Deprem Test Raporu: Türkiye’deki Yasal Süreçler ve Teknik Uygulamalar
Deprem test raporu, Türkiye’de yapı güvenliğini değerlendiren en önemli teknik belgedir. Özellikle 1999 Marmara Depremi ve 2023 Kahramanmaraş Depremleri sonrasında bu raporlar büyük önem kazanıyor. Yapı sahipleri, mevcut bina stokunun dayanıklılığını artık daha sık araştırıyor. Bu rapor, hem hukuki bir yükümlülüğü karşılıyor hem de hayati bir güvenlik ihtiyacını gideriyor.
Deprem test raporu yalnızca teknik bir belge değil, aynı zamanda dönüşüm süreçlerini de başlatıyor. Mühendisler, yapıların deprem performansını bu raporla değerlendiriyor. Bu değerlendirme, farklı analiz teknikleriyle ve yerinde incelemelerle gerçekleşiyor. Raporun içeriği, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne uygun hazırlanıyor.
Yapı sahipleri, bu rapor sayesinde binalarının risk düzeyini net şekilde öğreniyor. Riskli kabul edilen yapılarda yasal süreç başlıyor. Belediyeler, bu yapıları tahliye edip yıkma kararı alabiliyor. Yetkililer, bu raporla birlikte kentsel dönüşüm sürecini başlatıyor.
Deprem Test Raporunun Hukuki Temeli
Türkiye’de deprem test raporu hazırlama zorunluluğu 6306 sayılı yasa ile ortaya çıkıyor. Bu yasa, halk arasında Kentsel Dönüşüm Yasası olarak biliniyor. Mevcut binaların riskli olup olmadığını belirlemek için bu kanun esas alınıyor. Bakanlık, yetkilendirdiği kuruluşlarla birlikte bu süreci yürütüyor.
İlgili yasa, binaların deprem güvenliğini resmi olarak değerlendirme yetkisini belirli kuruluşlara veriyor. Bu kuruluşlar, mühendislik şirketleri, yapı laboratuvarları veya belediyeler olabiliyor. Ayrıca üniversiteler de bu sürece dahil olabiliyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, deprem test raporu sürecini doğrudan denetleyerek yürütüyor. Ayrıca bu süreçte raporun onaylanması büyük önem taşıyor. Onaylı bir rapor, yasal olarak bağlayıcı kabul ediliyor.
Deprem test raporu süreci, yalnızca yıkım amacı taşımıyor. Bazı durumlarda bina sahipleri güçlendirme seçeneğini değerlendiriyor. Bu durumda teknik bir proje hazırlanıyor ve belediyeden onay alınıyor.
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği Kapsamındaki Zorunluluklar
TBDY-2018, deprem test raporu hazırlığında esas alınan en güncel yönetmeliktir. Yönetmelik 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giriyor. Ayrıca bu yönetmelik, eski yapılarla yeni yapıların aynı kurallar altında değerlendirilmesini sağlıyor.
Yönetmelik, performans analizinde kullanılacak teknik detayları açıklıyor. Bu detaylar arasında zemin sınıfları, ivme spektrumları ve yapı elemanı davranışları yer alıyor. Ayrıca mühendisler, bu yönetmelikteki kuralları kullanarak performans düzeyini hesaplıyor.
Özellikle “can güvenliği” ve “göçme öncesi” performans seviyeleri bu hesaplamalarda belirleyici oluyor. Yönetmelik ayrıca analiz yöntemlerinin doğrusal mı doğrusal olmayan mı olacağını da tanımlıyor.
İmar Kanunu Kapsamındaki Yetkiler
Deprem test raporu sadece özel mülkiyete dayalı süreçlerle sınırlı kalmıyor. Belediyeler, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 39. maddesi uyarınca harekete geçiyor. Eğer bir bina fiziksel olarak tehlike arz ediyorsa, belediyeler bu yapıyı tahliye ediyor.
Belediyeler, tehlikeli kabul edilen yapılar için yıkım kararı alabiliyor. Bu süreç, yapı sahibinin rızası olmadan da ilerleyebiliyor. Böylece kamu güvenliği tehlikeye atılmadan hızlı kararlar alınabiliyor.
Belediyeler bu yetkiyi genellikle deprem sonrası ağır hasar almış binalarda kullanıyor. Ancak yapı sahipleri, deprem olmadan önce de test yaptırarak önlem alabiliyor.
Riskli Yapı Tespiti ve Yıkım Süreci
Deprem test raporu sonucunda bir yapı “riskli” olarak değerlendiriliyorsa yıkım süreci başlıyor. Bakanlık, bu raporu onayladıktan sonra yapı sahibine 90 gün süre tanıyor. Bu süre içinde bina ya yıkılıyor ya da güçlendiriliyor.
