Balıkesir Deprem Riski: İki Deniz Arasındaki Sismik Kavşak

Balıkesir Deprem Riski: İki Deniz Arasındaki Sismik Kavşak

Bu Yazıyı Paylaş

Balıkesir, Marmara ve Ege Denizi’nin iki ayrı kıyısına da uzanır. Türkiye’nin en stratejik ve çabucak ivme kazanan şehirlerinden biridir. Tarım, sanayi ve turizm alanlarındaki potansiyeliyle, Ege ve Güney Marmara’nın lokomotif kenti olarak nitelendirilir. Ancak, bu hareketli şehir, ülkenin en karmaşık ve en aktif sismik bölgelerinden birinin tam ortasında konumlanmıştır. Bu bağlamda Balıkesir deprem riski, uzmanların sürekli altını çizdiği gibi, son derece ciddi ve çok boyutlu bir tehlikeyi işaret eder. Çoğu kişinin algısının tersine, deprem tehlikesi tek bir fay hattına indirgenemez. Şehir, adeta bir “fay kavşağı” hâlindedir; hem KAF’ın güney kolu hem de Ege Genişleme Rejimi’nin kesişme noktasında yer alır. 1953 Yenice-Gönen depremi, bu riskin yıkıcı potansiyelini tarihsel bir örnekle net bir şekilde gözler önüne serdi. Bu bağlamda, metin Balıkesir deprem riski konusunu bilimsel veriler, tarihsel depremler ve modern güçlendirme çözümleri perspektifinden ayrıntılı bir biçimde inceliyor.

Tektonik Konum: İki Dev Sistemin Kesişim Noktası

Balıkesir deprem riski iki ana tektonik yapıdan kaynaklanıyor. Şehir, bu iki yapının kesiştiği kritik bir noktada konumlanıyor. Bu durum, sismik tehlikeyi hem artırıyor hem de karmaşıklığını derinleştiriyor.

  1. Kuzey Anadolu Fayı (KAF) – Güney Kolu: Türkiye’nin başlıca sismik motoru KAF, Marmara Bölgesi’nde iki ana dala bölünür. Kuzey kol, İstanbul’u tehdit ederken, güney kol (KAF-G) doğrudan Balıkesir’in kuzeyinden geçer. Bu fay doğrultu atımlı bir yapıya sahiptir. Yani bloklar yan yana kayar. Güney kol, Gönen, Manyas ve Sarıköy üzerinden uzanır. Büyük bir deprem üretme kapasitesine sahiptir.
  2. Ege Genişleme Rejimi (Graben Sistemi): Balıkesir, aynı zamanda Ege Bölgesi’ni kuzey-güney ekseninde genişleten tektonik bir rejimin etkisi altındadır. Bu gerilme, “normal fay” olarak adlandırılan kırıkların oluşmasını tetikler. Bu faylar, yer kabuğu bloklarının ya alttan aşağıya çökerek graben, ya da yukarı doğru yükselerek horst hâline gelmesine yol açar.

Kısacası, Balıkesir deprem riski, yanal kayma (KAF-G) ile dikey çökme (Ege Graben) hareketlerinin kesiştiği bir konumda bulunmasından kaynaklanıyor. Bu iki ayrı stres tipi, bölgenin yer kabuğunu adeta parçalanmış ve gerilimle dolu bir hâle getirmiştir.

Deprem Haritaları Işığında Balıkesir Deprem Riski

Balıkesir’in deprem riski algısı, uzun bir sürede 1996 yapımı eski bir deprem haritasının gölgesinde yer aldı. Bu haritada yetkililer şehir merkezini ikinci dereceden bir deprem bölgesi olarak gösteriyordu. 1999 depremlerinin ardından bilimsel veriler hızla güncellendi. 1999 depremlerinin ardından bu haritanın temelini yeniden değerlendirdi. 2018 yılında AFAD, Türkiye Deprem Tehlike Haritası (TDTH) adlı güncel bir harita yayımladı. “Bölge” kavramını tamamen ortadan kaldırdı. Yeni harita, artık en yüksek yer ivmesi (PGA) değerini referans alıyor. Tehlikeyi, her bir parsel için noktasal bir hesaplama üzerinden ortaya koyuyor. En taze sismik harita, Balıkesir deprem riski tehlikesini daha keskin bir çerçeveye oturtuyor. Özellikle Gönen, Manyas, Edremit Körfezi ve merkezin bulunduğu bölge, kırmızı (en yüksek tehlike) ve turuncu (yüksek tehlike) tonlarıyla boyanmış risk kuşakları içinde yer alıyor. Bu bağlamda, “Balıkesir güvenlidir” düşüncesi bilimsel temelden tam anlamıyla çürütülmüştür.

