Türkiye, jeolojik konumu itibarıyla dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya sistemi üzerinde yer almaktadır. Bu coğrafi gerçeklik, ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar hemen her bölgesini farklı seviyelerde sismik tehlike ile karşı karşıya bırakmaktadır. İç Anadolu Bölgesi’nin güneyinde yer alan Karaman, stratejik konumu ve tarihi zenginlikleriyle bilinir. Tarihi zenginlikleriyle bilinen Karaman, uzun yıllar boyunca Türkiye’nin “deprem riski en düşük” illerinden biri olarak kabul edilmiştir. 1996 tarihli eski deprem haritasında 5. derece (en düşük risk) bölgede gösterilen şehir, bu durum, halk arasında ‘burada deprem olmaz’ algısının yerleşmesine neden olmuştur. Ancak gelişen sismoloji teknolojileri ve güncellenen fay haritaları, bu algının değişmesi gerektiğini bilimsel verilerle ortaya koymaktadır. Karaman’ın deprem riski, 2018 yılında yayınlanan “Türkiye Deprem Tehlike Haritası” ile yeniden tanımlanarak risk seviyesi artırılmıştır. Yerbilimciler şehri potansiyel bir tehdit altında tuttuğunu vurgulamaktadır.
Deprem, engellenmesi mümkün olmayan bir doğa olayıdır. Ancak afete dönüşmesi alınan önlemlerle engellenebilir. Karaman doğrudan büyük bir fay hattı üzerinde yer almasa da; Ecemiş ve Tuz Gölü Fay Zonları gibi devasa kırık sistemlerinin etki alanındadır. Ayrıca Konya-Karaman ovasındaki alüvyon zeminler, uzak odaklı depremlerin şiddetini büyüterek (zemin büyütmesi) hissettirme potansiyeline sahiptir. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin Karaman’da hissedilmesi, bu sismik bağlantısallığın en somut kanıtıdır. Bilim insanları “suskun” fayların enerji biriktirdiğini belirtmektedir. Risk analizi; sadece faya olan mesafeyi değil, zemin sıvılaşmasını da kapsayan bütüncül bir yaklaşım gerektirir.
Karaman’ın Tektonik Konumu ve Etkileyen Faylar
Tektonik olarak Anadolu Bloğu’nun iç kesimlerinde, görece stabil bir alanda yer alan Karaman; aktif ve potansiyel yıkıcı faylarla çevrilidir. Şehrin deprem tehlikesini belirleyen en önemli unsur, doğusunda yer alan Ecemiş Fay Zonu’dur. Mersin’den başlayıp Kayseri’ye kadar uzanan bu sol yanal doğrultu atımlı fay, Orta Anadolu’nun en belirgin ve kritik tektonik yapılarından biridir. Karaman il merkezi bu faya yaklaşık 60-70 kilometre mesafededir. Ecemiş Fayı üzerinde meydana gelebilecek 6.5 ve üzeri büyüklükteki bir deprem, Karaman’da hissedilir sarsıntılara yol açabilir.
Batı ve kuzeybatı yönünde Tuz Gölü Fay Zonu yer alır. Ankara’dan başlayıp Niğde ve Bor’a kadar uzanır. Bu devasa fay sistemi aktif olduğunu kanıtlamıştır. Tuz Gölü Fayı’nın güney segmentleri batı ilçelerini tehdit ederken, Karaman il sınırları içerisinde de (Ayrancı ve Kazımkarabekir civarı) yerel faylar bulunmaktadır. Ayrancı ve Kazımkarabekir civarındaki bu faylar, MTA’nın Diri Fay Haritası’nda yer almaktadır. Karaman’ın deprem riski, çevresel ve yerel fayların üreteceği ivme değerlerine göre hesaplanmaktadır. Uzmanlar fayların kayma hızlarının düşük olduğunu belirtirler. Ancak bu durum riski sıfırlamaz.
Tarihsel Depremler ve Bölgesel Sismisite
Tarihsel kayıtlara bakıldığında, Karaman şehir merkezinin doğrudan merkez üssü olduğu büyük bir deprem kaydı bulunmamaktadır. Bu durum “deprem olmaz” algısının temel dayanağıdır. Ancak Karaman tarih boyunca çevre illerdeki depremlerden etkilenmiştir. Örneğin 1900 öncesi dönemde Konya, Niğde ve Kayseri merkezli sarsıntılar Karaman Ovası’nda da hissedilmiştir. Aletsel dönemde bölgeye en yakın sismik olaylar; 2000 Bolvadin ve 2020 Niğde-Bor depremleridir.
