Denizel Ortamda Metalin Var Olma Savaşı ve Elektrokimyasal Çözümler
Denizler ve okyanuslar mühendislik yapıları için en zorlu ortamlardır. Tuzlu su; yüksek iletkenliği ve çözünmüş oksijen içeriği ile metal yüzeylerde şiddetli korozif etki yaratır. Kıyı şeridindeki liman iskeleleri ve açık denizdeki petrol platformları korozyon tehdidi altındadır. Gemi gövdeleri ve okyanus tabanına döşenen boru hatları da aynı riski taşır. Metaller, termodinamik olarak daha kararlı olan oksit formuna dönme eğilimi gösterir. Deniz suyu, katalizör görevi görerek bu oksidasyon sürecini hızlandırır. Mühendisler bu yatırımları korumak ve yapısal bütünlüğü sağlamak için su altı katodik koruma sistemlerini kullanır. Bu teknoloji metalin elektrokimyasal davranışını değiştirir. Korozyonu durduran veya yavaşlatan en etkili savunma mekanizmasıdır.
Korozyon sadece estetik bir sorun değildir. Metalin kalınlığını azaltır, mukavemetini düşürür ve sonunda yapının çökmesine yol açar. Özellikle basınç altındaki boru hatlarında oluşan korozyon hasarı büyük çevre felaketlerine neden olur. Yük taşıyan platform ayaklarında da aynı risk vardır. Sektör profesyonelleri bu riskleri yönetmek için korozyon payını hesaplar. Ancak sadece metal kalınlığını artırmak ekonomik ve teknik açıdan sürdürülebilir değildir. Su altı katodik koruma metali “pasif” hale getirerek korur. Bu yöntem, metalin potansiyelini değiştirerek yapıyı elektrokimyasal hücrenin “katot” kutbu haline getirir. Bu süreç elektriksel prensiplere dayanır ve doğru uygulandığında yapının ömrünü uzatır.
Bu makale korozyonun bilimsel temellerini ve katodik koruma yöntemlerini inceler. Kurbanlık anotlar ve dış akım kaynaklı sistemler detaylandırılır. Uygulama alanları ve bakım süreçleri de ele alınır. Bu sistemler, modern denizcilik endüstrisinde yapısal bütünlüğün korunması için temel bir gerekliliktir.
Korozyonun Elektrokimyasal Mekanizması
Korozyonu anlamak, etkili bir çözüm üretmenin ilk adımıdır. Deniz suyundaki korozyon, temelde elektrokimyasal bir süreçtir. Bu sürecin işlemesi için korozyon hücresinin oluşumu için dört temel bileşen gereklidir: Anot, Katot, Elektrolit ve Metalik İletken.
Bir metal parçası deniz suyuna girdiğinde, hemen yüzeyindeki mikroskobik farklılıklar nedeniyle korozyon başlar. Bunun sonucunda, bazı bölgeler anot, bazı bölgeler ise katot gibi davranır. Özellikle anot bölgesindeki metal iyonlaşarak suya karışır. Ardından, elektronlar metal üzerinden katoda akar ve burada oksijenle reaksiyona girer.
Katodik koruma sistemleri, oluşan bu elektrokimyasal hücrenin işleyişine müdahale eder. Sistemin temel mantığı korunmak istenen yapıyı tamamen “katot” haline getirmektir. Bu amaçla, sistem korunacak yapıya dış kaynaktan elektron akışını sağlar. Böylece elektron akışı, metalin iyonlaşarak suya karışmasını engeller. Metal artık elektron kaybetmez, aksine elektron alır. Bu durum korozyon reaksiyonunu termodinamik olarak imkansız hale getirir. Veya çok yavaşlatır.
Katodik Korumanın Temel İlkeleri
Katodik koruma, özünde korozyon hücresindeki potansiyel farkını yenerek çalışır. Mühendisler, yapının potansiyelini belirli bir seviyeye düşürür; bu genellikle -800 mV veya -850 mV seviyesi hedeflenir. Zira, “Koruma Kriteri” olarak adlandırılan bu seviyeye ulaşıldığında korozyon durur. Başka bir deyişle, potansiyel bu seviyenin altına indiğinde çelik yüzeyinde korozyon durdurulmuş olur.