Balıkesir Deprem Riski Kaynakları: Aktif Faylar

Balıkesir deprem riski tek bir faya indirgenmez. Şehir, farklı fay segmentleriyle örümcek ağı gibi sarılmıştır. MTA’nın (Maden Tetkik ve Arama) Diri Fay Haritası ise bu fayları net bir biçimde gözler önüne seriyor.

1. KAF’ın Güney Kolu (Yenice-Gönen, Sarıköy ve Manyas Fayları)

Balıkesir deprem riski tehlikesinin en önemli kaynağı, Biga Yarımadası’ndan Gönen, Manyas ve Mustafakemalpaşa’ya (Bursa sınırına) kadar uzanan fay koludur. Tarih boyunca bu kolun parçaları 7.0’ın üzerindeki şiddette depremler üretmiştir. Yanal kayma özelliği taşıyan bu faylar, sarsıntıları oldukça geniş bir alana yayar. 1953 ve 1964 yıllarındaki depremler, bu sistemin ne kadar etkin olduğunu açıkça ortaya koyar.

2. Edremit Körfezi Fay Zonu (Ege Tehdidi)

Ege kıyılarından gelen ikinci büyük tehdit, Edremit Körfezi’nde ortaya çıkıyor. Bu körfez, hâlâ aktif bir graben (çöküntü) bölgesi olarak varlığını sürdürüyor. Hem kuzey hem de güney kenarları, canlı normal faylarla çevrilidir. Özellikle körfezin kuzey sınırını uzun bir hat olarak izleyen Edremit Fayı, yaklaşık 7.0 büyüklüğünde bir deprem üretme potansiyeline sahiptir. Bu durum, Balıkesir deprem riski haritasında Ayvalık, Burhaniye, Gömeç ve Edremit ilçelerini doğrudan hedef konumuna yerleştiriyor. Bunun yanı sıra, fayın deniz içinde konumlanması, tsunami riskini de beraberinde getiriyor.

3. Balıkesir-Havran Fay Zonu (Merkeze Yakın Tehdit)

Şehrin merkezine daha yakın konumda uzanan yerel fay hatları da mevcut. Balıkesir-Havran-Biga fay zonu, şehir merkezi ve batı ilçeler için kritik bir deprem tehlikesi taşıyor. Bu faylar, Ege genişleme rejiminin kuzeydoğuya doğru yönelen kolları olarak tanımlanıyor. Oluşturabilecekleri sarsıntılar 6.0 ile 6.8 şiddetinde değişiklik gösterebiliyor. Ancak bu kırılma hatlarının kente yakınlığı, yıkıcı etkisini belirgin şekilde artırıyor.

4. Simav Fayı ve Güney Tehdidi

Balıkesir’in güney ve güneydoğu kesiminde yer alan Dursunbey, Bigadiç ve Sındırgı ilçeleri Simav Fayı’nın gölgesindedir. Çünkü bu fay da Ege Graben Sistemi’nin bir uzantısıdır. 2011 yılında örneğin Kütahya’nın Simav ilçesinde 5.9 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti. Bu deprem bölgenin ne kadar aktif olduğunu bir kez daha hatırlatmıştı. Sonuç itibarıyla, Balıkesir sismik açıdan dört bir yanından çevrelenmiş bir konumda bulunur.

Tarihin Acı Tanıklığı: Balıkesir’deki Yıkıcı Depremler

Tarihsel belgeler, Balıkesir deprem riski ciddiyetini açıkça ortaya koyuyor. Bölge, periyodik olarak yıkıcı depremlerle sarsılmış.