Özellikle 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş merkezli depremler, Karaman’da da güçlü şekilde hissedilmiştir. Güçlü bir şekilde hissedilen bu depremler, halk arasında paniğe neden olmuştur. Bazı binalarda çatlaklar oluşmuştur. Bu olay; deprem merkez üssünün uzak olmasına rağmen, zemin koşullarına bağlı olarak etkinin geniş bir alana yayılabileceğini göstermiştir. Bölgedeki mikro deprem aktiviteleri sürekli izlenmektedir. Bu küçük sarsıntılar fayların canlılığını kanıtlar niteliktedir. Risk değerlendirmesinde tarihsel sessizlik; “tehlike yok” şeklinde değil, “enerji birikimi devam ediyor” şeklinde yorumlanmalıdır.
Karaman Deprem Riski: Zemin Yapısı ve Karaman Ovası
Depremin yıkıcılığını belirleyen en kritik faktör, binanın üzerine oturduğu zemindir. Geniş ve düz bir ova üzerine kurulu olan Karaman şehir merkezi, jeolojik olarak “alüvyon” çökellerden oluşur. Alüvyon zeminler kum, kil, çakıl ve silt karışımından meydana gelir. Genellikle gevşek bir yapıya sahiptir. Bu tür zeminlerin en büyük dezavantajı, deprem dalgalarını sönümlemek yerine genliğini büyütme (amplifikasyon) özelliğidir. Kayalık zeminlere kıyasla, Karaman Ovası’ndaki alüvyon zeminlerde sarsıntı iki-üç kat daha şiddetli hissedilebilir.
Ayrıca Karaman Ovası’nda yeraltı su seviyesinin yüksek olduğu bölgelerde “sıvılaşma” riski bulunmaktadır. Deprem sarsıntısı sırasında suya doygun kumlu ve siltli zeminler, taşıma gücünü kaybederek sıvı gibi davranır. Bu durumda binalar zemine batabilir, yan yatabilir veya temelleri hasar görebilir. Şehrin kuzey kesimleri ve tarım arazilerine yakın bölgeler risklidir. Risk analizlerinde, parsel bazlı detaylı zemin etütlerinin yapılması hayati önem taşır. Sıvılaşma riski olan bölgelerde zemin iyileştirme yöntemlerinin uygulanması önemlidir. Şehrin güneyindeki yamaçlar ve kayalık zeminler, yapılaşma açısından daha güvenli alanlar olarak kabul edilir.
Karaman Deprem Riski: Yapı Stoğu ve Kentsel Dönüşüm İhtiyacı
Karaman’ın deprem güvenliğini tehdit eden unsurlardan biri de mevcut yapı stoğunun durumudur. Şehirde; 1999 öncesi yönetmeliklere göre yapılmış, mühendislik hizmeti almamış veya malzeme kalitesi düşük çok sayıda bina bulunmaktadır. Özellikle hazır beton kullanımının henüz yaygınlaşmadığı dönemlerde inşa edilen ve ‘kooperatif evleri’ olarak bilinen yapılar ciddi risk taşımaktadır. Elle dökülen betonun dayanımı düşüktür. Kullanılan demirler nervürsüzdür. Bu durum beton ile demirin kenetlenmesini zayıflatır.
Kentsel dönüşüm, Karaman’ın deprem riskini azaltmak için atılacak en önemli adımdır. Müdürlük ve Belediye, riskli yapıların tespiti ve yenilenmesini yürütüyor. Yeni beton ve demir standartlarıyla sıkı denetim güvenliği artırıyor. Dönüşüm çalışmaları sadece bina bazlı değil; ada bazlı ve bölgesel planlamalarla yürütülmelidir. Riskle mücadele kapsamında vatandaşlar da sürece katılarak; binalarının performans analizini yaptırmalı ve riskli yapıları tahliye etmelidir.
Karaman Deprem Riski: İlçe Bazlı Risk Değerlendirmesi
Karaman’ın ilçeleri; fay hatlarına olan mesafeleri, zemin yapıları ve topografik özellikleri nedeniyle farklı risk profillerine sahiptir.