Ancak, bu süreç son derece hassas bir denge gerektirir. Çünkü eğer potansiyel çok fazla düşürülürse “hidrojen gevrekleşmesi” sorunu ortaya çıkar. Bu durumda, metal yüzeyinde hidrojen gazı oluşur ve bu gaz çeliğin iç yapısına girerek çeliği kırılgan hale getirir. Bununla birlikte, aşırı koruma kaplamaların kabarmasına da neden olur. Bu kritik dengeyi gözeterek, uzmanlar su altı katodik koruma sistemlerini tasarlar. Sistem ne eksik ne de fazla koruma sağlamalıdır; dolayısıyla, tam kararında bir akım yoğunluğu hedeflenir.
Katodik Koruma Yöntemleri
Endüstride kullanılan iki temel katodik koruma yöntemi vardır: Galvanik (Kurbanlık) Anotlu Sistemler ve Dış Akım Kaynaklı (ICCP) Sistemler. Her iki yöntem de aynı amaca hizmet eder. Ancak çalışma prensipleri ve kullanım alanları farklıdır.
1. Galvanik (Kurbanlık) Anotlu Sistemler
Bu yöntem, galvanik serideki metallerin elektrokimyasal potansiyel farkı prensibine dayanır. Çeliğe göre daha aktif (anodik) olan metaller, elektron verme eğilimindedir. Çinko, Alüminyum ve Magnezyum bu metallere örnektir. Mühendisler bu aktif metalleri korunacak çelik yapıya doğrudan bağlar.
Sistem aktifken, anodik metal korozyon yoluyla kendini tüketir. Anot, elektrokimyasal çözünme ile tükenir. Bu sırada açığa çıkan elektronlar çelik yapıya akar. Çelik yapı katot olur ve sistem yapıyı korur. Anot rezervi tükendiği an, koruma işlevi durur ve protokol, anotların değiştirilmesini gerektirir.
- Avantajları: Dışarıdan elektrik kaynağına ihtiyaç duymaz. Kurulumu basittir. Bakım gerektirmez. Yanlış bağlantı riski düşüktür.
- Dezavantajları: Akım çıkışı sınırlıdır. Büyük yapıların korunması, binlerce anoda ihtiyaç duyar. Yapıya ciddi bir ağırlık ekler. Anotlar tükendiğinde değiştirmek maliyetlidir.
- Malzeme Seçimi: Deniz suyunda genellikle Alüminyum-İndiyum alaşımları tercih edilir. Alüminyum çinkoya göre daha hafiftir. Tasarım standartları, magnezyumu tatlı sularda kullanır. Deniz suyu ise magnezyumu çok hızlı tüketir.
2. Dış Akım Kaynaklı Katodik Koruma (ICCP)
Büyük ve karmaşık yapılar için galvanik anotların gücü genellikle yetmez. Bu nedenle, bu durumda Dış Akım Kaynaklı Katodik Koruma (ICCP) sistemleri devreye girer. Zira bu yöntemde, elektron akışını doğal potansiyel farkı sağlamaz; aksine, bir DC güç kaynağı sağlar.
Temel olarak, sistem bir güç ünitesi, inert anotlar ve referans elektrotlardan oluşur. Sistem öncelikle AC akımı DC akıma çevirir; ardından pozitif uç anotlara bağlarken, negatif ucu ise korunacak yapıya bağlar. Anotlar, ardından, akımı deniz suyuna verir. Son olarak, akım su üzerinden yapıya ulaşır ve devreyi tamamlar.
- Avantajları: Çok yüksek akım çıkışı sağlar. Tek bir sistem, kilometrelerce boru hattının korumasını sağlar. Sistem akım miktarını otomatik olarak regüle eder. Yapıya eklediği ağırlık çok azdır. Anotlar çok uzun ömürlüdür.
- Dezavantajları: Sürekli bir güç kaynağına ihtiyaç duyar. Kurulumu karmaşıktır. Düzenli bakım gerektirir. Yanlış ayarlama, ciddi sorunları tetikleyebilir.