Eğer malikler yıkım yapmazsa, belediye binayı mühürleyerek tüm hizmetleri kesiyor. Su, elektrik ve doğalgaz bağlantıları iptal ediliyor. Daha sonra belediye binayı kendisi yıkıyor.
Yıkım masrafları bina maliklerinden tahsil ediliyor. Böylece kamunun zarar görmesi önleniyor.
Deprem Test Raporu Hazırlama Aşamaları
Deprem test raporu hazırlığı, çok disiplinli bir mühendislik çalışması gerektiriyor. Amaç, mevcut yapının deprem karşısındaki zayıflıklarını tespit etmek oluyor.
Mühendisler, öncelikle yapının mevcut projelerini inceliyor. Eğer proje mevcut değilse, sahada rölöve alarak bina modelini yeniden oluşturuyor. Ayrıca bu süreçte kolon, kiriş ve kat planları belirginleşiyor.
Yapının yapım yılı, kullanım amacı ve taşıyıcı sistem özellikleri de kaydediliyor. Bu bilgiler, performans değerlendirmesinde büyük önem taşıyor.
Zemin Etütlerinin Önemi
Binanın inşa edildiği zemin, deprem davranışını doğrudan etkiliyor. Bu nedenle mühendisler, zemin özelliklerini ilk sırada değerlendiriyor.
Zemin etüdü yapılmamışsa ya da eskiyse yeni sondaj çalışmaları yapılıyor. Yer altı su seviyesi, zemin tabakası türü ve sınıfı belirleniyor.
TBDY-2018 yönetmeliğinde tanımlanan zemin parametreleri bu testlerle elde ediliyor. Elde edilen veriler, performans analizinde doğrudan kullanılıyor.
Malzeme Kalitesi ve Donatı Tespiti
Betonarme yapılarda kullanılan malzeme kalitesi büyük önem taşıyor. Bu nedenle mühendisler, kolon ve kirişlerdeki beton kalitesini yerinde ölçüyor.
Schmidt çekici ile betonun yüzey sertliği kontrol ediliyor. Bu yöntem hızlı bir tarama sağlıyor ancak laboratuvar doğruluğu sağlamıyor.
Daha kesin sonuçlar için karot numunesi alınıyor. Karotlar, laboratuvarda basınç testine giriyor ve beton sınıfı belirleniyor.
Donatı durumu da analiz ediliyor. Betonun yüzeyi açılarak donatı çapı, aralığı ve korozyon seviyesi kontrol ediliyor.
Hasarsız Donatı Tarama Yöntemleri
Mühendisler bazen yapıya zarar vermeden donatı yerlerini tespit etmek istiyor. Bu durumda radar ya da covermeter gibi cihazlar kullanılıyor.
Bu cihazlar beton içindeki demir miktarını belirliyor. Bu sayede yapının gerçek donatı yoğunluğu anlaşılıyor.
Donatı sayısı, projedeki hesaplamalarla karşılaştırılıyor. Uyuşmazlık varsa performans analizine yansıtılıyor.
Karot Alımı ve Laboratuvar Testleri
Deprem test raporu için en güvenilir veri, karot testlerinden elde ediliyor. Ayrıca betonarme elemanlardan alınan numuneler laboratuvara gönderiliyor.
Laboratuvar, her karotu silindir ya da küp formunda basınca tabi tutuyor. Elde edilen değerle betonun sınıfı netleşiyor.
Bu test, yapının gerçek taşıma kapasitesini anlamayı sağlıyor. Özellikle eski binalarda projedeki sınıftan düşük beton çıkabiliyor.
Karot alma işlemi sonrasında numune alınan yerler özel harçla onarılıyor. Ayrıca bu işlem uygun yapılırsa yapı bütünlüğü korunuyor.
Donatı Çekme Testi
Bazı durumlarda donatı çeliğinin dayanımı hakkında şüphe oluşuyor. Bu durumda çelik çubuklar çıkarılıp çekme testine giriyor.
Laboratuvar, çeliğin akma ve kopma dayanımlarını hesaplıyor. Bu veriler, hesaplamalarda doğrudan kullanılıyor.
Ancak bu test her zaman gerekmiyor. Genellikle özel durumlarda ya da güçlendirme projelerinde uygulanıyor.
3B Yapısal Modelleme ve Analiz Süreci
Tüm saha verileri toplandıktan sonra bilgisayar ortamında yapı modeli oluşturuluyor. SAP2000 veya ETABS gibi yazılımlar bu işlemde kullanılıyor.