- Karaman Merkez: Nüfusun en yoğun olduğu merkez ilçe risklidir. Alüvyon zemin üzerindeki yapılaşma ve zemin büyütmesi riski nedeniyle bölgede dikkatli olunması gerekmektedir. Eski yapı stoğu ve yüksek katlı binaların varlığı, sismik riski artırmaktadır.
- Ayrancı: İlçenin kuzeyinden geçen fay zonları ve alüvyon zemin yapısı, Ayrancı’yı sismik açıdan hassas kılmaktadır. Ayrıca bölgedeki obruk oluşumları, zemin stabilitesi açısından ek bir risk faktörüdür.
- Ermenek: Toros Dağları’nın sarp yamaçlarında kuruludur. Ermenek, zemin açısından sağlam bir yapıya sahip olsa da; dik yamaçlar deprem anında heyelan ve kaya düşmesi riskini beraberinde getirir. Ayrıca ilçe güneydeki aktif faylara daha yakındır.
- Başyayla ve Sarıveliler: Bu ilçeler de dağlık ve kayalık zemin üzerindedir. Zemin büyütmesi riski düşüktür. Ancak topografik zorluklar ve heyelan riski dikkate alınmalıdır.
- Kazımkarabekir: Konya ovasına yakınlığı ve düz zemin yapısı, zemin kaynaklı riskleri ön plana çıkarmaktadır. Yerel faylara yakınlığı da izlenmelidir.
İkincil Afetler: Obruk ve Heyelan Tehlikesi
Karaman ve çevresinde; deprem riskinin yanı sıra jeolojik kökenli diğer afet riskleri de mevcuttur. Bunların başında “obruk” oluşumları gelir. Özellikle Karapınar sınırı ve Ayrancı civarında, yeraltı sularının çekilmesiyle obruklar meydana gelmektedir. Olası bir deprem sarsıntısı, yeraltı boşluklarının tavanını çökertip yeni obrukların oluşumunu tetikleyebilir. Bu durum; tarım arazilerini, yolları ve yerleşim yerlerini tehdit etmektedir.
Ermenek, Başyayla ve Sarıveliler gibi dağlık ilçelerde “heyelan ve kaya düşmesi” riski yüksektir. Şiddetli bir deprem, dengesi bozulmuş kaya bloklarını ve toprak kütlelerini harekete geçirir. Bu durum, yolların kapanmasını ve yerleşim yerlerinin zarar görmesini tetikler. Risk planlamasında; bina yıkımlarının yanı sıra, bu tür ikincil jeolojik afetler de senaryolara dahil edilmelidir.
AFAD ve Acil Durum Yönetimi
Karaman İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD), şehri depreme hazırlamak amacıyla çalışmalar yürütmektedir. Bu kapsamda, İRAP çerçevesinde yürütülen çalışmalarda; öncelikle toplanma alanları, barınma merkezleri ve lojistik depolar belirlenmiştir. Bununla birlikte, AFAD; kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile koordineli bir şekilde düzenli tatbikatlar düzenler ve böylece hazırlık seviyesini sürekli test eder.
Diğer taraftan, toplumsal bilinçlenme afet yönetiminin tartışmasız en önemli ayağıdır. Bu amaçla, okullar ve iş yerlerinde verilen deprem eğitimleri, vatandaşların doğru davranış biçimlerini öğrenmesini sağlar. Ayrıca, her hanenin deprem çantası hazırlaması, eşyalarını sabitlemesi ve aile afet planı yapması önemle teşvik edilmektedir. Zira, sismik risk karşısında bilinçli bir toplum, can kaybını azaltan en önemli faktördür. Ek olarak, Karaman, konumu itibarıyla çevre illerdeki afetlerde de lojistik destek merkezi olma potansiyeline sahiptir.
Karaman Deprem Riski: Mühendislik Çözümleri ve Yapı Denetimi
Güvenli yapılaşmanın temeli, hiç şüphesiz tavizsiz uygulanan bir yapı denetim sistemidir. Bu kapsamda, Karaman’da inşa edilen her bina; zemin etüdünden iskan aşamasına kadar titizlikle denetlenmektedir. Özellikle zemin etütlerinde; alüvyon yapı ve sıvılaşma potansiyelilaboratuvar testleriyle kesin olarak belirlenir. Mühendisler, elde edilen bu veriler ışığında statik projeleri hazırlayarak uygun temel sistemini seçer. Örneğin, alüvyon zeminlerde genellikle radye (bütün) temel veya kazıklı temel sistemleri tercih edilmektedir.