- Anot Tipleri: Genellikle ICCP sistemleri, Titanyum üzeri Karışık Metal Oksit kaplamalı anotları kullanır. Sistemler, Platin kaplı Niyobyum anotları da tercih eder. Bu malzemeler, yüksek akım yoğunluklarında dahi düşük tüketim oranına sahiptir.
Aşağıdaki tablo iki yöntemi temel kriterlere göre karşılaştırır:
| Özellik | Galvanik (Kurbanlık) Anot | Dış Akım Kaynaklı (ICCP) |
| Güç Kaynağı | Kendi potansiyel farkı | Dışarıdan DC kaynak (Redresör) |
| Akım Kapasitesi | Düşük / Sınırlı | Çok Yüksek / Ayarlanabilir |
| Kurulum Maliyeti | Düşük (Küçük yapılar için) | Yüksek |
| Bakım İhtiyacı | Düşük | Yüksek (Sistem kontrolü gerekir) |
| Ağırlık | Ağır (Tonlarca anot) | Hafif |
| Kullanım Alanı | Küçük-Orta yapılar, Lokal koruma | Büyük yapılar, Gemiler, Boru hatları |
Su Altı Katodik Koruma: Sektörel Uygulama Alanları
Su altı katodik koruma sistemleri denizle temas eden her türlü metal yapı için uygulanır. Her sektör, kendine özgü operasyonel gereksinimleri ve kısıtları içerir. Tasarım kriterleri de farklılık gösterir.
Gemiler ve Deniz Araçları
Gemilerin karina bölgesi, seyir halindeki dinamik koşullara maruz kalır. Gemi, farklı tuzluluk ve sıcaklık özelliklerine sahip denizlerde operasyon yürütür. Farklı metallerden üretilen pervane ve dümen gibi parçalar, korozyonu tetikler.
- Ticari Gemiler: Genellikle tasarım standartları ICCP sistemlerini zorunlu kılar. Bu standartlar, anotları gövdenin altına konumlandırır. Referans elektrotlar gövde potansiyelini ölçer. Kontrol paneline sinyal gönderir.
- Küçük Tekneler: Tasarım standartları, genellikle çinko veya alüminyum tutyaları kullanır. Bu standartlar, kurbanlık anotları karina yüzeyine monte eder ve dümen palasına ve şafta da takar.
Açık Deniz (Offshore) Yapıları
Petrol platformları ve rüzgar türbinleri, sabit açık deniz yapıları sınıfındadır. Bu yapıların ömrü 25-30 yıl olarak planlanır.
- Ceket (Jacket) Tipi Platformlar: Gemi inşa süreci, genellikle yapıyı tonlarca alüminyum kurbanlık anot ile donatır. Bu anotlar inşaat aşamasında ayaklara kaynaklanır. Pasif bir sistem olduğu için arıza riski yoktur.
- Yüzer Üretim Tesisleri (FPSO): Proje gereklilikleri, hem ICCP hem de galvanik sistemleri hibrit olarak kullanıma olanak tanır.
Deniz Altı Boru Hatları
Hidrokarbon taşıyan deniz altı boru hatları, korozyon riski açısından açıkça en kritik yapılardır. Öyle ki, bu yapı sistemlerinde oluşabilecek bir sızıntı, milyarlarca dolarlık zarara neden olur. Dahası, büyük bir çevre felaketine neden olur. Bu kritik yapılar içinde ise, beton ağırlık kaplamasına sahip boruların ek yerleri (field joints), korozyona açık en hassas bölgelerdir.
- Bilezik Anotlar (Bracelet Anodes): Boru hatları için özel tasarlanmıştır. Boruyu saran yarım ay şeklindeki alüminyum veya çinko anotlardır. Montaj sistemi, bu anotları boru serim operasyonu sırasında belirli aralıklarla hatta monte eder.
- Kıyı Yaklaşımları: Proje gereklilikleri, borunun karaya çıktığı noktalarda ICCP sistemlerini zorunlu kılar. Kıyıdaki bir redresörden gelen kablolar deniz tabanındaki anot yatağına bağlanır.