Balıkesir Deprem Riski: 1953 Yenice-Gönen Depremi (Mw 7.2): En Büyük Uyarı

Bu deprem, Balıkesir deprem riski için tarihteki en net uyarıdır. Nitekim, 18 Mart 1953’te, 7.2 (Mw) büyüklüğünde Yenice-Gönen depremi gerçekleşti. Deprem, KAF’ın güney kolundaki segmentlerin kırılması sonucu ortaya çıktı. Ayrıca, Gönen ve Çanakkale’nin Yenice ilçesinde büyük bir yıkıma yol açtı. Bu felakette binlerce bina yıkıldı, 250’den fazla kişi yaşamını yitirdi. Yüzey kırığı yaklaşık 70 km boyunca uzanıyordu. Hatta, bazı noktalarda fay hattı 3-4 metre yanal atım gösterdi. Bu sarsıntı, KAF güney kolunun 7.0 üzeri deprem üretme kapasitesini kesin bir şekilde kanıtladı. Bu deprem, aynı zamanda modern sismolojide başlatılan deprem çalışmalarının ilk örneklerinden birini de sunar.

Balıkesir Deprem Riski: 1944 Edremit Körfezi Depremi (Mw 6.8)

6 Ekim 1944 tarihinde Edremit Körfezi’nde 6.8 büyüklüğündeki sarsıntı meydana geldi. Bu olay, Edremit Fay Zonu’nun hâlâ faal olduğunu kanıtladı. Deprem, Ayvalık, Edremit ve Midilli’de büyük yıkıma yol açtı. Hatta, Körfez içinde küçük çaplı bir tsunamiye de neden oldu. Böylece bu olay, Balıkesir deprem riski için Ege kıyılarının da ne kadar tehlikeli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Balıkesir Deprem Riski: 1964 Manyas Depremi (Mw 7.0)

6 Ekim 1964’te, Manyas’ı 7.0 büyüklüğündeki deprem vurdu. Sarsıntı, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın (KAF) güney kolunda, Manyas Gölü’nün hemen güneyinde gerçekleşti. Olay, Manyas ve Bandırma’da geniş çaplı yıkıma sebep olurken 23 kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı. Jeologlar, bu depremi 1953 yılındaki sarsıntının gerilimlerini başka bir fay segmentine aktararak kırması olarak değerlendiriyor. Sonuç itibarıyla, Balıkesir’in deprem geçmişi, fayların uzun süre sessiz kalmadığını açıkça ortaya koyuyor.

Zemin Faktörü: Ovanın Büyütme ve Sıvılaşma Riski

Balıkesir deprem riski yalnızca fayların varlığıyla açıklanamaz. Zeminin yapısı da bu tehlikeyi artırıyor. Ne yazık ki, Balıkesir merkezi, Edremit Ovası ve Gönen Ovası alüvyal (ZD, ZE zemin sınıfı) zemine oturmuş durumda. Bu yumuşak tabakalar, deprem sarsıntısını güçlendirerek (Amplifikasyon) etkisini büyütüyor.

Balıkesir Deprem Riski: Zemin Büyütmesi (Amplifikasyon)

umuşak, gevşek alüvyon toprakları, deprem dalgalarını adeta bir hoparlör gibi katlanarak büyütür. Ana kayada 1 birim hissedilen sarsıntı, Balıkesir Ovası, Gönen Ovası veya Edremit Ovası gibi gevşek zeminlerde 5 ila 10 kat daha şiddetli hissedilebilir. Bu durum, dalganın genliğini (sallanma mesafesini) ve sarsıntı süresini tehlikeli bir şekilde artırır. Balıkesir deprem riski için asıl gizli tehlike budur. Nitekim 1953 Yenice-Gönen ve 1964 Manyas depremlerinde, fay hattına yakın olmanın yanı sıra, özellikle ova köylerindeki ve alüvyon zeminler üzerindeki yıkımın çok daha ağır olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca, Ege Denizi’nin güneyinde (Girit Yayı) veya KAF’ın kuzey kolunda (Marmara Denizi) meydana gelecek uzak bir deprem bile, Balıkesir’in bu zayıf zeminlerinde büyütülerek ciddi hasara yol açma potansiyeline sahiptir.

Balıkesir Deprem Riski: Zemin Sıvılaşması (Likifaksiyon)

Alüvyon ovaların ikinci büyük tehlikesi, yeraltı su seviyesinin yüksekliğiyle tetiklenen sıvılaşma olgusudur. Gediz havzası, suyun zemine derinlemesine nüfuz ettiği bir bölge olduğundan, bu risk özellikle belirgindir. Şiddetli bir sarsıntı anında, suyla doymuş gevşek kumlu toprak, taşıma kapasitesini aniden kaybeder. Neredeyse akışkan bir hâl alır. Sonuç olarak binalar ya zemine gömülür ya da yan yatar. 1999 Adapazarı felaketinin temel nedenlerinden biri de bu sıvılaşmaydı. Bu nedenle, Balıkesir deprem riski değerlendirmesinde sıvılaşma potansiyeli titizlikle incelenmelidir.