Yapının üç boyutlu modeli, yerinde tespit edilen verilerle hazırlanıyor. Malzeme dayanımı, eleman boyutları ve donatı detayları bu modele giriliyor.
TBDY-2018, doğrusal olmayan analiz yöntemlerini teşvik ediyor. Bu nedenle mühendisler pushover analizi gibi yöntemler kullanıyor.
Bu analizler, yapının plastik deformasyon sınırlarını belirliyor. Böylece hangi elemanlar daha önce hasar görecek tahmin ediliyor.
Deprem etkisi spektrumlar aracılığıyla modele uygulanıyor. Kolon, kiriş ve perdelerin iç kuvvetleri hesaplanıyor.
Performans Seviyesi Belirleme
Analiz sonucunda her yapı elemanı için hasar seviyesi hesaplanıyor. Elemanlar “hafif hasar” ya da “göçme sınırı” gibi seviyelere ayrılıyor.
En zayıf kat ya da eleman performansı tüm yapıyı temsil ediyor. Eğer yapı can güvenliği kriterini karşılamıyorsa riskli sayılıyor.
Rapor bu bulguları teknik terimlerle özetliyor. Mühendis, analiz verileriyle binanın deprem karşısındaki davranışını tanımlıyor.
Deprem Test Raporunun Yazılması ve Sonuçlandırılması
Deprem test raporu, analizlerin ardından uzman mühendisler tarafından yazılıyor. Rapor, yapı hakkında elde edilen tüm bilgileri içeriyor.
Mühendisler, malzeme test sonuçlarını, modelleme detaylarını ve hesap çıktılarının özetini bu rapora ekliyor. Ayrıca saha gözlemleri de raporda yer buluyor.
Her yapı için özel bir değerlendirme yapılıyor. Rapor, TBDY-2018 yönetmeliğine göre hangi performans seviyesinin sağlandığını açıklıyor.
Örneğin, “5 katlı betonarme yapı, %5 olasılıkla aşılacak deprem etkisi altında göçme durumuna ulaşıyor” deniyor.
Bu ifade, yapının yetersiz olduğunu net biçimde ortaya koyuyor. Eğer bina can güvenliğini karşılamıyorsa raporda açık şekilde belirtiliyor.
Deprem Test Raporu İçin Güçlendirme Önerileri ve Alternatifler
Bazı durumlarda bina tamamen yıkılmak zorunda kalmıyor. Mühendisler, raporda güçlendirme ile yapının güvenli hale geleceğini belirtiyor.
Ayrıca bu durumda güçlendirme önerileri hazırlanıyor. Karbon fiber sargılar, mantolama, çelik çaprazlar gibi teknikler önerilebiliyor.
Güçlendirme önerisi, teknik bir proje ile destekleniyor. Uygulanabilirlik açısından belediye onayı da gerekiyor.
Güçlendirme mümkünse raporun sonunda öneriler bölümüne ekleniyor. Ancak genellikle ekonomik ömrü dolmuş binalarda yıkım tercih ediliyor.
Deprem Test Raporunun Ekleri ve Belgeleri
Deprem test raporu sadece yazılı açıklamalardan oluşmuyor. Ekinde laboratuvar raporları, zemin etüt belgeleri ve donatı test sonuçları da bulunuyor.
Ayrıca yapı rölövesi, yapısal model çıktıları ve analiz tabloları da yer alıyor. Bu belgeler raporun teknik geçerliliğini artırıyor.
Resmî kurumlar, bu belgeler olmadan raporu kabul etmiyor. Bu yüzden her belge eksiksiz olarak dosyaya ekleniyor.
Deprem Test Raporunun Kurumlara Sunulması
Deprem test raporu, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne elektronik ortamda sunuluyor. Ayrıca ilgili belediyeye de rapor gönderiliyor.
Rapor, kurumlar tarafından incelendikten sonra onay sürecine giriyor. Onaylanan rapor resmiyet kazanıyor.
Riskli yapı kararı çıktıysa yapı maliklerine bildirim yapılıyor. Bu bildirim sonrasında yasal süre işlemeye başlıyor.
Deprem Testi Hizmeti Veren Kuruluşlar
Türkiye’de deprem test raporu hizmetini farklı kuruluşlar sağlıyor. Ayrıca bu kuruluşlar arasında özel firmalar, üniversiteler ve belediyeler yer alıyor.
Özel mühendislik firmaları, Bakanlık lisansıyla faaliyet gösteriyor. Bu firmalar, teknik ekipman ve uzman mühendis kadrosuna sahip oluyor.