Limanlar ve İskeleler
Limanlardaki çelik kazıklar farklı korozyon riskleri taşır. “Gel-git bölgesi” (splash zone) ve “zemin gömülü bölge” (mud zone) farklı korozyon mekanizmalarına sahiptir.
- Kazıklar: Genellikle montaj prosedürleri, galvanik anotları kazıklara kaynaklamayı veya kelepçelemeyi gerektirir. Eğer iskele çok büyükse, proje tasarımı ICCP sisteminin kurulumunu zorunlu kılar. Bu sistem, kazıkların arasına MMO tel anotlar yerleştirir.
Su Altı Katodik Koruma: Tasarım ve Mühendislik Süreci
Bir su altı katodik koruma sisteminin tasarımı karmaşık hesaplamalar gerektirir. Anotların rastgele yerleştirilmesi, yetersiz korumaya ve kaynak israfına yol açar. Mühendisler NACE ve DNV standartlarını baz alarak tasarım yapar.
Akım İhtiyacının Belirlenmesi
Tasarımın ilk adımı yapının korunması için gereken toplam akım miktarını hesaplamaktır. Bu hesaplamada şu parametreler etkilidir:
- Yüzey Alanı: Su altındaki ve çamura gömülü metal yüzeyin toplamı hesaplanır.
- Kaplama Durumu: Boyalı yüzeylerin akım ihtiyacı düşükken, çıplak çelik yüzeyler yüksek akım yoğunluğu gerektirir. Mühendisler zamanla boyanın bozulacağını varsayarak hesap yapar.
- Çevresel Koşullar: Su sıcaklığı, tuzluluk oranı, oksijen seviyesi ve su akıntı hızı akım ihtiyacını değiştirir. Örneğin sıcak ve akıntılı sularda daha fazla akım gerekir.
Anot Sayısı ve Yerleşimi
Toplam akım ihtiyacı belirlendikten sonra bu akımı sağlayacak anot kütlesi hesaplanır. Galvanik sistemlerde anotların toplam ağırlığı önemlidir. Anot, yapının hedeflenen ömrü boyunca erimeden dayanmalıdır.
- Yerleşim: Tasarım prosedürü, anotları yapının her noktasına eşit akım dağılımını sağlayacak şekilde konumlandırır. Ayrıca analiz yazılımı, köşeleri ve girintili bölgeleri dikkatle analiz eder.
- Bağlantı: Anotların yapıya elektriksel olarak mükemmel iletkenlikle bağlanması şarttır. Montaj prosedürleri, genellikle kaynak veya özel cıvataları kullanır.
Su Altı Katodik Koruma: İzleme, Muayene ve Bakım
Katodik koruma sistemleri, kurulum sonrası mutlaka periyodik izleme ve bakım gerektirir. Çünkü sistemin çalıştığını ve dolayısıyla yapının korunduğunu doğrulamak için düzenli izleme şarttır.
Potansiyel Ölçümleri (CP Survey)
Sistemin ana performans göstergesi, doğrudan “yapı-elektrolit potansiyel farkı”dır. Bu değeri ölçmek için, uzmanlar referans elektrodunu suya daldırır ve ardından yapının metali ile elektrot arasındaki voltajı ölçer.
- İdeal Değer: -800 mV ile -1050 mV arası.
- Yetersiz Koruma: -800 mV’den daha pozitif. Korozyon devam ediyordur.
- Aşırı Koruma: -1100 mV’den daha negatif. Hidrojen gevrekleşmesi riski vardır.
El tipi voltmetreler veya ROV’ye monte edilen sensörler, bu ölçümleri gerçekleştirir. Büyük boru hatları için ROV’lar sürekli potansiyel grafiği çıkarır.
Görsel İnceleme ve Anot Durumu
Dalgıçlar veya ROV kameraları anotların fiziksel durumunu kontrol eder. Kurbanlık anotlar, beklenen süre boyunca erimeyi sürdürür. Tüketimi gerçekleşmeyen (erimeyen) bir anot, bağlantı kopukluğu nedeniyle işlevsiz kalmış olabilir.Anotların beklenenden hızlı tükenmesi; tasarım hatalarına veya sistemdeki akım kaçaklarına işaret eder. Denetim sistemi, ICCP sistemlerinde anotların üzerindeki dielektrik kalkanların sağlamlığını kontrol eder. Sistem ayrıca, kablo bağlantılarını sızdırmazlık açısından denetler.