Tsunami Tehdidi: Marmara ve Ege Kıyıları Riskli

Balıkesir’in deprem tehlikesi gündeme geldiğinde, şehrin iki denizle çevrili olduğunu akılda tutmak gerekir.

  • Marmara Kıyısı (Bandırma, Erdek): KAF’ın (Kuzey Anadolu Fayı) kuzey kolunda İstanbul’u tehdit edebilecek bir deprem ya da Gemlik Fayı’nın kırılması, bu sahillerde tsunami riskini tetikleyebilir.
  • Ege Kıyısı (Ayvalık, Edremit, Akçay): Gerçek tsunami tehlikesinin merkezi konumundadır. Edremit Körfezi’ni oluşturan fay hattı, tipik bir normal fay özelliği taşır. Deniz tabanında dikey bir çöküş yaratır. Bu koşul, Körfez içinde bulunan Ayvalık, Burhaniye ve Akçay kıyılarını tsunami riskiyle karşı karşıya bırakır. 1944 depremi, bu sürecin daha küçük bir ölçekte nasıl işlediğini kanıtlamıştır.

Riskli Yapı Stoğu: Balıkesir Deprem Riski ve Binalar

Tehlikeli fayların, gevşek toprakla ve eskiyen, çürük binalarla iç içe girdiği yerde, Balıkesir deprem riski bir felaket sahnesine dönüşür.

1999 Öncesi Binalar ve Mühendislik Hataları

Balıkesir’in şehir dokusunda, birçoğu 1999 depreminden önce kurulmuş binalar vardır. Bu yapıların birçoğu mühendislik açılarından sıkça problem taşıyor:

  • Düşük Beton Kalitesi: Eski binalarda karşılaşılan C10-C15 gibi düşük sınıflara ait beton dayanımı, günümüzün çok daha yüksek standartlarının oldukça gerisindedir.
  • Korozyon: Balıkesir’in özellikle kıyı şeridinde hâkim nemli iklimi, binaların bodrum katlarındaki demir elemanların paslanmasına (korozyon) yol açıyor. Pas tutmuş bu demir, taşıma kapasitesini yitiriyor.
  • Tasarım Hataları: Zemin katı dükkan amaçlı inşa edilen yapıda “yumuşak kat” ve “kısa kolon” gibi hatalı uygulamalar, deprem anında beklenmedik göçmelere yol açar.

Yığma ve Kerpiç Binalar (Kırsal Risk)

Balıkesir deprem riski yalnızca şehir merkezine özgü bir durum değildir. Aksine kırsal alanlarda ve dağ yamacındaki eski mahallelerde hâlâ çok sayıda yığma ve kerpiç yapı vardır. Ne yazık ki bu binalar, yatay deprem yüklerine karşı son derece savunmasızdır. Nitekim 1953 ve 1964 depremlerinde ölümlerin büyük bir kısmı da tam da bu tip yapılarda gerçekleşmişti.

Çözüm Yolları: Balıkesir Deprem Riskine Karşı Atılacak Adımlar

Balıkesir deprem riski gerçeğiyle karşı karşıya kaldığımızda, panik yapmak yerine bilimsel çözümlere odaklanmalıyız. Vatandaşların binalarının güvenliğini titizlikle sorgulamaları gerekir.

1. Zemin Odaklı Kentsel Dönüşüm

Kentsel dönüşüm (yıkıp yeniden yapma), en kalıcı çözüm olarak öne çıkıyor. Ancak bu sürecin, zeminin gerçek koşullarını göz ardı etmemesi şarttır. Yetkililer, riskli bölgelerin (özellikle ovaların) imar planlarını yeniden gözden geçirmelidir. Sıvılaşma riski taşıyan ZE zeminlerine yüksek katlı yapılar inşa edilmemelidir. Şehir, daha dayanıklı yamaçlara doğru, titizlikle hazırlanmış bir kaydırma stratejisiyle yönlendirilmelidir. Ayrıca, aktif fay zonları (fay sakınım bantları) imara kapatılmalıdır.