Üniversiteler, akademik bilgi birikimiyle değerlendirme yapıyor. Ayrıca bazı üniversiteler, test hizmetini bilimsel yöntemlerle sunuyor.
Belediyeler ise vatandaşlara destek olmak amacıyla tarama çalışmaları yapıyor. Özellikle büyükşehir belediyeleri bu alanda aktif oluyor.
Bakanlık Lisanslı Firmalar
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bazı firmalara resmi test yapma yetkisi veriyor. Bu firmalar, gerekli ekipman ve uzmanlığa sahip olmak zorunda.
Firmaların bünyesinde lisanslı mühendisler, donatı tarama cihazları ve laboratuvarlar bulunuyor. Ayrıca tüm testler belirli standartlara göre yapılıyor.
Bu firmalar tarafından hazırlanan raporlar yasal geçerlilik taşıyor. Raporlar belediye ve Bakanlık sistemine yüklenerek onaya sunuluyor.
Üniversite ve Akademik Kurumlar
Bazı üniversiteler, mühendislik fakülteleri üzerinden test raporu hazırlıyor. Bu kurumlar, bilimsel doğruluğu esas alıyor.
Üniversiteler genellikle bilgi amaçlı raporlar hazırlıyor. Ancak istenirse lisans alarak resmi rapor da hazırlayabiliyorlar.
Bu kurumların hazırladığı raporlar, halkta daha fazla güven uyandırıyor. Akademik kadro desteği, teknik yeterliliği pekiştiriyor.
Belediye Taramaları ve Hızlı İnceleme Hizmetleri
Büyükşehir belediyeleri, riskli yapıları belirlemek için tarama hizmeti veriyor. Bu hizmet, tam analiz yerine ön değerlendirme sağlıyor.
Ekipler bina dışından ve yerinden gözlem yapıyor. Bazı testler uygulanıyor ve yapı için risk puanı belirleniyor.
Bu hizmet, resmi rapor yerine geçmiyor. Ancak riskli yapılar için bina sakinlerini yönlendiriyor.
Deprem Test Raporu Hizmetlerinin Kapsamı ve Uygulama Alanları
Deprem test raporu hizmeti, genellikle yapının tüm özelliklerini kapsayan bir süreç olarak ilerliyor. Bu sürece ilk keşif ziyaretiyle başlanıyor.
Mühendisler, sahada ön gözlem yapıyor. Ardından karot alımı, donatı taraması ve zemin sondajı işlemlerine geçiliyor.
Bu testlerin ardından laboratuvar sonuçları toplanıyor. Tüm bu veriler bir araya getirilerek yapısal analiz modeli oluşturuluyor.
Mühendisler bu modele deprem yükleri uygulayarak yapının davranışını hesaplıyor. Sonuçlara göre binanın performansı belirleniyor.
Bazı firmalar, bu süreci anahtar teslim şekilde yürütüyor. Hem analiz hem de güçlendirme projelerini tek paket halinde sağlıyor.
Mühendislik firmaları, gerekli tüm belgeleri hazırlayıp ilgili kurumlara da başvuru yapabiliyor.
Deprem Test Raporu İçin Danışmanlık Şirketlerinin Hizmet Sınırları
Her firma tüm süreci üstlenmeyebiliyor. Bazı şirketler yalnızca raporu hazırlıyor. Uygulama ve güçlendirme kısmına karışmıyor.
Bu firmalar genellikle danışmanlık hizmeti sağlıyor. Raporu talep eden kişiler, sonrasında başka bir yüklenici ile çalışabiliyor.
Danışman firmalar, teknik doğruluğa odaklanıyor. Süreçte herhangi bir yüklenici sorumluluğu taşımıyorlar.
Deprem Test Raporu İçin Hizmetin Resmî Geçerliliği
Resmî geçerlilik, hizmeti sunan kuruluşun lisansına bağlı oluyor. Bakanlık lisansı bulunmayan firmaların hazırladığı raporlar yalnızca bilgi amaçlı kullanılıyor.
Bu raporlarla yasal işlem yapılamıyor. Özellikle dönüşüm süreci başlatmak için lisanslı bir firma tarafından hazırlanmış rapor gerekiyor.
Vatandaşlar, rapor talep ederken bu ayrımı dikkate almalı. Aksi takdirde işlem süreci resmî kurumlarca kabul edilmiyor.
Deprem Test Hizmetlerinin Maliyet Analizi
Deprem test raporu hizmetinin maliyeti birçok değişkene bağlı olarak değişiyor. Yapının büyüklüğü ve kat sayısı, temel etken oluyor.
