer ivmesini, tasarımda temel ölçüt olarak kullanır.
AFAD ve Acil Durum Yönetimi
AFAD Çankırı İl Müdürlüğü, şehri olası bir depreme hazırlamak için İl Afet Risk Azaltma Planı’nı (İRAP) büyük bir titizlikle yürütmektedir. Bu kapsamlı plan çerçevesinde; toplanma alanları belirlenmekte, konteyner kent altyapısı planlanmakta ve aynı zamanda lojistik depolar hazırlanmaktadır. Bununla birlikte; UMKE, İtfaiye, Emniyet ve sivil toplum kuruluşlarıyla tam koordinasyon içinde düzenli tatbikatlar yapılmaktadır. Böylece AFAD, gerçekleştirdiği bu tatbikatlarla müdahale kapasitesini sürekli olarak test etmektedir.
Öte yandan, toplumsal bilinç afet yönetiminin hiç şüphesiz en önemli bileşenidir. Bu bilinçlendirme hedefiyle; okullar, köyler ve kamu kurumlarında yaygın deprem eğitimi verilmektedir. Nitekim, bu eğitimler vatandaşlara afet anında yapılması gereken “Çök-Kapan-Tutun” gibi hayati davranışları öğretir. Özellikle Çankırı’da kırsal nüfusun yoğun olması sebebiyle, köylerde de bilinçlendirme çalışmaları aralıksız yapılmaktadır. Ayrıca, her hanenin bir deprem çantası hazırlaması ve aile afet planı yapması önemle teşvik edilmektedir. Sonuç olarak, Çankırı’da deprem riskine karşı bilinçli bir toplum; can kaybını azaltan tartışmasız en büyük etkendir.
Çankırı Deprem Riski: Ulaşım ve Altyapı Güvenliği
Deprem sırasında ulaşım ağının açık kalması, yardımın şehre ve köylere ulaşması için hayati önem taşır. Çankırı, Karadeniz’i İç Anadolu’ya bağlayan stratejik bir güzergah üzerindedir. D-765 karayolu. Ilgaz Tüneli ve diğer geçitler, fay hatlarına yakınlıkları nedeniyle özel mühendislik çözümleriyle korunmalıdır. Karayolları ekipleri, köprü ve viyadükleri güçlendirerek riski minimize etmektedir.
Çankırı’dan geçen Irmak-Karabük-Zonguldak demiryolu hattı, lojistik açıdan büyük öneme sahiptir. Fay geçişlerindeki raylar, deformasyon riski taşımaktadır. Ayrıca hat boyunca heyelan kaynaklı kapanma riski de bulunmaktadır. Bu riskler göz ardı edilmemelidir; aksi takdirde ciddi sorunlar yaşanabilir. İçme suyu, kanalizasyon, doğal gaz ve elektrik hatları sarsıntıya dayanıklı olmalıdır. Hatların kırılması; yangın, su baskını veya salgın hastalık risklerini ortaya çıkarabilir. Mühendisler, altyapı projelerinde esnek borular ve sismik izolatörlü bağlantılar kullanmaktadır. Bu sayede hasarın azaltılması hedeflenmektedir.
Mühendislik Çözümleri ve Bilimsel Yaklaşım
Güvenli bir şehir inşası, hiç kuşkusuz bilim ve mühendislik temelli olmalıdır. Bu bağlamda, Çankırı Karatekin Üniversitesi; bölgedeki yer ve deprem araştırmaları için stratejik bir merkez konumundadır. Özellikle üniversitenin ilgili bölümleri; zemin, aktif faylar ve yapı stoğu durumunu detaylıca incelemektedir. Elde edilen bu çalışmalar, yerel yönetimlere hayati veriler sağlayarak şehir planlamasına doğrudan yön verir.
Uygulama aşamasında ise; inşaat mühendisleri, statik hesaplamalarda güncel Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği esaslarını eksiksiz uygular. Bununla birlikte, inşaatın en kritik aşaması olan zemin etüdü raporları, denetim firmaları tarafından büyük bir titizlikle kontrol edilir. Daha da önemlisi, Tatlıçay kenarındaki projelerde; jet grout veya kazık gibi zemin iyileştirme yöntemleri mutlaka zorunlu tutulmalıdır. Sonuç olarak, Çankırı’nın deprem riski yönetimi; tamamen veriye dayalı ve bilimsel bir süreçtir.
Çankırı Deprem Riski: Gelecek Projeksiyonları ve Sonuç
Mevcut bilimsel veriler, KAF üzerindeki hareketliliğin kesintisiz süreceğini ve Çankırı’nın tam da bu risk çemberinin merkezinde olduğunu açıkça göstermektedir. Her ne kadar depremin zamanı önceden nokta atışı bilinemese de; buna karşılık yeri ve olası etkileri bilimsel yöntemlerle yüksek doğrulukla tahmin edilebilir. Bu kritik gerçekten hareketle, Çankırı halkı ve yöneticileri deprem gerçeğini kayıtsız şartsız kabul etmeli ve hazırlıklarını “adeta yarın deprem olacakmış gibi” aralıksız sürdürmelidir.
Unutulmamalıdır ki; sağlam zemin üzerine, doğru mühendislik ve kaliteli malzeme ile inşa edilen binalar, tartışmasız en büyük korumayı sağlar. Buna paralel olarak; şehir yenileme çalışmaları hızlandıkça, bina kontrolleri sıkı tutuldukça ve halk daha çok farkındalık kazandıkça; Çankırı çok daha güvenli bir geleceğe doğru ilerleyecektir. Esasen, Çankırı’da deprem riski yönetilebilir ve kontrol edilebilir bir risktir. Yeter ki eski acı tecrübelerden ders alalım; zira bilimle atılan her adım muhakkak bir hayat kurtarır. Şunu asla aklımızdan çıkarmayalım: Deprem öldürmez; ancak ihmal ve tedbirsizlik öldürür. Sonuç olarak, güvenli, huzurlu ve sağlam bir Çankırı istiyorsak; beklemeye tahammülümüz yok, bugün harekete geçmeliyiz. Çünkü bu, sadece yetkililerin değil, hepimizin ortak sorumluluğudur.
Youtube videolarımızı izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
Daha fazla bilgi almak ve bizimle iletişim kurmak için buraya tıklayabilirsiniz.