2. Riskli Bina Belirleme Süreci

Ev sahiplerinin binalarının mevcut durumunu net bir şekilde öğrenebilmesi için “Riskli Bina Tespiti” yaptırması zorunludur. Bu aşamada, uzman mühendisler bina üzerinden karot örnekleri alarak beton kalitesini titizlikle değerlendirir. Donatı tespit cihazlarıyla ekipler, çelik donatıların konumunu ve durumunu da ayrıntılı biçimde inceler. Zemin etüdü yapılması (zeminin sınıfının belirlenmesi ve olası sıvılaşma riskinin tespit edilmesi açısından) hayati bir adımdır. Tüm bu incelemeler sonucunda, bina için kapsamlı bir deprem karnesi ortaya konur.

Neden Karbon Fiber? Balıkesir Zeminine Uygun Çözüm

Kentsel dönüşüm, genellikle yavaş ilerleyen ve yüksek maliyetli bir süreçtir. Ancak, deprem beklemez. Bu bağlamda, yapısal güçlendirme en hızlı ve etkili çözüm olarak ön plana çıkar. Geleneksel beton mantolama ise binanın ağırlığını artırır. Ağırlığı artan yapı, Balıkesir deprem riski taşıyan kırılgan alüvyon zemine ekstra bir yük bindirir. Sonuç olarak, bu durum sıvılaşma olasılığını daha da yükseltir.

Karbon fiber (CFRP) güçlendirme yöntemi, binaya ek ağırlık katmaz. Kullanılan malzeme son derece hafiftir. Uzman ekibimiz, kolon ve kirişleri karbon fiber kumaşlarla sararak yapının deprem dayanıklılığını belirgin bir ölçüde yükseltiyor. Uygulamanın hızı yüksek olduğu için üretim sürecinde ya da günlük yaşamda aksamaya neden olmaz. Üstelik karbon fiber paslanmaz. Bu özelliği sayesinde Balıkesir’in nemli Marmara ve Ege kıyılarındaki (Ayvalık, Edremit, Bandırma) yapılar için uzun vadeli bir çözüm sunar. Liman güçlendirme ve endüstriyel güçlendirme projelerinde korozyon riskini ise tamamen ortadan kaldırır.

Bireysel Hazırlık ve Afet Farkındalığı

Balıkesir deprem riski yönetimi, yalnızca binaların güçlendirilmesiyle sınırlı kalmaz; bireylerin de hazır bulunması aynı derecede kritik bir unsurdur. Her vatandaş, deprem anında ne yapması gerektiğini bilmekle yükümlüdür. AFAD’ın tavsiye ettiği “Çök-Kapan-Tutun” yöntemi, hayati bir öneme sahiptir. Her evde, su, gıda, temel ilk yardım malzemeleri ve bir fener içeren bir deprem çantası bulundurulması zorunludur. Ev içinde ağır eşyaları duvara sağlam bir şekilde sabitlemek, sarsıntı sırasında oluşan yaralanmaları büyük ölçüde engeller. Ayrıca, aile içinde bir afet planı hazırlanması da kaçınılmazdır.

Sonuç: Balıkesir Deprem Riski Yönetilebilir Bir Gerçektir

Değerlendirmeler, Balıkesir deprem riski yüksek ve somut bir gerçek olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Şehir, KAF’ın güney kolu ile Ege Graben sistemi arasındaki kesişim noktasındadır. Bölge, kırılgan bir zeminde yer alır. 1953 Yenice-Gönen ve 1964 Manyas felaketleri, bu gerçeği hafızalara kazımış en çarpıcı örnekleri oluşturur. Panik yerine, bilimsel veriler ışığında hareket etmek daha akıllı bir tutumu gösterir.Tehlikeyi kabul edip, gerekli önlemleri almak zorunludur. Vatandaşların binalarını uzmanlara inceletmesi şarttır. Riskli yapıları yetkililer ya karbon fiber gibi modern tekniklerle güçlendirmeli ya da acil kentsel dönüşüm projeleriyle yeniden inşa etmelidir. Balıkesir deprem riskine göğüs germek, toplumu hem dirençli hem de farkındalığı yüksek bir topluluk hâline getirmeyi zorunlu kılıyor.

Youtube videolarımızı izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Daha fazla bilgi almak ve bizimle iletişim kurmak için buraya tıklayabilirsiniz.

İlgili Makaleler