Tek katlı küçük yapılar için maliyet düşük kalıyor. Ancak çok katlı apartmanlarda kapsamlı test ve analizler gerekiyor.
Bu durum, test süresini ve uzman iş gücünü artırıyor. Doğal olarak fiyatlar da yükseliyor.
Deprem Test Raporu İçin Karot Sayısı ve Analiz Karmaşıklığı
Yapının kat sayısı arttıkça her kattan karot alınması gerekiyor. Her bir karot, laboratuvar süreci ve onarım işlemleri içeriyor.
Ayrıca yapının eleman sayısı ve donatı yapısı da modele giriyor. Ayrıca bu da analiz karmaşıklığını artırıyor.
Modelleme ve analiz süresi uzadıkça, mühendislik maliyeti de artıyor. Raporun hazırlanması günler hatta haftalar sürebiliyor.
Deprem Test Raporu İçin 2024 Yılı Ortalama Fiyatları
2024 yılı itibariyle, ortalama bir apartman için tam kapsamlı bir testin maliyeti 100 bin TL’yi geçiyor.
Bazı kaynaklar, fiyat aralığının 20 bin TL ile 100 bin TL arasında olduğunu bildiriyor. Alt sınır daha az katlı yapılar için geçerli oluyor.
Üst sınır ise çok katlı ya da karmaşık yapılar için geçerli hale geliyor. Detaylı analiz gereken projeler bu gruba giriyor.
Deprem Test Raporu İçin Yapı Türü ve Test Yöntemi
Yığma binalarda daha basit testler yeterli olabiliyor. Bu durum maliyeti düşürüyor. Betonarme binalarda ise daha fazla veri gerekiyor.
Çelik yapılarda özel analiz yöntemleri uygulanıyor. Bu farklılıklar fiyatları etkiliyor.
Standart apartmanlarda oluşan fiyat aralıkları, sektörde genel geçer kabul görüyor.
Deprem Test Raporu İçin Devlet Destekleri ve Teşvikler
Kentsel dönüşüm kapsamında alınan risk raporlarında devlet teşviki bulunuyor. Malikler, rapor ücretinin bir kısmını geri alabiliyor.
Ayrıca kira yardımı, düşük faizli kredi ve harç muafiyeti gibi avantajlar da sağlanıyor.
Bazı belediyeler, tarama testlerini ücretsiz olarak yapıyor. Özellikle eski yapılarda bu tür kampanyalar öne çıkıyor.
Deprem Test Raporu İçin Doğru Firma Seçimi
Uzmanlar, firma seçimi konusunda dikkatli olunmasını öneriyor. Referanslar, lisans durumu ve mühendis kadrosu incelenmeli.
Yetersiz test yapan ya da gerçeği yansıtmayan firmalar güvenlik açısından büyük risk oluşturuyor.
Bu nedenle teklif alırken birkaç firmadan görüş almak öneriliyor. Güvenilir kuruluşlarla çalışmak, süreci sorunsuz ilerletiyor.
Deprem Test Seviyeleri: Hızlı, Orta ve Kapsamlı Analiz Yöntemleri
Deprem test raporu hizmetinde farklı inceleme seviyeleri bulunuyor. Bu seviyeler, bina türüne ve ihtiyaca göre değişiyor.
Genellikle üç ana test seviyesi uygulanıyor: hızlı tarama, orta düzey inceleme ve kapsamlı analiz. Her seviye farklı veri hassasiyetine sahip oluyor.
Seviye 1 – Hızlı Tarama Yöntemleri
Hızlı tarama, çok sayıda yapıyı kısa sürede değerlendirme amacı taşıyor. Mühendisler, binanın temel özelliklerini gözlemliyor.
Bina yaşı, kat sayısı, zemin kat kullanım durumu ve taşıyıcı sistem bilgileri toplanıyor. Ayrıca gözleme dayalı bir risk puanı hesaplanıyor.
Bu yöntem Avrupa’da EMS-98 ve Amerika’da FEMA RVS protokollerine benziyor. Türkiye’de de benzer formlar geliştiriliyor.
Bazı durumlarda bina sakinleri bile bu formu kendileri doldurabiliyor. Sade sorularla yapı durumu hızlıca değerlendiriliyor.
Ancak bu yöntemin doğruluk oranı sınırlı kalıyor. Tahminler yaklaşık değerler içeriyor.
Uzmanlar, bu yöntemin %50 civarında doğruluk sağladığını belirtiyor. Bu nedenle kesin kararlar için kullanılmıyor.
Yine de ön eleme amacıyla fayda sağlıyor. Riskli yapıların tespiti için ilk adımı oluşturuyor.