Uzaktan İzleme Sistemleri (Remote Monitoring)
Modern ICCP (Endüklenmiş Akım Katodik Koruma) sistemleri, öncelikle verileri anlık olarak merkeze aktarır. Bununla birlikte, sistem redresörün voltajını ve akımını sürekli olarak izler. Ayrıca, sistem, referans elektrotlardan gelen potansiyel değerlerini internet üzerinden kolayca takip eder. Eğer sistem bir arıza durumu algılarsa, derhal operatörlere alarm gönderir. Sonuç olarak, bu teknoloji bakım maliyetlerini düşürür ve aynı zamanda reaksiyon süresini önemli ölçüde hızlandırır.
Su Altı Katodik Koruma: Standartlar ve Kalite Güvencesi
Su altı katodik koruma uygulamaları, her zaman uluslararası kabul görmüş katı standartlara tabidir. Esasen bu standartlar; tasarım ve malzeme kalitesini belirler, aynı zamanda montaj ve test prosedürlerini de kapsar.
- DNVGL-RP-B401: Açık deniz yapıları için katodik koruma tasarımı konusunda en önde gelen endüstri standardıdır.
- ISO 15589-2: Deniz altı boru hatlarının katodik koruması için küresel bir standarttır.
- NACE SP0176: Çelik sabit açık deniz yapılarının korozyon kontrolü için kullanılan Amerikan standardıdır.
Bu nedenle, mühendisler projelerini bu standartlara tam olarak uygun olarak hazırlar. Buna ek olarak, anot üreticileri malzemelerinin kimyasal analizini kanıtlamak zorundadır ve elektrokimyasal performansını test raporlarıyla sunmalıdır. Aksi takdirde, kalitesiz bir anot beklenenden erken tükenir ve sonuç olarak yapının korumasını tehlikeye atar.
Su Altı Katodik Koruma: Çevresel Etkiler ve Gelecek Trendleri
Katodik koruma, aynı zamanda çevresel açıdan da titizlikle değerlendirilmesi gereken bir süreçtir. Kurbanlık anotlar eridikçe suya metal iyonları salar. Modern çevre regülasyonları, cıva gibi toksik elementler içeren anot kullanımını yasaklama kararı almıştır. Bu regülasyonlar, yeni nesil anotların üretiminde çevreye en az zarar veren alaşımları mutlaka şart koşar.
Çevresel duyarlılığın artmasıyla beraber, gelecekte su altı katodik koruma sistemleri daha akıllı hale gelecektir. Geleceğin “Akıllı Anot” sistemleri, entegre sensörlerle tüketim hızlarını ölçerek verileri yapay zeka destekli analiz merkezlerine iletecektir. Böylece yapının kalan ömrünü doğru bir şekilde tahmin edecek ve bakım planlamasını optimize edecektir. Buna ek olarak, sistemlerin enerji ihtiyacını karşılamak üzere yenilenebilir enerji kaynakları daha yaygın kullanılacaktır.
Özetlemek gerekirse, su altı katodik koruma, deniz mühendisliğinde yapısal sürdürülebilirliğin temel unsurlarından biridir. Bu elektrokimyasal koruma yöntemi, enerji iletim hatlarının kesintisiz ve güvenli operasyonunu temin eder; yani, gemilerin yüzmesini ve köprülerin ayakta kalmasını mümkün kılar. Korozyon, metalin termodinamik kararlılık durumuna dönüş sürecidir. Fakat katodik koruma, bu doğal bozulma sürecini durduran etkili bir mühendislik çözümüdür. Doğru tasarım ve malzeme seçimi, sonuç olarak deniz yapılarının servis ömrünü uzatarak güvenli işletimini sağlar.
Youtube videolarımızı izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
Daha fazla bilgi almak ve bizimle iletişim kurmak için buraya tıklayabilirsiniz.