Bunun yanı sıra, C30 ve üzeri beton kullanımı, nervürlü demir zorunluluğu ve perde beton uygulamaları yapı güvenliğini ciddi oranda artırır. Zira, perde betonlar, binanın yatay yüklere karşı direncini artıran en önemli elemanlardır. Unutulmamalıdır ki, deprem riskiyle mücadelede mühendislik uygulamaları asla hata kabul etmez. Dolayısıyla, kaçak yapılarla mücadele ve imar barışı kapsamındaki binaların denetimi, yerel yönetimlerin öncelikli görevi olmalıdır.
Karaman Deprem Riski: Üniversite İşbirliği ve Bilimsel Araştırmalar
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, bölgedeki jeolojik ve sismolojik araştırmalar için tartışmasız önemli bir merkezdir. Bu bağlamda, üniversitenin ilgili bölümleri; yerel zemin koşulları, aktif faylar ve obruk riskleri üzerine kapsamlı akademik çalışmalar yürütmektedir. Yürütülen bu çalışmalar, yerel yönetimlere bilimsel veri sağlayarak doğrudan kentsel planlamaya yön verir. Bunun yanı sıra, TÜBİTAK ve MTA projeleri ile de bölgenin yer altı yapısı daha detaylı haritalandırılmaktadır.
Öte yandan, bilim insanları Karaman’ın deprem tehlike haritasındaki yerinin değişmesinin tamamen güncel verilere dayandığını vurgulamaktadır. Dolayısıyla, bu durum paniğe değil, aksine daha tedbirli olmaya yöneltmelidir. Zira, bilgi korkuyu yener. Nitekim, Karaman halkı jeolojik gerçekleri bilimsel verilerle öğrendikçe artık daha rasyonel önlemler almaktadır.
Altyapı Güvenliği ve Kritik Tesisler
Deprem anında konutların yanı sıra stratejik tesislerin güvenliği de hayati önem taşır. Hastane, okul, itfaiye ve emniyet binaları gibi kritik tesislerin de ayakta kalması gerekir. Karaman Devlet Hastanesi ve diğer kamu binalarının, deprem yönetmeliklerine uygun olarak tasarlanması veya güçlendirilmesi sayesinde hizmet vermeye devam etmesi sağlanmalıdır. Ayrıca Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikaların ve enerji tesislerinin güvenliği, ekonomik sürdürülebilirlik açısından kritiktir.
İçme suyu, kanalizasyon, doğal gaz ve elektrik hatlarının sarsıntıya karşı dayanıklı olması gerekmektedir. Bu hatların kırılması; deprem sonrasında yangın, su baskını ve salgın hastalık risklerini tetikler. Altyapı projeleri, esnek borular ve sismik izolatörlü bağlantılar ile hasarı minimize eder. Risk planlamasında altyapının sürekliliği, en az bina güvenliği kadar önemlidir.
Karaman Deprem Riski: Gelecek Projeksiyonları ve Sonuç
Bilimsel veriler, Anadolu coğrafyasındaki tektonik hareketliliğin devam edeceğini göstermektedir. Karaman 1. derece deprem bölgesi olmasa da; çevresindeki aktif faylar ve zemin yapısı nedeniyle sismik risk altındadır.”Burada deprem olmaz” anlayışı terk edilerek, yerini “her an deprem olabilir” bilincine bırakmalıdır. Deprem; zamanı önceden bilinemeyen, ancak yeri ve olası etkileri öngörülebilen bir doğa olayıdır.
Sağlam zemin üzerine, doğru mühendislik ve kaliteli malzeme ile inşa edilmiş binalar depreme karşı en büyük güvencedir. Kentsel dönüşümün hızlanması, yapı denetiminin tavizsiz uygulanması ve toplumsal bilincin artması; Karaman’ı daha güvenli bir geleceğe taşıyacaktır. Karaman’daki sismik tehlike, yönetilebilir bir risk unsurudur. Geçmişten ders alarak ve bilimin ışığında atılan her adım hayat kurtarır. Unutulmamalıdır ki can kayıplarının asıl nedeni deprem değil, ihmal ve tedbirsizliktir. Güvenli, huzurlu ve sağlam bir Karaman için bugünden harekete geçmek toplumsal bir sorumluluktur.
Youtube videolarımızı izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
Daha fazla bilgi almak ve bizimle iletişim kurmak için buraya tıklayabilirsiniz.