Seviye 2 – Orta Düzey İnceleme
Bu yöntem, hızlı taramaya göre daha detaylı testleri içeriyor. Mühendisler yerinde inceleme yapıyor.
Saha ekibi, bazı kolonlarda sıva kazıyarak donatıyı gözlemliyor. Ayrıca birkaç noktada Schmidt çekici ile beton sertliği ölçülüyor.
Yumuşak kat, kısa kolon gibi yapısal düzensizlikler kaydediliyor. Zemin sınıfı, AFAD veya belediye verilerinden alınıyor.
Orta seviye test, hızlı taramanın mühendislik ile güçlendirilmiş versiyonu oluyor. Daha doğru bir değerlendirme sağlanıyor.
Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hızlı tarama modeli buna dayanıyor. Elde edilen veriler algoritmaya girilerek risk oranı hesaplanıyor.
Yapılar, “acil riskli”, “öncelikli riskli”, “orta riskli” gibi kategorilere ayrılıyor. Ayrıca bu sınıflandırma, dönüşüm planlamasına yön veriyor.
Bu seviyede karot alınmıyor. Bu da yapıya zarar verilmeden test yapılmasını sağlıyor.
Seviye 3 – Kapsamlı Yapısal Performans Analizi
En detaylı test yöntemi bu seviyede yer alıyor. Mühendisler, binanın tüm fiziksel özelliklerini veri olarak topluyor.
Karot numunesi alınıyor, donatı testleri yapılıyor, zemin etüt raporu hazırlanıyor. Ardından 3 boyutlu modelleme süreci başlıyor.
TBDY-2018 yönetmeliğine göre yapının doğrusal olmayan davranışı hesaplanıyor. Pushover analizi gibi gelişmiş yöntemler uygulanıyor.
Bu testler, yapının deprem altındaki tüm davranışlarını ortaya koyuyor. Ayrıca nihai risk değerlendirmesi bu aşamada yapılıyor.
Bu seviyede yapılan testler, resmî riskli yapı raporlarına dayanak oluşturuyor. Kentsel dönüşüm kararı ancak bu raporla alınıyor.
Hangi Durumda Hangi Test Seçilmeli?
Belediyeler geniş ölçekli tarama yaparken genellikle Seviye 1 yöntemini kullanıyor. Bu yöntem, binlerce yapının ön analizini sağlıyor.
Bireysel bina sahipleri ise genellikle Seviye 2’yi tercih ediyor. Bu test, daha düşük maliyetli ve yeterli bilgi veriyor.
Ancak yapıda ciddi çatlaklar varsa veya dönüşüm düşünülüyorsa, Seviye 3 tercih ediliyor. Kapsamlı analiz, belirsizlikleri ortadan kaldırıyor.
Uzmanlar, hızlı testlerin kesin sonuç vermediğini sıkça vurguluyor. Ayrıca kapsamlı analiz, resmî kararlar için zorunlu hale geliyor.
İBB gibi bazı belediyeler, kiracılara bile test talep hakkı tanıyor. Bu durum, halk güvenliğine verilen önemin göstergesi oluyor.
Kentsel Dönüşüm Sürecinde Deprem Test Raporunun Rolü
Deprem test raporu, kentsel dönüşüm süreçlerinin temel dayanağını oluşturuyor. Rapor olmadan yapı yıkımı yasal olarak başlatılamıyor.
6306 sayılı Kanun, dönüşüm sürecinin başlaması için “riskli yapı” kararını zorunlu kılıyor. Bu karar, yalnızca lisanslı firmaların hazırladığı raporla alınıyor.
Kat maliklerinden biri bile başvursa, süreç başlatılıyor. Rapor onaylandıktan sonra tüm maliklere yasal bildirim gönderiliyor.
Malikler anlaşma sağlayamazsa, kanun açık artırma gibi çözümler öngörüyor. Üçte iki çoğunlukla dönüşüm kararı alınıyor.
Raporda belirtilen zemin verileri ve taşıyıcı sistem eksiklikleri, yeni projenin tasarımında rehber oluyor.
Teşvikler ve Yasal Destekler
Deprem test raporu, yalnızca teknik değerlendirme sağlamıyor. Aynı zamanda dönüşüm sürecine finansal desteklerin kapısını açıyor.
Riskli yapı kararı alınan binalarda devlet, kira yardımı ve faiz desteği sağlıyor. Bu yardımlar, dönüşüm sürecinin hızlanmasına katkı veriyor.
Örneğin, İstanbul’da hak sahipleri aylık 1500 ile 3500 TL arasında kira yardımı alabiliyor. Ayrıca, tapu ve ruhsat işlemlerinden alınan harçlar da kaldırılıyor.
Bazı durumlarda, devlet düşük faizli kredi olanakları da tanıyor. Bu destekler, yapının yeniden inşasını kolaylaştırıyor.
Deprem test raporu bu teşviklerden yararlanmanın ön şartını oluşturuyor. Riskli yapı ilanı olmadan bu desteklere erişilemiyor.
Güçlendirme Seçeneği ve Mevzuat Uyumu
Dönüşüm denince ilk akla gelen yıkım olsa da, kanun güçlendirme seçeneğini de tanıyor. Tüm malikler anlaşırsa bina güçlendiriliyor.
Güçlendirme projesi, uzman mühendislerce hazırlanıyor. Belediye onayından geçtikten sonra uygulama süreci başlıyor.
Ancak binanın güçlendirme sonrası güvenli hale geldiği ispatlanmak zorunda. Bu nedenle işlem sonunda yeni bir analiz yapılıyor.
Eğer bina güçlendirme ile yeterli güvenliği sağlıyorsa, yeni bir riskli yapı raporu gerekmiyor. Bu durum, tarihi ya da yeni sayılabilecek binalarda sık tercih ediliyor.
Dönüşüm Planlaması ve Master Projeler
Belediyeler, kent planlamasını deprem test raporu sonuçlarına göre yapıyor. Her bölgedeki yapı stoğu taranarak risk haritaları oluşturuluyor.
Örneğin İstanbul, mahalle bazlı dönüşüm planlarını test sonuçlarına dayandırıyor. Hangi binanın acil dönüşmesi gerektiğini bu veriler belirliyor.
AFAD koordinasyonundaki İl Risk Azaltma Planları (İRAP) da test verilerine dayanıyor. Ayrıca her il, kendi sınırları içindeki riskli yapı stoğunu belirlemek zorunda.
Riskli Yapı Raporuna İtiraz Hakkı
Malikler, riskli yapı kararına 15 gün içinde itiraz edebiliyor. Bakanlık, bu durumda ikinci bir teknik rapor düzenletiyor.
Eğer ikinci rapor yapının güvenli olduğunu belirtiyorsa, ilk karar iptal ediliyor. Aksi durumda dönüşüm süreci devam ediyor.
Bu itiraz hakkı, objektiflik ve adalet açısından büyük önem taşıyor. Ancak uygulamada çok nadiren kararlar değişiyor.
Bina Envanteri Taramaları ve Bilimsel Araştırmalar
Deprem test raporu yalnızca bireysel yapılar için hazırlanmıyor. Ayrıca belediyeler ve akademik kurumlar da geniş ölçekli taramalar yapıyor.
Bu çalışmalar, şehirlerin risk durumunu haritalamak ve önlem planları hazırlamak için yürütülüyor.
İstanbul Örneği: Kapsamlı Envanter Taraması
İstanbul, Türkiye’nin en büyük yapı stoğuna sahip ili olarak dikkat çekiyor. 1999’dan sonra büyük bir envanter taraması başlatılıyor.
2008 yılında İBB tarafından yapılan çalışmada 1,2 milyon bina taranıyor. Ayrıca bu binaların yaşı, yapım türü ve kullanım amacı kayıt altına alınıyor.
Elde edilen verilerle “Olası Deprem Kayıp Tahminleri” projesi yürütülüyor. Bu çalışma, binlerce yapının hasar görebileceğini ortaya koyuyor.
2023 Sonrası İstanbul Uygulamaları
İBB, 2000 yılı öncesi yapılara odaklanan yeni bir tarama süreci başlatıyor. Vatandaş başvurusu ile ilerleyen bu model, 2023’e kadar on binlerce bina için kullanılıyor.
Ancak birçok bina sahibi, binasının riskli çıkmasından endişe ettiği için başvuru yapmıyor. Ayrıca bu durum, halk bilinç düzeyinin artırılması gerektiğini gösteriyor.
İncelenen binaların yaklaşık %20-30’u ciddi risk taşıyor. Bu oran, kentsel dönüşüm planlarında önceliklendirme yapılmasını sağlıyor.
İzmir Örneği: Deprem Sonrası Hızlı Müdahale
Yetkililer, 2020 İzmir Depremi sonrasında Bayraklı ve Bornova ilçelerinde yaklaşık 100 bin binayı tarıyor.
İnceleme ekipleri, bu tarama sırasında yaklaşık 4 bin binayı yüksek riskli olarak belirliyor. Bu veriler, İzmir Deprem Master Planı’nın temelini oluşturuyor.
Her bina için dijital kimlik kartı oluşturuluyor. Yapının ruhsat yılı, zemin durumu ve yapısal özellikleri bu karta kaydediliyor.
Belediye, bu bilgiler doğrultusunda vatandaşlara risk durumunu bildiriyor. Böylece bilimsel veri, doğrudan uygulamaya dönüşüyor.
Diğer Şehirlerdeki Taramalar
Eskişehir, Ankara, Antalya gibi şehirlerde de benzer çalışmalar yürütülüyor. Üniversiteler ve belediyeler iş birliği içinde hareket ediyor.
AFAD’ın yönlendirmesiyle İl Risk Azaltma Planları, her ilin 5 yıllık tarama planını içeriyor. Ancak uygulamada bazı iller yeterince ilerleyemiyor.
Uzmanlar, “Türkiye hâlâ riskli yapı stokunu tam bilmiyor” diyerek uyarıyor. Ayrıca bu açık, bilimsel çalışmalarla kapanmaya çalışılıyor.
Akademik Araştırmalar ve Yeni Değerlendirme Yöntemleri
Deprem test raporu alanında akademik çevreler yoğun araştırmalar yapıyor. Bu çalışmalar, bina güvenliğini artırmayı hedefliyor.
Araştırmalarda hızlı tarama yöntemlerinin doğruluğu analiz ediliyor. Bazı projelerde, mevcut yöntemlerin eksikleri belirleniyor.
Örneğin, “Kentsel Deprem Süzgeç Modeli” adlı çalışma sekiz başlıkta şehir güvenliğini puanlıyor. Bu başlıkların temelinde bina envanteri bulunuyor.
Bu tür modeller, karar vericilere veri temelli strateji sunuyor. Belediyeler ve kamu kurumları bu verileri planlamada kullanıyor.
Yapay Zeka ile Deprem Değerlendirmesi
ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi, yapay sinir ağlarıyla tahmin modeli geliştiriyor. Ayrıca bu model, bina verilerini kullanarak hasar seviyesi öngörüyor.
Yapının yaşı, zemin tipi ve kat sayısı gibi bilgiler sisteme giriliyor. Sistem, olası depremdeki hasar düzeyini tahmin ediyor.
Bu model, büyük veri kümeleriyle eğitiliyor. Zamanla daha doğru tahminler sunması bekleniyor.
Bu yaklaşım, sahada detaylı test yapmadan genel bir risk öngörüsü sunabiliyor.
Yönetmeliklerin Performansa Etkisi
Bazı çalışmalar, farklı deprem yönetmeliklerinin yapı performansına etkisini inceliyor. 2007 ile 2018 yönetmelikleri arasında ciddi farklar bulunuyor.
2018 yönetmeliği, daha yüksek deprem etkisi öngörüyor. Bu da birçok eski yapının artık yetersiz kabul edilmesine yol açıyor.
Bu fark, yapı güvenliğinde yıllar içinde ne kadar büyük açık oluştuğunu gösteriyor.
Ulusal Bina Envanteri Projesi
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, her binaya dijital kimlik numarası vermek için “Bina Kimlik Sistemi” projesini başlatıyor.
Bu sistemde her yapının fiziksel özellikleri dijital olarak kayıt altına alınıyor. Coğrafi Bilgi Sistemleri altyapısı kullanılıyor.
2017 tarihli bir yüksek lisans tezinde bu sistemin teknik temelleri ortaya konuyor.
Bu projeyle tüm Türkiye’nin bina verisi tek merkezde toplanıyor.
Sonuç: Deprem Test Raporunun Kritik Rolü
Deprem test raporu, yapı güvenliği konusunda en güçlü teknik dayanak oluyor. Türkiye, her yıl binlerce rapor hazırlıyor.
Bu raporlar sayesinde riskli binalar yıkılıyor veya güçlendiriliyor. Güvenli yapılaşma için bu süreçler hayati önem taşıyor.
Deprem test raporu, bireyleri koruduğu gibi toplumu da güvence altına alıyor. Bu nedenle, her yapının durumunu belgeleyen rapor büyük bir gereklilik haline geliyor.
Uzmanlar, test yapılmadan yapı güvenliğinin anlaşılamayacağını vurguluyor. Özellikle eski yapıların rapor alması büyük önem taşıyor.
Bireyler, mülk alırken bu raporu talep ederek güvenli kararlar veriyor. Sigorta şirketleri de bu raporu referans alarak risk primi belirliyor.
Kısacası deprem test raporu, güvenli yaşamın, planlı dönüşümün ve bilimsel şehirleşmenin temeli oluyor.